Bodrum Güvercinlik’ten, Çeşme Marina’ya kuş uçuşu 120 millik bir yolculuk. Denizin önemli bir kısmı balık çiftlikleri tarafından parsellenmiş. Kimi yasalara aykırı olarak kıyıya bitişik, kimi yönetmeliklere uygun açık denize konuşlanmış binlerce kafeste yaşayan milyonlarca balığı hissederek yol alıyorsunuz. Mandalya Körfezi içler acısı. Yemyeşil kıyılar, gri-yeşil, bol köpüklü bir su. Dip çamur, gri, yoğun bir balçık, bazen çapanızı temizlemek için dakikalarca uğraşmak zorundasınız…
Bundan 32 yıl önce, 1982 yılında Gümüşlük’ten küçük bir gulete binip ailece İasos Limanı’na gitmiştik. Hayal meyal, daha doğrusu bir rüya gibi hatırlıyorum. Deniz çok sakindi. Teknenin burnundan aşağı ayaklarımı sallandırmış, Güllük Körfezi’nin 30-40 metrelik sularının üstünde güneşin lacivert derinliklere uzanan huzmelerini seyrederek bir iki saat seke seke yol yapmış ve İasos’a girmiştik.
Koyun güney yamacındaki 5 bin yıllık antik kentin bina kalıntıları bugüne göre daha yüksekti, diye hatırlıyorum. Acaba o kalıntıların bir kısmı geçtiğimiz yıllarda ona buna temel dolgusu mu oldu? Emin değilim. Ama kesin hatırladığım şey, antik limanın dibindeki kırık dökük taş Rum evleriydi. Cehennemi sıcakta o evlerin, kaktüslerin, tek tük seyrek yapraklı ağaçların arasında büyük bir keyifle gezmiştim. Yamaçları çevreleyen zeytinlikler de bu köye büyülü bir atmosfer kazandırıyordu. Sonra sahildeki saz pergolelerin altında gezginlere balık pişiren iki üç salaş restorandan birine oturmuş, o yaşıma kadar tattığım en güzel ızgara balıkla, güzel bir ziyafete girişmiştik. Devamı Eylül 2014 sayımızda.