Kasırga ve tayfunlar güçleniyor

Belki tek başına “iklim değişimi, kasırga ve tayfunları güçlendiriyor” diyemeyiz ama ağır bir şeyler yaptığı gerçek. Sıcaklığımız değişiyor, rüzgârlarımız değişiyor, deniz seviyemiz yükseliyor, suyumuz değişiyor, iklimimiz değişiyor. Bir biz değişmiyoruz! Havaları ısıtmaya, karbon salmaya, kirletmeye devam ediyoruz…

Fırtına, kasırga, tayfun, hortum… Sence hangisi daha korkunç? Müthiş bir doğa olayı, inanılmaz boyutlara ve görünüme sahipler, mesela bir kasırganın uzaydan görüntüsünü gördün mü? Hayalet bulutlar gibi, güçlü bir şekilde dönen beyaz ve kocaman bulut kümesi. Güzel veya kötü veya korkunç, maalesef sonu her türlü yıkım. Bazı aşırı yağışlı zamanlarda “iki aylık yağış dört saatte yağdı” gibi ifadeler duymuşsundur. Sanki iki aylık yağış bir araya gelip toplanmış ve bir anda indirmiş gibi. Fırtınalarda da aynı durum var. Fırtınaların gücü artıyor, ama fırtına dışındaki zamanların da gücü düşüyor, sanki rüzgârlar da birleşip birleşip geliyorlar artık. Durum böyle olunca kategoriler de değişiyor. Normalde kasırgalar için yapılan sınıflandırmada beş kategori vardır, bilim adamları artık altıncı kategorinin de çıkması gerektiğini düşünüyor. Peki, sebep ne? Küresel ısınma mı? Çak çak çak!  Öncelikle, bu konuda çok güçlü kanıtlar yok onu söyleyeyim. Yani fırtınaların artmasının tek sebebi kesinlikle iklim değişimi diyemeyeceğim. Ama buna sebep olarak neden daha çok iklim değişiminin gösterildiğinden bahsedeceğim. Sonra da yorumlarını birlikte yaparız.  Hava tahminlerinde kar fırtınaları, dolu fırtınaları, tipi, hortum, tayfun, alçak basınç sistemleri gibi birçok terim kullanıyoruz. Ama meteoroloji araştırmacıları ve iklim bilimciler dünyadaki fırtınaları kısaca üçe ayırıyor: Boranlar yani gök gürültülü fırtınalar, tropikal siklonlar ve ekstra-tropikal siklonlar. Bizde tabii daha çok fırtına olduğu için kasırga-tayfun gibi olaylar bize uzak geliyor, ama öyle değil… Bu tropikal siklonların içinde kasırga ve tayfunlar var. Kuzey Atlantik veya Kuzey-Doğu Pasifik’te oluşursa kasırga, Kuzey ve Batı Pasifik’te oluşursa tayfun, Güney Pasifik veya Hint Okyanusu’nda oluşursa siklon adını alıyor. Bu arada bahsettiğim bu hava olaylarının enerjisinin atom bombasının bin katı büyüklüğüne ulaştığından bahsedersem sanırım yazının kalanını önünü ilikleyerek okursun.

TROPİKAL SİKLONLAR NASIL OLUŞUR?

Tropikal bir bölgede bir hava muhalefetinin meydana gelmesi için öncelikle bazı şartlar gerekir. Nedir bu şartlar? Bir kere atmosferde yeteri kadar nem bulunması gerekiyor bu bir. İkincisi, bu atmosferin kararsız bir yapıda olması gerekiyor, yani düşey karışımların olması, yerde sıcak yukarıda soğuk hava olması. Yani soğuk çökecek, sıcak yükselecek, havada hareket olacak. Aksi durumda kararlı olur, soğuk yerde, sıcak yukarıda olursa, ısınan hava yükselir diyoruz ya, zaten yukarıda, soğuyan hava çöker diyoruz, zaten aşağıda, herkes yerinden memnun olur, hareket olmaz. Yani kararsızlık gerekiyor. Bunların yanında Türkçe’de “rüzgâr makası” veya “rüzgâr gradyanı” olarak geçen rüzgârın yön ve hızındaki değişim olmalı. Bu siklonlar okyanuslar üzerinde oluşuyor sonuçta, o zaman en önemli faktörlerden bir tanesi de: Okyanus sıcaklığı. Deniz yüzey sıcaklığı genellikle 26 °C’den yüksek olduğunda kasırga veya tayfunun oluşabileceği zemin meydana geliyor. İşte bu noktada akıllara “küresel ısınma mı?” sorusu geliyor. Çünkü su ne kadar sıcaksa o kadar güçlü kasırga ve tayfunlar oluşabiliyor. Şimdi bu saydığımız şartlarla beraber tropikal bir siklon nasıl oluşuyor toparlarsak, “ısınan hava yükselir” mantığından sıcak hava yükseliyor. Yükselen hava nem oranının durumuna göre, her 100 metre yükseklikte 0.6-1.0 °C arasında soğur. Havanın soğumasıyla içindeki buhar yoğunlaşmaya başlıyor ve böylece bulut oluşumlarına yol açarken açığa çıkan gizli ısı bulutun gelişip büyümesini sağlıyor. Gizli ısı dediğimiz şey de okulda gördüğümüz faz değişimleri vardı ya, işte sıvıdan gaza geçerken mesela havadan çektiği ısı, bu gizli ısı oluyor. Ya da tersi, sıvıdan katıya geçerken etrafa ısı veriyor. Hani deriz ya “kar yağdı mı soğuk biraz kırılır” diye, o işte. Fırtınalar da zaten bu gizli ısıdan besleniyor. İşte bilim adamlarının da küresel ısınmanın fırtınaları güçlendirdiğini düşünmesinin sebebi bu. Atmosfer veya okyanustaki “ekstra” bir ısı, fırtınayı daha da besliyor. İçine giren daha fazla ısı enerjisi hava sisteminin daha şiddetli bir şekilde karışmasına yol açıyor. Çünkü fazladan bir enerji var içinde. NASA’nın raporuna göre, kasırgalardaki bu karışma ve yoğunlaşma 25 yıl öncesine göre artık daha hızlı gerçekleşiyor. 1984-2012 yılları arasını kapsayan bir çalışma da tropikal siklonlardaki rüzgâr hızının 3 mph yani yaklaşık 4,82 km/sa arttığını gösteriyor. Bir de şöyle garip bir durum var; aynı zaman periyodunda, beklenenden daha az fırtına gerçekleşmiş. Yani dünyanın artan sıcaklığı daha az sayıda ama daha güçlü fırtınalara sebep oluyor.

ISINMA EĞİLİMİ!

Ayrıca küresel sıcaklıktaki artış atmosferdeki su buharını da, yani nemi de artırıyor. Bu da fırtınaları daha ıslak yapıyor. Ekstrem şiddetteki sağanaklar artık yüzde 30 daha sık gerçekleşiyor ve büyük fırtınalar yüzde 10 daha fazla yağmur üretiyor. Böyle hep yüzdelerle biraz sıkıcı konuşacağım ama Massachusetts Enstitüsü’nden bir kasırga uzmanı güzel bir ölçüm metodu geliştirmiş, tropikal siklonların yaşamları süresince içindeki toplam enerjiyi hesaplamış ve 2005 yılında şöyle bir sonuç çıkartmış: Atlas Okyanusu’ndaki kasırgalar 1970’li yıllara göre yaklaşık yüzde 60 daha güçlü. Yani ömürleri daha uzun ve daha hızlı rüzgâr şiddetinde. Ne kadar kısa bir zamanda ne kadar büyük bir değişim, dehşet verici. 2015 yılı en sıcak yıl olarak kayıtlara girdi, ardından 2016 yılı 2015’i de geçti (1880 yılından başlayan kayıtlara göre). Hatta daha yakın bir zaman söyleyeyim, 2017 Şubat’ı da geçen yıldan sonraki ikinci en sıcak şubattı. 2016 küresel ortalama sıcaklığı, bir önceki yüzyıl ortalamasının 1.78 Fahrenhayt yani 0.99 °C üzerinde çıktı. Tabii bu kadar uzun bir zaman periyodunda birtakım değişiklikler oluyor. Hava istasyonlarının yerleri, meteoroloji istasyonlarının ölçüm uygulamaları zaman içinde değişmiştir illa ki. Ama NASA tüm bu belirsizlikleri de hesaba katarak yüzde 95 bir kesinlikle 2016’nın en sıcak yıl olduğunu tahmin ediyor. Ve en önemlisi de bu uzun vadeli bir ısınma eğilimi. Yani tamam her sene rekor kırılmasını beklemiyoruz ama devam etmekte olan bir ısınma eğiliminin olduğu açık, bir trend yani. Tabii bu ısınma su sıcaklığını da artırıyor. Yukarıda konuştuğumuz gibi nem oranı da yükseliyor. Sıcaklık ve nemin artması demek, daha güçlü tayfunlar-siklonlar demek. Belki tek başına iklim değişimi kasırga ve tayfunları güçlendiriyor diyemeyiz ama ağır bir şeyler yaptığı gerçek. Sıcaklığımız değişiyor, rüzgârlarımız değişiyor, deniz seviyemiz yükseliyor, suyumuz değişiyor, iklimimiz değişiyor. Bir biz değişmiyoruz, havaları ısıtmaya, karbon salmaya, kirletmeye devam ediyoruz. Anlamak zor ama zorlanmaya da devam.

Gelecek ay birkaç sayfa ileri, birkaç sayfa geride, yine yaklaşık buralarda olurum, görüşelim. Kalın sağlıcakla…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.