İlk iki yazıda denizlerimizin, iç sularımızın, balıklarımız ve balıkçılığımızın “hal-i pür melali-perişan hali”ni çok kısaca özetlemeye çalıştım. Bu son yazıda ise denetim konusuna bir bakalım istedim…

Denizlerimiz 15-20 yıl öncesine kadar tam bir talan alanı idi. Usulüz balıkçılık esastı. Kurallara uymak neredeyse görülmemiş işitilmemiş bir durumdu. Denizlerimizde usulsüz balıkçılıkla mücadele etmekle görevli Tarım Bakanlığı, bırakın mücadeleyi, usulsüz balıkçılığa neredeyse kol kanat geriyor, arka çıkıyordu. Her iki yılda bir yayınlanan Su Ürünleri Sirkülerleri’ni, uygulanmadığı için zaten kimsenin ciddiye aldığı yoktu ama gerektiğinde Tarım Bakanı, bir iki büyük balıkçının isteği üzerine, onları sıkıntıya sokan maddeler ve kurallar varsa bunları hemen değiştiriyordu. Sahil Güvenlik konuya öylesine uzaktı ki o tarihlerde Milliyet ve Yeni Günaydın gazetelerindeki köşemde, “Sahil Güvenlik neye yarar?” diye yazılar bile kaleme almak zorunda kalmıştım. Polis zaten konuyla hiç ilgilenmiyordu ki hâlâ böyledir. Yasaların iç sularda usulsüz balıkçılıkla mücadele etmekle yükümlü kıldığı Jandarma Genel Komutanlığı da bu görevinin pek farkında değildi. Kurucusu ve uzun yıllar başkanı olduğum Av ve Yaban Hayatı Koruma, Geliştirme ve Tanıtma Vakfı (Av ve Yaban Hayatı Vakfı) ile birlikte her şey ve çok çabuk değişmeye başladı.

SAHİL GÜVENLİK DEVREDE

Sert bir poyraz esiyor. Karadan doğru. Didim, Akbük Koyu’ndayız. Bu kıyılar poyrazda sakindir.  Gecenin bir körü. Kaptan Nurettin ve Sahil Güvenlik ekibi ile birlikte arabada dört kişiyiz. Denizi gözlüyoruz. Çok geçmeden aradığımızı gördük. Denizde ama suyun altında bir ışık parladı, kayboldu. Biraz daha dikkatle bakınca denizin altında yanan ışıldağın bir sağa bir sola uzayan ışık huzmesini fark ettik. Gece ışıkla avlanan bir zıpkıncı bu. Biraz sonra balıkadam elbisesi olmasına karşın tir tir titreyen, dudaklarına kadar morarmış adamı denizden çıkardık. Zıpkını, ışıldağı ve arkasında çektiği, altına kontrplak taban bağlanmış otomobil lastiğinin içindeki akü, iki adet ahtapot ve bir levrekle birlikte. Devamı Nisan 2017 sayısında…