“Bir tarihte Merhum Kemal Reis ile zikr olan yirden yedi pare barçayı bir kezden feth eyledik.” Böyle başlar Piri Reis, Kitab-ı Bahriye’de, “Katalonya memleketinde Valence şehrinden Barselonya şehrine kadar olan kıyıları” anlatmaya. “Mezkûr yir” dediği yer, Valensiya önündeki plajlardır.
*Valensiya
Yaz günlerinde buraya gelen gemiler iki mil denizde yatarlar. Yattıkları yerler, on beş kulaçtan on sekiz kulaca kadardır. Ters bir rüzgâr eserse yelken basıp, kaçabilmek için kıyıya daha fazla yaklaşmazlar. İşte Piri Reis ve amcası, yedi tüccar gemisini burada basıp, ele geçirmişler ve büyük olasılıkla, içindeki insanlarla, malları ve gemileri, Cezayir’e götürüp satmışlardır.
Valensiya kıyıları gündoğusuna açıktır. Kentin kendisi, denizden üç mil kadar içeride, “bir ovada yatur.” Reis kentin her tarafının şeker kamışları ile kaplı olduğunu yazar ama bu ya bir çeviri yanlışıdır ya da Reis’in benzetmesidir. Bu topraklarda şeker kamışı yetişmez. Piri Reis’in anlatmak istediği, yüksek sazlıklar olmalıdır ki bugün bile hâlâ kentin, özellikle batı-güneybatısında yer yer görülür. “Ve ol kamışlık arasından bir büyük su akar. Denize koyulur.” Sazlıkların varlık nedeni ve onları besleyen bu “büyük su”, Turia veya La Huerta adı ile bilinen nehirdir.
Devamı Mayıs 2018 sayımızda…