Türk amatör denizciliğinin 21. yüzyıl vizyonu

Güzel yurdumuzda amatör denizcilik her yönü ile geliştirilmelidir. Bu süreçte devlete yönlendirici rolü ile sivil topluma da katılımcı rolü ile ihtiyaç vardır. Devlet halkın taleplerine, halk devletin yol göstericiliğine birlikte ve karşılıklı uyum sağlamalıdır.

Bir Brezilyalı şairin dediği gibi:

“Deniz, sonsuz hareket, ebedi canlılık, yaşam karmaşasının kaynağı ve bu gezegende ortaya çıkmış tüm hayatların başlangıcıdır.

Enerji ve cesaretin aynı zamanda çağdaşlığın beşiğidir.

Özgürlük duygusunun kaynağı, sakin ve fırtınalı anları ve sınırsız ufku ile yaratıcılığın itici gücüdür.”

Amatör denizcileri, denize ve gemiciliğe çeken duygular bunlardır. Onlar denizin bu özelliklerini her an yaşamak isterler. Teknoloji ne denli gelişirse gelişsin, deniz ve denizcilik sevgisinin temeli tabiat şartları ve denizle mücadele ve uyumdan geçer. Bu tecrübeyi kazanmanın yolu da denizle her ortamda iç içe olmaktan ve başta yelkencilik olmak üzere amatör denizcilikten geçer.

Güzel yurdumuzda amatör denizcilik her yönü ile geliştirilmelidir. Bu süreçte devlete yönlendirici rolü ile sivil topluma da katılımcı rolü ile ihtiyaç vardır. Devlet halkın taleplerine, halk devletin yol göstericiliğine birlikte ve karşılıklı uyum sağlamalıdır.

Türkiye’nin denizcileşmesi deniz kültürünün her boyutta gelişmesi ile mümkün olacaktır. Deniz kültürünün omurgası da amatör denizciliktir. Amatör denizci olmak için, mutlaka tekne sahibi olmak gerekmez. Amatör denizciliğin özü, denize ve denizciliğe, sevgi ve tutku ile bağlanmaktır. Bu kapsamda amatör denizciliğin, ideal durumda, zenginliğin bir fonksiyonu olmaması gerektiğini söyleyebiliriz. Ancak içinde yaşadığımız ekonomik sistem içinde, denize erişim ve denizden zevk alma araçlarına sahip olmak, özellikle Türkiye’de -devlet bu sosyal ihtiyacı karşılamadığından- maalesef zenginliğin bir fonksiyonu olarak karşımıza çıkıyor. Teknenin, denizle etkileşim kurmada en etkili araç olması nedeniyle, ona sahip olmak, ya da kiralamak gerekiyor. Her ikisi de 52 milyon kişinin ayda 2 bin 500 TL gelire sahip olduğu ülkemizde sokaktaki vatandaş için imkânsız bir hayal oluyor.

BEŞ ALANDA DEĞİŞİKLİK ŞART!

Türkiye’de amatör denizcilik ve amatör denizci, bürokrasi de tekne kavramı ile birlikte değerlendirilmektedir. Örneğin, Amatör Denizci Belgesi, devletin kontrolünde bağlı bir sınav sistemi sonucu tekne kullanmaya yönelikken, amatör denizcinin teknesi de devletin kontrolündeki belgelere ve vergilere tabidir. Dünyada İngiltere gibi, amatör denizcilerin belgesiz tekne kullandığı gelişmiş denizci ülkeler varken, ülkemizde sadece motoru 10 beygirden küçük özel tekneler, kürekli tekneler ve spor tekneleri belgesiz kullanılabiliyor. Amatör denizcilikte, hem amatör denizci, hem de tekne sayısında, denize kıyısı olmayan Avusturya ve İsviçre gibi kara ülkelerinin bile gerisinde kalıyoruz. Türkiye’deki amatör tekne sayısı değişik istatistiklere göre 50 bin ile 35 bin arasında değişiyor. Yani net bir sayı yok. Amatör teknelerin yaklaşık yüzde 60’ı 6 metreden küçüktür. Teknelerin yaklaşık yüzde 50’si 15 yaş ve üstüdür. Yani yaşlı bir filomuz var. Mevcut tekneler içinde yelkenli tekne sayısı giderek artsa da, Fransa’da yüzde 25 olan bu oran, bizde yüzde 10-15 arasında.

Tabii bu durum gelecek için karamsar olmamıza sebep teşkil etmez. 21. yüzyılda gerek amatör tekne ve denizci sayımızı gerekse amatör denizciliğimizi geliştirmek için beş alanda ciddi değişiklik yapmamız gerekir. Bunlar kısaca 4BM kısaltması ile özetlenebilir. Bayrak, barınma, bağlama kütüğü, belge ve Mavi Kart uygulamalarındaki sorunlar tekrar gözden geçirilmeli ve kalıcı çözüme gidilmelidir. Bunlardan en önemlisi şüphesiz barınma sorunudur. Amatör denizciliği önündeki en büyük engeldir. Türkiye’de denizi seven insanların pek çoğunun bir tekne almaya güçleri yetse de bu tekneleri bağlayacak ve idame edecek bağlama yerlerine güçleri yetmiyor. Diğer taraftan amatör denizci teknelerine devletimiz geleneksel olarak lüks ve refahı temsil eden yat kavramı ile yaklaştığından ciddi bir vergilendirme sorunu söz konusudur. Bu durum, amatör denizcilerimizi başta Amerikan bayrağı olmak üzere kolay bayrağı seçmeye zorlamaktadır. Bu da karşımıza bayrak sorunu olarak çıkmaktadır. Diğer bir sorun, bağlama kütüğünden alınan harçlardır. Senelik ödenen bu harçlar amatör denizcileri caydıran bir diğer faktördür. Diğer bir sorunlu alan da amatör denizci belgesidir. Her ne kadar idare bu belgenin alınmasına yönelik sınav sistemini bilgisayar kontrollü ve merkezi bir hale getirdiyse de teorik sınavın bir uygulama sınavı olmaması ve sınav sisteminin ezbere dayanması, belgenin etkinliğini sorgulatmaktadır. Son olarak Mavi Kart uygulaması da amatör denizcileri özellikle uygulanan cezalar nedeniyle menfi yönde etkilemektedir.

Bu sorunların pek çoğu bürokratik düzenlemelerle aşılabilir niteliktedir. Finansal yatırım ve kaynak aktarımı gerektiren marina, çekek yeri, tekne indirme bindirme alanları veya barınakların yapımı doğaya zarar vermeden, asgari beton kullanılarak (ya da hiç kullanılmadan) başarılabilir.

Bu sorunları aşmaya yönelik yeni fikirlerin ortaya çıkması için, direktörlüğünü yürüttüğüm Koç Üniversitesi Denizcilik Forumu (KÜDENFOR) tarafından 1 Kasım 2016 günü Koç Müzesinde “Sadun Bono rotasında Türk amatör denizciliğinin 21. yüzyıl vizyonu” başlıklı bir çalıştay icra edilecektir. Gelecek yazımızda bu çalıştay sonuçlarını sizlerle paylaşacağım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.