Web 1.0’da sadece seyirciydik. Web 2.0’da içerik üretsek de izinsiz kullanılan verilerimizle başka birilerinin büyümesini izledik. Şimdi, Web 3.0’la birlikte bu düzen değişiyor.
Web 1.0 – İlk Ziyaret:
Sessiz Bir İnternet
İnternetin ilk yıllarında, yani 1990’larda, dijital dünyaya adım attığımızda karşımızda statik, düz ve tek yönlü bir yapı vardı. Web siteleri yalnızca okunabilir içerikler sunuyordu. Siz sadece okurdunuz. Yorum yapmak, paylaşmak, katkı sunmak mümkün değildi. “Web 1.0” olarak adlandırılan bu dönem, internetin kâşifleri için sessiz ama önemli bir başlangıçtı. Oku, geç. İşte tüm deneyim bundan ibaretti.
Web 2.0 – Katılım Çağı mı, Kandırmaca mı?
2004’ten sonra sosyal medya patladı. Facebook, Twitter (X), Instagram, YouTube gibi platformlarla kullanıcılar artık sadece okuyan değil, yazan, çeken, paylaşan, yani üreten oldular. Ama bu üretimin karşılığı neydi? Hiçbir şey. Çünkü Web 2.0’da üreten bizdik, kazanan onlar oldu.
Düşünsenize:
– Gününüzün saatlerini Instagram’da geçiriyorsunuz.
– En özel anlarınızı TikTok’ta paylaşıyorsunuz.
– Düşüncelerinizi Twitter’da (X’te) anlatıyorsunuz.
Ama bu platformlar sizin bu katkılarınızı paraya çevirip milyar dolarlar kazanıyor. Ve siz tek kuruş bile almıyorsunuz. Üstelik kişisel verileriniz; beğenileriniz, gezinme alışkanlıklarınız, hatta özel mesajlarınıza kadar birçok bilgi izleniyor, işleniyor, hedefli reklamlara dönüşüyor. Sözde “bedava” olan her uygulama, aslında sizi ürün haline getiriyor.
Web 3.0 – Sahiplik,
Katılım ve Kazanç Çağı
İşte şimdi sıra Web 3.0’da. Bu sadece bir teknolojik devrim değil, kültürel bir paradigma değişimi. Çünkü bu kez: İçerik seninse, kontrol de sende.
Sahiplik:
-Web 3.0’da ürettiğin içerik artık sana ait.
-NFT teknolojisiyle yazılar, fotoğraflar, videolar dijital kimliğinle eşleştirilir.
-Kimse izinsiz kullanamaz, silemez. Senin cüzdanında saklı kalır.
-Bu, internet tarihinde ilk kez dijital mülkiyetin tanındığı dönem.
Dağıtılmış Güç:
-Web 2.0’da kararlar şirketlerin tekelindeydi.
-Web 3.0’da ise bu güç topluluğa dağıtılıyor.
-Bir uygulamanın nasıl çalışacağına, hangi özelliklerin eklenip çıkarılacağına senin de söz hakkın var.
Bu yapıya DAO deniyor:
Decentralized Autonomous Organization. Yani şirket yerine bir topluluk yönetiyor.
Katıldıkça Kazan:
Web 3.0’la birlikte kullanıcı sadece içerik üretip paylaşmakla kalmaz, kazanmaya başlar. Her etkileşim, katkı, oy, yorum sana bir “ödül” olarak döner. Bu ödül; token, NFT ya da gelir paylaşımı olabilir.
Kısacası:
Paylaştıkça veri vermek değil, değer almak dönemi başladı.
GERÇEKTEN VAR MI BU UYGULAMALAR?
Evet. Hem de bugün. İşte Web 3.0 dünyasında kullanılan bazı popüler uygulamalar…
Brave Browser:
Google Chrome’a alternatif. Reklam izledikçe kullanıcıya ödeme yapıyor. Reklamdan ilk kez sen kazanıyorsun.
Audius:
Spotify’a alternatif. Müzisyenler aracı olmadan şarkılarını yükleyip dinlenme başına token kazanıyor. Müzik dinleyen bile kazanç sağlayabiliyor.
Lens Protocol:
Instagram’ın merkeziyetsiz hali. Her içerik, her takip, her beğeni senin cüzdanına işleniyor. Verinin sahibi sensin.
Mirror:
Yazarlık platformu. Yazdığın her içerik NFT’ye dönüşebiliyor. Okuyucular seni destekleyerek içeriğe ortak oluyor.
SONUÇ: İNTERNETİN SAHİBİ KİM OLACAK?
Web 1.0’da sadece seyirciydik. Web 2.0’da içerik üretsek de izinsiz kullanılan verilerimizle başka birilerinin büyümesini izledik. Şimdi, Web 3.0’la birlikte bu düzen değişiyor.
İnternet artık bizim olabilir. Kullandıkça kazanabiliriz. Katıldıkça platformların değil, kendi geleceğimizin büyümesini sağlayabiliriz. Çünkü bu çağda artık şu soruyu sorma zamanı geldi: “Ben dijital dünyada sadece izleyici miyim, yoksa sahibi miyim?”☸
FUTURE AI SUMMIT 2025 – İSTANBUL
16-17 Nisan’da Bahçeşehir Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen Future AI Summit 2025 ile Metamorph teması altında yeni bir çağın kapılarını araladık. Uluslararası düzeyde birçok yapay zekâ otoritesi, Bahçeşehir Üniversitesi’nde bir araya geldik. Hem içerik derinliği hem de sahne performanslarıyla beklentileri fazlasıyla karşılayan zirve, katılımcılara ilham verici bir deneyim sundu.
Etkinliğin yaratıcılarından Dr. Serdar Şenel başta olmak üzere, Ahmet Cebecioğlu ve organizasyonda emeği geçen herkesi gönülden tebrik ediyorum. Günümüzün en kritik konularından biri olan yapay zekânın etik, teknolojik ve kültürel boyutlarını irdeleyen bu etkinlik, bir vizyon buluşmasına dönüştü.
Ben de bu değerli zirvede konuşmacı olarak yer alma fırsatı buldum. “Gerçek mi, Simülasyon mu?” başlıklı konuşmamda, katılımcılarla birlikte dijital ölümsüzlükten yapay bilinç tasarımlarına, Metaverse’ün geleceğinden dijital ikizlerin toplumsal etkilerine kadar uzanan bir yolculuğa çıktık. Konuşma boyunca aldığım güçlü geri dönüşler ve salonun yüksek enerjisi, bu konuda toplumun ne kadar hazır ve meraklı olduğunu bir kez daha gösterdi.
Future AI Summit 2025, yalnızca bir etkinlik değil, geleceğin şekillendiği bir kavşaktı. Bu tür zirvelerin hem teknolojiyi yönetenler hem de toplumun tüm paydaşları için yol gösterici olduğuna inanıyorum.