Tarih boyunca denizi kucaklayan bir kent olan Mersin, denizle ilişkisinde yeni bir sayfa açmaya hazırlandığını geçen ay düzenlenen “Kent ve Deniz Konferansı” ile ortaya koydu.
Bir anda allak bullak etti denizi,
Üçlü yabasını tutuyordu elinde,
Salıverdi çeşitli yellerin kasırgalarını tekmil,
Toprağı, denizi kapladı bulutlarla,
Karanlıklar boşandı göklerden.
Euros’la Notos ve uluyan Zephyros,
ve koca dalgalarla açık gökten kopan Boreas
Estiler dört bir yandan boğuşa boğuşa.
(Odysseia V. 292-297)
Antik Çağ’da Akdeniz dünyasını öğrendiğimiz en önemli isimlerden Homeros yukarıdaki dizelerinde dört önemli rüzgârdan bahseder. Euros, Notos, Boreas ve Zephyros. Bunlardan Zephyros batı rüzgârıdır. Odysseia Destanı’nda da anılan bu rüzgârın adı zaman içinde değişerek Antik Çağ’daki bir yerleşime isim olur. Bugün Mersin ilimizde yer alan Zephyrion kentinin adını batıdan esen rüzgâr anlamına gelen Zephyros sözcüğünden aldığı düşünülüyor. Bu da kulağa oldukça mantıklı geliyor. Zira kentin kıyı bölgelerinde hâkim rüzgâr yönünü incelediğimizde güneybatı-batı olduğunu görüyoruz. İşte tarih boyunca Doğu Akdeniz’in en önemli bölgelerinden birinde yer alan şehir dün ve bugün aynı şey ile anılıyor: Deniz ticareti ve bu ticarete konu olan gemiler… Rüzgârlar yüzlerce yıl kente gelen ve limandan ayrılan gemilerin yelkenleri şişirse de bugünlerde şehirde yeni bir rüzgâr esmeye başlamış, hem de Zephyros gibi oldukça güçlü bir şekilde.
DENİZ, TARİH VE ARKEOLOJİ ODAKLI SUNUMLAR
Mersin Rota Yelken Kulübü Başkanı ve Türkiye Sualtı Arkeolojisi (TINA) Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Cengiz Sönmez’in yaktığı bir ateşle başlayan çalışmalar ilk meyvesini bir konferans olarak verdi. “Denizle Bütünleşen Kent: Mersin’de Vizyonel Bir Dönüşüm, Kent ve Deniz Konferansı” 12 Nisan tarihinde Mersin Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşti. Deniz turizminden deniz ticaretine, lojistikten su sporlarına, çevre, iklim ve daha birçok alanda uzman isimler ve paydaşlar konferansta bir araya geldi. Mersin Büyükşehir Belediyesi, Mersin Deniz Ticaret Odası, Mersin Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, TINA Vakfı, Mersin Kent Konseyi, Rota Yelken Kulübü ve Biosphere Mersin iş birliğinde gerçekleştirilen konferansta birçok farklı alandan kişiler bir araya gelerek fikir alışverişinde de bulunma şansı elde etti. Elbette yukarıdaki başlıklar dışında arkeoloji ve tarih, başka bir deyişle her çalışmanın temelini teşkil eden kültürel temellerin de konferansta kendisine yer bulması çok kıymetli.
TINA Vakfı olarak geniş katılımla yer aldığımız etkinlikte Başkanımız Oğuz Aydemir vakfın çizgisini ve tanımını aktarırken, vakfın faaliyetlerden de bahsederek etkinliğe destek olma sürecimizi anlattı. Denizlerimizin ne kadar önemli kültürel emanetlere ev sahipliği yaptığını hatırlatan Aydemir, Mersin’in de bu emanetlerin bir parçasına sahip olduğunu belirtti.
KIYI ŞERİDİMİZDEKİ EN İYİ ÖRNEKLERDEN: MERSİN DENİZ MÜZESİ
TINA Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Emekli Oramiral Metin Ataç ise emekli olmadan Mersin’in kültür dünyasına kazandırdığı, kurucusu olduğu Mersin Deniz Müzesi’nin öyküsünü izleyenlerle paylaştı. “Bu şehre bir borcum vardı ve bir müze kurarak ödedim” diyen Ataç, müzeyi Mersinlilere emanet etti. Bu satırların yazarı ise derin mavi dünyamızın kültürel emantlerini, Anadolu’nun denizcilik ve sualtı arkeolojik mirasını yaklaşık beş bin yıllık bir zaman çizelgesinde izleyenlere anlattı. Bu üç sunumla Mersin’in karadaki arkeolojik ve kültürel emanetleri kadar suyun altında da önemli bir tarihe sahip olduğunu altı çizildi. Ve bu önemli konferansla birlikte gelecek yıllarda sadece sualtı çalışmalarının sergilendiği bir müzenin oluşabileceği, denizcilik mirasımızın görünür hale geldiği müzelerin önemi üzerinde duruldu.
Bu noktada Mersin Deniz Müzesi’ne ayrıca bir parantez açmak gerekir. Sayın Metin Ataç ve Cengiz Sönmez ile konferanstan bir gün önce ziyaret ettiğimiz müzenin kıyı şeridimizdeki en iyi örneklerden biri olduğunu belirtmem gerek. Ziyaretçiler için Mersin’deki önemli duraklardan biri olması gereken müze gerekli ilgiyle beraber çok daha başarılı bir şekilde bölge tarihini her açıdan yansıtarak; arkeoloji ve etnografya müzelerini tamamlayıcı çok önemli bir parça olmaya aday.
VERGİ PAYININ YÜDE 55’İ LİMANLARDAN
Yeniden konferansa döndüğümüzde Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in konferansın sadece açılış konuşmasını yapmadığını, konferanstaki tüm sunumları dinleyerek ve sonrasında konularla ilgili olarak görüş alışverişinde bulunarak katkıda bulunduğunun da altını çizmek gerekir. Bu durum şüphesiz Başkan’ın konferansa ve bilime verdiği değerin bir göstergesi. Oldukça önemli olan bu husus tüm yöneticilere örnek teşkil etmeli. Seçer, konuşmasında üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’nin en uzun kıyı şeridine sahip illerinden birisi olan Mersin’in bir deniz kenti olduğunun altını şöyle çizdi: “Atatürk’ün dediği gibi, üç tarafı denizlerle çevreli Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri düzeyde denizci yetiştirmek yeteneğindedir.” Konuşmanın ilgi çekici notlarından bir tanesi de Mersin’in topladığı vergilerdeki payın yüzde 55’inin liman kaynaklı olması. Bu bilgi kentin denizle, deniz ticaretiyle bağını gösteriyor. Elbette bu bağı geleceğe daha sağlam ve katlanarak artacak şekide taşımak ise çok daha önemli. Şüphesiz sadece ekonomik değil, kültürel, çevresel, arkeolojik açıdan da güçlendirmek; kenti denizle bir bütün kılmak gerekir.
Konferansın bir diğer sunumu Pegasus Havayolları Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tevfik Nane tarafından gerçekleştirildi. Nane, Mersin üzerine önemli notlar paylaşırken; şehrin turizm potansiyelinin altını çizdi ve bu konuda yapılabilecek çalışmalarla kentin hem kültürel hem de ticari anlamda güçleneceğini belirtti.Konferansın çeşitliliği açısından kenti bir bütün olarak ele aldığını söylemek mümkün. Soli Pompeiopolis-Doğu Akdeniz’de Bir Liman Kenti, İklim Değişikliğinin Mersin’de Denizel Biyoçeşitlilik Üzerindeki Olası Etkileri, Turizm ve Su Sporları, İstilacı Türlerle Mücadele ve Ekonomiye Kazandırma diğer sunumların başlıklarıydı.
GENÇLERİN DENİZDEKİ BAŞARI HİKÂYELERİ
Sunumlar içinde bir tanesi vardı ki sanırım bütün salonu oldukça mutlu etti ve geleceğe umutla bakmamızı sağladı. Cengiz Sönmez’in “Mersin’de Su Sporlarında Kulüp Başarı Öykülerimiz” başlıklı sunumunda Mersin’de henüz çok köklü bir geçmişi olmayan su sporlarında alınan başarılar ve gençlere sunulan imkânları dinlemek oldukça keyifliydi.
Yaklaşık 500 kişilik Mersin Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Sergi Sarayı’nın tamamen dolduran Mersinliler, kentlerine ve elbette denizlerine bu konferansla sahip çıktılar. Mersinliler hem şehirlerinde denizle ilgili yapılan çalışmaları takip ettiler hem de sunumların arasında sorular yönetlme şansı yakaladır; dahası deniz başlığında 12 Nisan itibarıyla yeni bir sayfa açtılar. Bu başarılı organizasyonun Ekim ayında yenileneceğini de güzel bir haber olarak verelim. Denizci bir ulus olabilmenin yoluna ışık tutması açısından bu konuda emek veren herkese derin maviden sonsuz teşekkürler… ☸