ISOLA DI PONZA

Eylülün ortası… Doğum günüme bir gün kala…

Kim derdi ki bir doğum gününü hayatında hiç ayak basmadığın bir İtalyan adasında kutlayacaksın diye… İşimizin bazen ilginç bazen de en güzel yanlarından biri budur. Tatil planı yapsak gitmeyi düşünmeyeceğimiz, öyle pek de ünlü olmamış, adı duyulmamış, aklımıza bile gelmeyecek kıyı şehirlerinde ya da adalarda “hava muhalefetinden dolayı” mahsur kalmalarımız.  Yine öyle günlerden biriydi. Capri Adası’ndan Sardinya Adası’na geçmek istiyorduk ancak dalga boyuna bakarsak ne mümkün! Tiren Denizi geçmemize izin vermiyorsa, biz de Capri’den biraz yukarıda konuşlanmış, Roma’nın karşısına denk gelen Ponza Adası’na sığındık. Eylül’ün ortasıydı. Doğum günüme 1 vardı…

Daha adaya giriş yaparken hissetmiştim buranın güzelliğini. Öyle Capri’deki gibi bir şaşaa beklemeyin. Ne bir Louis Vuitton mağazası, ne bir süslü turist ortalıkta… Her şey fazlasıyla İtalyan, her şey yerel ve hoş… Adanın merkezi klasik. Bir iki uyduruk mağaza, bir iki İtalyan kahve dükkânı, bir iki de son derece lezzetli deniz ürünlerini masanıza seren basit İtalyan restoranı…

CALA FEOLA

Ancak her şey bu kadarla son bulmuyor. Ada çok büyük değil ancak etrafını bir dolandığınızda, kristal gibi sularla, İtalyancada doğal havuz denen, müthiş berrak koylarla karşılaşırsınız. Bu koylardan biri de Cala Feola’dır.

Benim koyu keşfetmem yine bir tesadüf sonucu oldu. Adanın merkezinde demirlemişken havanın yeniden bozmasıyla yerimizi değiştirelim dedik ve adanın diğer tarafına geçtik. İşte hayatımdaki en tatlı doğum günü yemeklerinden birini de böylece yemiş oldum. Uzaktan bakışta, bildiğin Karayipler. O kadar doğal ve güzel. Yakına gelince de, koyun küçük kayıklarla kaplanmış sakin güzelliğini ve kıyıdaki derme çatma ama deli gibi lezzetli deniz mahsulleri sunan küçük restoranı keşfetmiş olduk.

Bir de Brodetto patlattık! Ki kendisi ortaya söylenen ve lezzet fışkırtan bir deniz mahsulleri tabağıdır. İsim benzerliğine de bakarsanız, bizim buğulamanın kardeşi. Dört-beş kişiyi doyuracak kadar kocaman bir sahanda, domates sosu ile pişmiş karidesler, böcekler, midyeler, bir bütün kırlangıç ve başka balık parçaları ile aklınıza ne gelirse eklenen deniz mahsulleri düşünün. Sahanın kenarına bandırılmış kızarmış ekmeklerle sunulur ki yerken ağzınızın suyunu toparlayabilin diye.

Son olarak, her zaman hayatımda ilk kez vardığım koylarda yaptığım gibi ismimi Ponza Adası kumlarına yazdıktan sonra, güzel bir anıyı da ardımda bırakıp yeniden denizlere açıldım…

3 7 isola-di-ponza-15-sept-2015

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.