Ege’nin bir yanı kırmızı, bir yanı mavi

Bu yaz Kelebek kırmızı bayrağımızı kuşanmışken, mavi diyarın kuzeyine tırmanalım dedik. Eski yıllardan bir yıl Sadun Abinin nasihatini dinlemiş yaz gelince beraber kuzeye kaçmıştık. Beraber deyince yan yana veya el ele değil, gittiğimiz yerlerde bazen bir araya gelerek. Yazın kalabalığı ve gürültüsünden nispeten kurtulmak için iyi bir taktik. Sadun Abinin bacağına tırmanan garip ahtapotun hikâyesi bu seyirden kalma. Şimdi Kelebek’e yine arkadaş bir tekne var. Thassos’ta Bodrum’dan dostum Çetin de bu sıralar yalnız. Niyetimiz takım toparlanana kadar, iki solo, gidebildiğimiz kadar kuzeye çıkmak.

Ege’nin nefesi, “meltemi”, Temmuz-Ağustos aylarında en kuvvetli. Mevsimde biraz geciktik. Meltemle köşe kapmaca olacak ama bu rotanın mükâfatı; yeni yerler ve yeni insanların yanı sıra, daha az ziyaret edilmiş ve daha az turistik olacağını düşündüğümüz Kuzey Ege Adaları. Ege’de kuzeye tırmanmak kelimenin tam anlamıyla tırmanmak. Anadolu üzerinde oluşan alçak basınç ile Balkanlar üzerinde oluşan yüksek basınç alanları arasındaki hava akımının sıkışmasından Ege’de genelde kuzey yönünden esen rüzgâr hâkim. Meltemi de yokuşun başında oturmuş devamlı güneye üfler durur. Arada nefes tazelemek için durduğunda, bir koy, bir ada daha kuzeye zıplıyoruz. Türk kıyısı ile adaların bize bakan kıyıları Ege koridorunda tam gücüyle esen meltemin öfkesinden daha az hissesini alır. Bizim kıyıda kuzeye çıkan bir akıntı da yardımcı ama bu yardım Samos, Sakız gibi yakın adalar ile bizim kıyı arasındaki dar boğazlarda Kuzey rüzgârı ile toslaşınca dikenli bir deniz yaratıp faydadan çok zarar… Sabah karanlığı demir alıp, rüzgâr kuvvetlenmeden öğlene gideceğimiz yere varmalıyız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.