Tunus’tan Messina’ya

İki yıl önce geldiğimiz Malta’dan dönüş için biraz uzun bir yol seçtiğimiz doğru. Ama yani, hani buralara kadar gelmişken… Tunus’a gelmemek olmazdı. Eh, Sicilya’nın güneyini biliyoruz, bir de kuzeyi var bunun. Messina Boğazı’ndan da geçmeyelim mi?

Yirmi gündür Tunus’tayız. “Çıkmanıza yakın geleyim de aradaki denizi beraber geçelim” diyen Mansur’u (Ark), başkent Tunis Havaalanı’ndan karşıladıktan sonra yol hazırlıklarına başlıyoruz. Birisi “hadi” demese daha da kalırdık ama bir sonu olmalı. Hedefimiz Tunus ile Sicilya arasındaki İtalyan adası Pantelleria. Oradan giriş yaptıktan sonra ver elini Sicilya.

İşlemleri bitirip akşama doğru ancak yola çıkabiliyoruz. Biz ayrılana kadar polis ve gümrük görevlisi kıyıda bekliyor. Yine geceye kaldık.

Mansur, yola çıkar çıkmaz oltayı salıyor denize. “Ne çıkarsa bahtımıza” diye. Hava kararıyor. Nefis bir gece. Uzaklarda tekne ışıkları. Yaklaştıkça balıkçı tekneleri olduğunu anlıyoruz. Mansur umutlu, o balık gelecek.

Gece yarısını geçirene kadar bir tarafımız Tunus. Günün ilk ışıklarıyla Pantelleria pruvamızda beliriyor. Öğle saatlerinde limana girip bağlanıyoruz. Palamarımızı alan genç İtalyan birazdan üzerinde “fattura” yazan koçan ile geliyor. Elimizdeki kaynaklar burasının özel marina olmadığını gösteriyor. Elektrik, suya da ihtiyacımız yok. Yine de yarı fiyatını, 25 avroyu ödüyoruz. Tekneyi neta ettikten sonra giriş işlemleri için “carabinieri”ye gidiyoruz. Hepsi nazik ve sıcakkanlı. Adanın da nefis şarapları, kafeleri, restoranları var. Bayılıyoruz bu adaya. Neyse ki önümüzde bir de gece var. Devamı Ağustos 2016 sayısında.

Cefalu-2

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.