Eşine az rastlanır bir olay yaşandı. ABD’nin Yellowstone Parkı’ndaki bir yolun asfaltı sıcaktan eridi. Sıcak dediysem güneşin sıcağını düşünmeyin hemen, o da var tabii ki ama bu olayda bir başka etken daha var: Bir yer altı volkanı! Evet, doğru duydunuz, yer altındaki bir volkanın sıcaklığı nedeniyle asfalt eridi. “Volkan dediğin dağ değil mi, ne işi var yer altında?” diyor musunuz? Yer altında da volkanlar var, hatta su altında da…
Yılın başından beri dünya sürekli rekorlar kırıyor, özellikle sıcaklıklar bakımından. Son iki ay ise modern kayıtların tutulduğu ilk tarihlerden buyana ölçülen en sıcak aylar oldu. Mayıs ve Haziran 1880’den buyana yaşanan en sıcak Mayıs ve Haziran oldu. Bizde ne oldu? Haziran sellerle geçti. Uzun süre üst üste gelen aşırı yağışlardan başımızı kaldıramadık, ortalamanın üzerinde sıcaklıklar olsa da kuvvetli su baskınları yapan yağışlar sıcakları biraz gölgeledi.
Buradan nereye geliyoruz?
1. Havaların sıcak olacak olması yağmur yağmayacak anlamına gelmiyor.
2. Dünyada sıcak haberleri ortaya çıktığında, mevsimsel tahminlerde beklenti ortalamanın üzerinde olduğunda, dünyanın her yeri aynı şekilde sıcak olacak anlamına gelmiyor?
Zira o sıcak bilgisi genel ortalamayı temsil ediyor. Temmuz sonuçları şu an yok (siz yazıyı okurken olabilir ama ben yazıyorken yoktu :)) ama muhtemel ki o da ortalamanın üzerinde sonuçlar verecek.
Yazımın şu ana kadar olan kısmı aslında bu ay sizin
için düşündüğüm konuyla bire bir alakalı değil, yaşadığımız sıra dışı yılı anlatmak için değindim. Ama bu ayki konumuz da sıcak bir konu. Kuzey Yarım Küre’deki başka ülkelerde de bizimki gibi sıcaklar mevcuttu. Ancak geçenlerde öyle bir şey oldu ki eşine az rastlanır. ABD’nin Yellowstone Parkı’ndaki bir yol asfaltı sıcaktan eridi. Sıcak dediysem güneşin sıcağını düşünmeyin hemen,
o da var tabii ki ama bu olayda bir başka etken daha var: Bir yer altı volkanı. Evet, doğru duydunuz. Yer altındaki bir volkanın sıcaklığı nedeniyle asfalt eridi. “Yahu volkan dediğin dağ değil mi, ne işi var yer altında?” diyor musunuz? Yer altında da volkanlar var, hatta su altında da. Onu birazdan anlatacağım, ama önce gelin Yellowstone olayını konuşalım.
Bölge için anormal de€il
10 Temmuz’da Yellowstone Parkı’ndaki ana yollardan biri jeotermal ısının etkisiyle kapatıldı ve onarım yapıldı. Çünkü aşağıdaki fotoğrafta da görüldüğü gibi asfalt erimiş ve bozulmuştu.
Bahsettiğimiz bu yer, yer altındaki 500 gayzer ve 10 binden fazla jeotermal yapının üzerinde bulunuyor. Haliyle bu durum bölge için anormal bir durum değil. Normalde yer yüzeyinin sıcaklığı 12-15 ºC daha düşük olurmuş, 10 Temmuz günü ise 70 ºC’yi vurmuş. Yüzeyin ısınmasıyla 5.3 km uzunluğundaki yol yumuşayıp bozulmaya başlamış. Böyle bir durumla karşılaşınca insanların aklına gelen soru şu oluyor haliyle: “Acaba volkan patlayacak diye mi böyle oldu?” Hayır, yetkililer böyle bir ihtimalin olmadığını, bu durumun bölgede daha öncede görüldüğünü ve çok sık gerçekleşmediğini söylüyor.
Bizim bulunduğumuz coğrafyada aktif yanardağların olmaması nedeniyle belki de yanardağ kavramına biraz uzağız. Ancak hepimiz haberlerde başka ülkelerdeki yanardağ patlamaları, buna bağlı ölümler, lavlar, lavların dumanları ve de dumanların neden olduğu sonuçlar hakkında birçok haber duyuyoruz. O nedenle “yer altı yanardağı” ifadesi ilginç gelebiliyor. Yer altında olur da su altında olmaz mı, tabii ki olur! Hatta yaklaşık olarak bir sene önce Japonya’da öyle bir su altı volkanı (Tamu Massif Volkanı) keşfedildi ki, Güneş sisteminin en büyük yanardağı olan, Mars’ta bulunan Olympus Yanardağı’na rakip olacak büyüklükte. Şu ana kadar dünyadaki en büyük aktif yanardağ olarak bilinen ve Hawaii’de bulunan Mauna Loa; Pasifik Okyanusu’nda, Japonya’nın yaklaşık olarak 1850 km doğusunda yer alan bu okyanus altı yanardağının (Tamu Massif) sadece yüzde 2’si kadar. Soldaki görsele bakarak daha iyi algılayabilirsiniz bu durumu: Tamu Masif, Mauna Loa kadar yüksek değil ancak genişlik olarak güneş sisteminin en büyük yanardağı ile yarışıyor.
Buzullar› eritiyor
Yeraltı ve sualtı volkanı denilince ilk etapta kulağa eğlenceli geliyor ancak etkilerine göz atıldığında olumsuz şeyler görebilmek mümkün. Ne gibi mi? Mesela su altı volkanlarının, buzulların erimesine yol açtığını biliyor muydunuz? Buzulların zaten antropojenik etkilerle erimesi iyice hızlanmışken bu gibi doğal nedenlerin de eklenmesi makûs kaderi biraz daha öne çekiyor. Buzulların durumu ile ilgili iki adet grafik durumun ne kadar ciddi olduğunu anlamamızda yardımcı olacak, lütfen aşağıya bakın.
NASA’nın grafiklerinde, Antarktika ve Grönland’da son 10-12 yılda buzul kütlesinde ne büyük bir azalma olduğunu gördünüz mü? Tabii ki bunun tek nedeni yer altı volkanları ve güneş radyasyonu değil. İnsanların sebep olduğu sera gazları da bu durumu hızlandıran faktörler arasında. Ancak sık sık yer altı volkanlarının özellikle Antarktika’nın batısındaki büyük buz kütlelerini, erittiğine dair haberler geliyor. Su altı volkanının buzul tabanını ısıtıp eritmesi sonucunda buzullar yerlerinden kopuyor ve yüzen birer buz dağı haline geliyor. Aslında bu konu Volkanlardan Buzullara, buzullardan deniz akıntılarına ilerler gider, o nedenle konuyu şöyle toparlayayım, zira Genel Yayın Yönetmenim Eyüp’ün bana ayırdığı alanın sonuna geldik. Görüldüğü üzere doğanın kendi içindeki devinimlerle birtakım sonuçlar doğuyor, bizim hoşumuza gidecek ya da gitmeyecek şekilde olabiliyor. Ama insanoğlunun yaptığı etki sürekli olumsuz. Tüketiyoruz, sadece tüketiyoruz, vahşice tüketiyoruz. “Hiç tüketmeyelim mi Bünyamin?”. Tüketelim de bir kişilik tüketelim, bir kışı iki-üç, bilemedin dört ayakkabıyla, hadi kanaat kullandım beş ayakkabıyla geçirebilecekken, sırf moda diye on tane almayalım. Benim okurum içinde “Param var alıyorum arkadaş” diyen yoktur, ama diyenlere siz cevap verirsiniz, yarın öbür gün parayla alamayacağımız şeyler de olacak.
Söz, gelecek ay size çiçek böcek bir yazı hazırlayacağım, gerçekten :).
Gelecek ay görüşmek üzere, sağlıcakla kalın… ☸