“La La Land” Los Angeles’ın marinalarını, Long Beach’in deniz fenerini, Santa Monica ve Santa Barbara’nın efsanevi iskelelerini içime çektim. İskele deyip geçmeyin, deniz fenerleri gibi iskeleler de takıntımdır. “Pavlov’un denizcisi” gibi nerede deniz feneri ve iskele görsem, oraya saldırırım!

Baharın gelişini müjdeler şekilde, tüm radyolar söz birliği etmişçesine “California Dreamin-Kaliforniya Rüyası”nı çalmaya başladı. Bendeniz ise soğuk kış günlerinde çok uzaklardaki ılıman Kaliforniya’nın hayallerini kurduran şarkının radyolara düşüşünü beklemeden, kış ortasında Pasifik sahillerini turlamakla meşguldüm. Yazın başta Catalina Island olmak üzere, yelkencilerin dalgalarla sörf yapıp demir attığı Channel Islands’a uzaktan bakarak “Bir dahaki sefere” diye hayıflandım. “La La Land” Los Angeles’ın marinalarını, Long Beach’in deniz fenerini, Santa Monica ve Santa Barbara’nın efsanevi iskelelerini içime çektim. İskele deyip geçmeyin, deniz fenerleri gibi iskeleler de takıntımdır. “Pavlov’un denizcisi” gibi nerede deniz feneri ve iskele görsem, oraya saldırırım! Ne zaman yolum Los Angeles’a düşse, iki olmazsa olmazım vardır: Santa Monica ve Santa Barbara iskelelerini tavaf edip, birinde ıstakoz diğerinde karides ziyafeti çekmek. Bu yılki kış ortası “La La Land” seferimde, dünyevi zevklerime, ülkenin en büyüğü olduğu için Amerika’nın limanı olarak anılan Los Angeles limanının kenarındaki Meksika kasabası havası tüten San Pedro’nun “kendin seç-kendin ye” konseptindeki balık marketinde, bizim “bavra” ya da “pavurya” dediğimiz iri yengeçleri tatmayı da ekledim.

Şaka gibi ama, Trump’ın meşhur “duvar hamlesi” yüzünden anımsamakta fayda var. ABD, içinde Kaliforniya’nın da bulunduğu toprakları zamanında 15 milyon dolara Meksika’dan satın almıştı. O gün bugündür, Meksikalılar sattıkları topraklara kaçak girmeye, ABD’liler de Meksikalıları eski topraklarına sokmamaya uğraşıyor. Ama gel gör ki, Kaliforniya sahillerinde dağ taş Meksikalı! Devamı Nisan 2019 sayımızda…