Evren Uysal’ın tekne stüdyosu REŞİDE

Müzisyen Evren Uysal son bir senedir Kalamış’ta 10 metrelik teknesi Reşide’de yaşıyor. Yakında çıkacak olan beşinci solo albümünü de teknesinde kaydeden Uysal’ın maviliklerdeki hayatı rüzgârla ve sanatla iç içe geçiyor. Fotoğraflar EVREN UYSAL ARŞİVİ, Yazı Pelin Özcanlı

Evren Uysal’ı Kalamış Marina’da görünce önce Dream TV’de sunduğu müzik haberlerinden hatırladık. FOMA adlı rock grubunun da kurucularından ve şarkı yazarlarındandı, grubun solistliğini de yapıyordu. Üç senedir sesini bir reklam kampanyasından da duyduğumuz Uysal, Devlet Konservatuarı Ses Sanatçısı Tülin Uysal ile TRT yönetmenlerinden Erkan Uysal’ın oğlu. Evren Uysal istek ve ihtiyaçlarına uygun bir tekne olan Reşide’yi bulunca tereddüt etmeden almış ve içinde yaşamaya başlamış. Önceki sahipleri de teknede yaşadığından, Uysal hazır düzene sahip yeni hayatına kolaylıkla geçiş yapmış. Seneye piyasaya çıkacak beşinci solo albümünü de teknesinde kaydeden Evren Uysal’ın kendine adapte ettiği Reşide’siyle hikâyesini dinledik.

“60 TEKNE GEZDİM”

Teknelere ilginiz nasıl başladı?

Babamın Foça’da balık tutabileceği ama biraz içeride de durabileceği bir teknesi vardı. Denizi çok severdi. Sanırım onunla çıka çıka bana geçti. Ama tekne alma fikri orada doğmadı. Beni esas tekneye yönlendiren ilk grubum FOMA’nın gitarcısı Dağhan Kök ve ortağı Burak Yılmaz oldu. Otuzlu yaşlarımdaydım. Tortuga adlı  teknelerine giderdim, yelken yapardık. Ateş orada yakıldı asıl. Fenerbahçe Marina’dan ayrılırdık ve ben her şeyi unuturdum. Karaya yanaşırken biraz mutsuz gelirdim, şimdi eve mi döneceğiz diye. Onların bana öğrettikleriyle 2019 civarında artık neden yelkenli teknem olmasın diye düşünmeye başladım. 

Ve bakınmaya mı başladınız?

Pandemiden önce karar verdim artık bir yelkenli almak istediğime. Yaşamak düşüncem yoktu. Bana nasıl bir tekne uygun derken Dağhan gibi yelkenlide uzun vakit geçirmiş, yelkenlisi olan insanlara sorular sordum. Bir yandan da internette araştırdım. Beş altı sene önce Türkçe kaynaklar daha zayıftı. Şimdi Youtube’da tekne sahiplerinin, yelken okullarının vs. kendi kanalları var eğitici öğretici. Tekne almadan çok takıldım onlara. 60 tekne gezdim ben Reşide’yi alana dek. Birebir gittim baktım her birine. 

“ARADIĞIMI FİNİKE’DE BULDUM”

Reşide’yi nerede buldunuz?

Finike’de. Karikatürist Yiğit Özgür tavsiye etti. O görmüş daha önce ve onun tavsiyesiyle geçen sene bu zamanlar Finike’ye gittim görmeye. Beş dakikada bu tekne benim olmalı dedim. O zaman adı Safir’di. Şimdi ise Reşide, anneannemin adı. Çok güçlü bir kadındı ve bizimle çok ilgilenmiştir. Türkan ve Sedat Aybay, Londra’da yaşarken bu tekneyi alıyorlar ve Londra’dan Finike’ye ülkeleri, şehirleri, koyları geze geze teknede kalarak tabii beş-altı senede ulaşıyorlar. Okyanus geçmek istedikleri için tekneyi büyütmeye karar veriyorlar ve biz tanışıyoruz. Birbirimizi çok seviyoruz. Hatta geçen ay Reşide’ye geldiler, onları ağırladım. O an benim aklıma cevapları gelmeyecek bazı soruları arayıp sorabiliyorum onlara. Teknenin üzerinde hâlâ elleri var. 

Ekspertize de mi danışmadınız?

Beni ağırlamaları çok güzeldi, içerisi kahve kokuyordu. Güven verdiler bana; fikirleri çok açık, bambaşka bir dünyada yaşıyorlar ve benim yaşam tarzıma da uygun. Sohbetlerimiz, konularımız birbirine çok yakın. Teklif ettiler tabii. “Karaya çıkaralım, ekspertiz getirelim” dediler. Ben istemedim. Kayra Yelken’den hocam Nail Baktır’la görüntülü konferans yaptık. Online gezdi, hemen al dedi. Hocam ne diyorsa onu uyguladım ben. Eğitim alırken de tekne alırken de. Teknik bilgilerimin çoğunu ondan öğrendim. Okyanus geçmiş çok iyi bir denizci. Tekneyi almaktan ziyade, tekneyi kimden alıyoruz ben ona bakarım. Başka şeyler için de geçerli. Benim bir şeyimi alacak kişilerin de memnun kalmalarını isterim. 

Tekne almadan yelken dersleri alıyordunuz o zaman?

Evet. Dostlarım Mirjam Schmitt ve Mertcan Karaoğlu’yla üçümüz ders aldık Kayra Yelken’den. Şimdi onlar evliler. Biz Mirjam’la takımız. Çok kuvvetlidir, çıkarız yelken yaparız, tekneyi deneriz. Dersler bitince baktık tekne yok ama biz teknede durmak istiyoruz, birilerinden rica etmek zorundayız. Kişinin durumu, teknenin, havanın durumu… Sonra hızlandırdım tekne arayışlarımı.

MÜZİĞE UYGUN DÜZENLEME

Reşide size geçince ne gibi değişiklikler yaptınız?

Türkan ve Sedat teknede yaşadıkları için hayatı çok kolaylaştırmışlar, zaten gözleri gibi de bakmışlar. Üzerine majör bir değişiklik yapmama gerek kalmadan, mutfak malzemeleri dahil, bıraktıkları sistemi devam ettiriyorum. Fakat tabii ki ben bir müzisyen olduğumdan içeride ses gitar kaydedebileceğim, seslendirmelerimi yapabileceğim bir format gerekti. O da baş kamarada oluyor. Orası yalıtımlı bir yer. Yalıtım normalde teknenin baş kamarasında, kaptan kamarasında olur. Sessiz bir ortamda kayıt almam gerekir ki mesleğimi sürdürebileyim. Fırtınada halatlar birbirine vurur ya, rüzgâr çok iyi duyulur, işte ben kaptan kamarasında onları duymuyorum. Normalde biz stüdyolarda kaydettiğimiz zaman veya evimize kurduğumuz stüdyolarda biraz daha gelişmiş aletler kullanıyoruz. Onları tekneye taşımak zordu ve benim her şeyde olduğu gibi bunda da minimalleşmem gerekti. Ona göre planlamalarım oldu. 

Marinada yaşamak pahalı mı?

Ben anlamış değilim hâlâ. Nasıl bir teknede, neye göre konuşuyoruz? Hangi evle, hangi şehre göre kıyaslıyoruz? Normal şartlarda eskiden Cihangir’de 160 metrekare bir evde yaşadığımdan daha hesaplı tekne. Marina parklanma, kira detayları var ve bir seferde ödenen şeyler. Ama şu an ülkede barınma sorunları yaşanırken yelkenle ilgili gelecek planları olanlar için ideal.

Konfor konusu var bir de tabii…

Ben yüksek irtifa dağcısıyım. 6 bin metrede buzun üzerinde yatabiliyorum. Bir buçuk metrekarelik çadırlarda bir hafta eksi 40’ta kalabiliyorum. Tekne bana baya konforlu geldi (gülüyor). Beneteau Oceanis Clipper 323 model bu tekne. Yelken performansı da çok kuvvetli. Yarışçı değilim ama anlayabiliyorum seyir yaparken. Bu boy teknelerde içinde yaşamak zor olabilir ama iyi bir tekne bulunca da kaçırmamak lazım. Benim aklımda büyütmek de yok. Finike Marina’da 26-27- 28 feet, Danimarka, İsveç, Finlandiya bayraklı bir sürü tekne gördüm. 75-80 modeldi çoğu ve içlerinden çıkanların yaşları vardı bayağı. Finike’den İstanbul’a gelirken hava fırtınalıydı. Tek başıma da kontrol edebileceğim bir tekne olduğunu gördüm bu boyun. Düşünmek lâzım bunları.

MARİNADA KOMŞULUK

Nasıl bir ortam var sizin pontonda?

Son bir senede hayatımda olan kişilerin yüzde 80’i yeni insanlar. Ve ben ilk iskeleye geldiğimde B5’e, Cenoa Sailing’in kurucu ortağı Tarkan Akdoğan’la tanıştım. Hava soğuktu, o her zamanki gibi deli gibi çalışıyordu. Beş dakikada ufak bir eğitim verdi bana. Rüzgârın nerden estiği, nerelerde durursak ne olacağı vs. Alchera Sailing’den Orkun Öz var komşum. Demir atma, alma, hepsini ondan öğrendim. Seyirde bir şey olduğunda onu ararım. Dağcılıkta böyle bir şey var, badi diyoruz, denizde de gelişmesini isterim. Orkun’a gece burada kalacağım, şurada demir atacağım ve sabah şu saatte döneceğim derim ben. Sonra Manica teknesi var; Merve Uğurluel ve Cenk Erdoğan.Genelde birlikte seyir yapıyoruz, Adalar’a gidip kalıyoruz. Çok yardımseverler, ben de öyleyim.

Başınıza kötü bir şey geldi mi hiç?

Geçen Temmuz’da Merve ve Cenk’le Kınalıada’ya gittik ve bir anda şimşekler çaktı. Benim demirim iki tekneyi birden tuttu. 10 saat boyunca orada nöbet tutmak zorunda kaldık. Kaçabileceğiniz, sığınabileceğiniz noktaları tespit ederek seyre çıkmanız gerek. Keyfiniz yoksa da denize çıkmayın ya da keyiflenmek için denize çıkmayın. Bazı şeyleri görmezden geliyorsunuz çünkü o modda. O esnada denizde olduğunuzu bile unutabilirsiniz. 

Dönüp dolaşıp denizle şaka olmaza geliyoruz…

Dağlar seni kabul ederse tırmanırsın, deniz seni kabul ederse seyir yaparsın. Hiç zorlamaya gerek yok. Teknede yaşamaya başladıktan sonra birtakım sesler duyuyorsunuz. Gece ya da hava bozduğunda. Bunları iyi tahlil etmeli. Bazı sesler beni rahatsız ediyordu başta. Bu sesi duyarsak başımıza ne gelir diye düşünürdüm. Teknenin her yerinde yattım, üstü de dahil; her yerin sesi farklı, içeriye yansıması ise bambaşka. Benim evim burası ve her şeyi bilmem lazım. Eşim dostum geliyor tekneye kalmaya, denize de giriyorlar. Ama ben girmiyorum onlarla güvenlik açısından. Onların konforu için elimden geleni yapıyorum fakat kendim ancak benimle birlikte bilen biri olduğunda keyif yapabilirim. 

Yılı İstanbul’u keşfederek geçiren Evren Uysal, seneye Reşide’yle Ege’de uzak mesafelere yol almayı planlıyor…☸

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.