Yat turizmine bak sen!

ABD, İngiltere, Cayman Adaları ve Malta benzeri ülkelerden geldi dedikleri bizim yabancı bayraklı teknelerden başkası değil! Hâlâ Türk bayrağına geçmemiş ne kadar çok tekne olduğunun belgesi. Kısacası üç tarafı denizlerle kaplı ülkemize birkaç istisna megayat dışında kimsenin gelmediğini çok net görürsünüz.

Kışın fazla yazı yazmayı sevmiyorum ama hem bahar aylarına giriyor olmamız hem de gazetede okuduğum bir haber dikkatimi çektiği için sizinle dertleşeyim istedim.

Haber aynen şöyle:

“Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, 2018 yılında 78 ülkeden 4 bin 845 yatın Türk limanlarına uğradığını aktardı. Bakanlığın verilerine göre, bayrak devletlerine göre en çok limanlara uğrayan ilk 10 ülke yatları ise sırasıyla 1219 ile İngiltere, 1218 ile ABD, 522 ile Cayman Adaları, 309 ile Malta, 246 ile Yunanistan, 120 ile İtalya, 108 ile Saint Vincent ve Grenadinler, 107 ile Fransa, 77 ile Man Adası, 75 ile Cebelitarık olmuş.”

Bir bayram günü küçücük Simi Adası’nda 200’e yakın Türk teknesi olduğunu varsaydığımızda Yunanların bu kadar yakın olmasına rağmen ülkemize gelmediklerini çok net görürsünüz. Amerika, İngiltere, Cayman Adaları ve Malta benzeri ülkelerden geldi dedikleri bizim yabancı bayraklı teknelerden başkası değil! Hâlâ Türk bayrağına geçmemiş ne kadar çok tekne olduğunun belgesi. Kısacası, üç tarafı denizlerle kaplı ülkemize birkaç istisna megayat dışında kimsenin gelmediğini çok net görürsünüz. O gelen megayatlar da yol üstü olduğundan veya transit yakıt almak için uğruyorlar, emin olun. Antalya’da otellere tıkılan ucuz Rus turistler, emekli Avrupalılar ve İstanbul’a gelip otellerin odalarında kendi ocaklarında yumurta kıran Araplardan başka kimse yok kabaca. Hâlâ modern hayatın devam ettiği birkaç beldemize gelen çok az sayıda kaliteli turist dışında kimseyi bulamazsınız.

Yine bu habere baktığınızda Türk bayrağına geçişten sonra yapılması gereken düzenlemeler ve kontroller yapılmayıp savsaklandığı için hâlâ yabancı bayraklı Türk teknelerinin çokluğunu görebilirsiniz. Sıfır alınan teknelerde hâlâ haksız ve gereksiz bir şekilde KDV oranı yüzde 1 olmasına rağmen insanlar onu bile ödemekten imtina ediyor.

Niye? Çünkü sahibi Türk olan ama yabancı bayrak taşıyan tekneler için uygulanması gereken tedbirlerin, bayrak geçiş seferberliğinden önce düzenleme yapacağız denilen konuların hiçbirisinin hayata geçirilmemiş olması. Devletin sözüne güvenerek Türk bayrağına geçiş yapanların aptal yerine konmaya devam etmesi. Bu kurallar konamadığı ve yurtdışından alınan ikinci el tekneyi bugünkü mevzuata göre Türk bayrağına geçiremediği için insanlar, düzenleme eksiklerini ve denetimsizliği fırsat bilerek yabancı bayrağı tercih ediyor. Acil olarak bir düzenleme getirilmezse bu sayı hızla yükselerek yine eski haline gelecek.

BOAT SHOW’LAR, HUDUT KAPILARI VE MARİNALAR…

Bir başka saçmalıkta “Boat Show” adı altında yapılan fuarlarda yaşanıyor. İki, üç tane firmanın anlaşamaması ve memleketteki her konuda olduğu gibi bölünmüşlük yaşanması… Yedi gün arayla iki ayrı fuar düzenleyerek üretici firmaları ve mümessilleri ikiye bölmüş durumdalar. Yeşilköy’de tek bir fuar yapıldığı zamanlarda gerçekten etkili ve verimli oluyordu. Bütün teknecilerin, denizcilerin buluştuğu bir zirve havasında geçiyordu. Bugünkü durum beni çok üzdüğü için bu konuya da değinmek istedim. Kim araya girecekse veya hangi kurum düzenleme getirecekse bu işi eski haline getirse ülkemiz için faydalı olur düşüncesindeyim.

Ama önce bu bayrak konusu netleştirilmeli. Denizlerimizden, teknelerimizden, marinalarımızdan sorumlu olacak tam yetkili birisini atayarak başlanabilir. Deniz hudut kapılarının düzenlenmesi ve işletilmesi de buna dahil edilebilir. Gümrük memurları yine kendi işlerini yaparlar ama buraların yatların yanaşmasına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Örnek, Bozburun ve Göcek’te yeni açılan deniz hudut kapıları gerçekten içler acısı durumda.

Ülkemiz çok ciddi sıkıntıların içinden geçerken ve daha en kötüsü ne zaman olacak diye endişe ettiğimiz bugünlerde deniz, tekne mevzularıyla ilgili yazmak her ne kadar komik olsa da hayat bir yandan devam ediyor. Ama şu açıkça görünüyor ki eski günlerimizi çok ama çok arayacağımız yeni bir döneme giriyoruz. Marinalardaki teknelerin birçoğunun satılık olduğunu, diğerlerinin de müşteri olsa hemen kucağına bırakılacak bir vaziyette olduğuna bakarsak işler, her konuda olduğu gibi denizlerimizde de vahim.

Buna, marinaların artık ödenemez hale gelen yüksek rakamları, Euro ve Dolar’dan başka bir para birimi konuşulmayan bakım-servis ve işçiliklerini koyarsak yatçılık artık lüks değil, çok lüks. Motoryatların, bunlara ilave olarak, fiyatı yazın ne olacağı belli olmayan mazot olayı var.

Sokaktan geçen kediye sorsan mart ayından sonra dolar uçacak dediği bir ortamda Allah herkese kolaylık versin demekten başka bir şey gelmiyor elimden.

1 comment

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.