Hani bu ünlü kırmızı liste var ya, dünyamızda nesli tükenmekte olan canlıların oluşturduğu liste. İşte maalesef kutup ayıları da artık o listede. Çünkü son 45 yıl içinde sayıları yüzde 30’dan da fazla bir oranda azalmış durumda. Bir tür, koca bir tür yok oluyor. Sizce de durum vahim değil mi? Ucu diğer canlılara, bize de dokunmaz mı?
Yıl oldu 2017. Umuyoruz ki bu yıl 2016’dan daha iyi olsun. Umutlar gibi planlar da var, hep daha iyi olsun diye. Her şey maalesef çiçek böcek değil. Bak şimdi bu yazıda okuyacaklarını aklında tut, kendin için, neslin için düşün, hatta bunu bir yeni yıl planı olarak düşün. Sen zannediyor musun ki kutup ayısı için kurulmuş bu tuzak bilmediğin ya da fark etmediğin sinsi bir yolla senin ve neslinin başına gelmiyor ya da gelmeyecek. Koca bir atmosferik değişim kutupları etkiliyor da, sana hiçbir şey olmayacak mı? Hem senin, birbirine yapıştığında su geçirmeyen dalış elbisesine dönen tüylerin var mı? Seni yere vakumlamış gibi sabitleyecek parmaklarının arasında oyuklar var mı? Neyine güveniyorsun? Koca bir zincir ağı kutup ayısından başka bir canlıyı yakalamıyor mu sanıyorsun? “Dur Bünyamin, yazının başında ne alaka, hiçbir şey anlamadım” deme, anlarsın birazdan. “Malum, kış mevsimi çok çabuk kapıyoruz şifayı. Geçen hafta inanır mısın etrafımda grip olmayan kimse kalmadı.” “Ben mi?” “Sen.” “Karıştırdın galiba, ben meteoroloğum, ben grip olur muyum hiç?” Şaka şaka olurum. Ben de direkten döndüm. Bak dikkat et kendine salgın var diyorum. Sebzeye meyveye yüklen, vitamin mineral falan filan. Biz burada, ılıman iklimde hasta olurken kutup ayıları ne yapıyor düşündün mü? “Sonuçta onların habitatı da orası, kürkleri var, tüyleri, kulakları bile o iklime dayanıklı, şaka mısın kutup ayısı hiç hasta olur mu?” diyorsan gel şöyle, bu yazım tam sana göre. Bak onlar da artık üşütüp hasta oluyor biliyor musun? Neden mi, hani az önce sen dedin ya onların habitatı diye, işte o habitata ciddi derecede zarar verdiğin için artık onlar da hasta oluyor. Habitatları neresi, buzullar. Buzullar üzerine konuşmayacağız, konu başka, konu büyük ama başlıca sebep buzulların erimesi. Biz nasıl soğuğa karşı hassasız, üşüttüğümüzde hasta oluyoruz. İşte onların hasta olma sebebi de habitatlarının ısınması. Hasta olmayı bir terim gibi kabul edelim burada aslında. Çünkü direkt kutup ayıları da yok oluyor demek istemedim açıkçası. Bunu IUCN (Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği) diyor. Hani bu ünlü kırmızı liste var ya, dünyamızda nesli tükenmekte olan canlıların oluşturduğu liste. İşte maalesef kutup ayıları da artık o listede. Çünkü son 45 yıl içinde sayıları yüzde 30’dan da fazla bir oranda azalmış durumda. Polar Bears International’ın verilerine göre, şu anki sayıları 25 binden az. 2050 yılına kadar sayılarının üçte bir oranında azalacağı tahmin ediliyor. Yani ileride elimizde sadece onların fotoğrafları kalacak. “Efendim?” Doğru, haklısın biz zaten fotoğraflardan biliyoruz, kaçımız kutup ayısını canlı canlı gördü ki. Ama varlıklarını biliyoruz ve birlikte bir ekosistemde var olduğumuzu da biliyoruz ve bir tür, koca bir tür yok oluyor. Sizce de durum vahim değil mi? Ucu diğer canlılara, bize de dokunmaz mı? Dokunuyor, daha da dokunacak ama anlayamadığım garip bir aman sendeciliğimiz var. Ajitasyon yapıyorum gibi düşünebilirsiniz ama öyle değil. Üzerinde yaşadığımız dünya ve kendimiz de dahil tüm canlılar için farkındalık yaratmaya çalışmak amacım. Çünkü dünyanın öbür ucundaki kutup ayıları bile etrafımızda bir şeylerin yolunda gitmediğini bize gösteriyor. Ulaşması zor kutup bölgelerinde neler olduğunu anlayabilmemizi sağlıyor. Hem karada da yaşayabilen en büyük etçil hayvanlar. Dolayısıyla besin zincirinin üst basamaklarında yer alan bir canlı ekosistemin sağlığı hakkında bize ciddi önemli bilgiler veriyor. Ayrıca kutup ayılarının kurtarılmaması durumunda diğer canlı türleri de aynı sonu paylaşacak. E biz de bir canlı türüyüz.
AZALAN BUZULLAR…
Şimdi, öncelikle iki kutbu da değerlendirelim. Kuzey Kutbu’nda kıtalarla çevrili bir okyanus, Güney Kutbu’nda ise okyanuslarla çevrili bir kıta var. Dolayısıyla her ikisinin de iklimi ayrı incelenmeli. Atmosferik paternleri, okyanustaki sirkülasyon özellikleri farklı doğal olarak. Ama her ikisinin de ortak noktası küresel ısınmadan paylarını almaları. Kuzey Kutbu 1960’ların ortasından beri ciddi derecede ısınıyor, 2011’de uzun dönemlik ortalamasına göre ciddi bir artış göstermişti. Ve küresel ısınma Kuzey Kutbu’nu daha düşük enlemlerdeki yerlere göre iki katından bile daha fazla etkiliyor. Güney Kutbu’nda da mevsimsel değişiklikler fazla oluyor. Ve her ikisinde de azalan deniz buzları tüm dünya için büyük tehdit oluşturuyor. Örneğin, tahminlere göre, 2100’e kadar Alberta Buzulları 2005 seviyesiyle karşılaştırıldığında yüzde 75 azalma yaşayacak. Ve yine bu yüzyılın sonu için IPCC (Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli)’de yapılan bir tahmin dağ buzullarının deniz seviyesini 39 cm yükselteceğini gösteriyor. Dünyanın her bölgesini etkileyebilen buzul erimesini bir de orada bizzat yaşayan canlılar için düşünelim mi? Yaşam alanının buzul olduğu bir kutup ayısı türünün, hem de doğada “insan”dan başka düşmanı bulunmazken neden yok olmaya başladığını bir konuşalım.
Sebepleri sıralayalım:
1. En temel neden sanayileşme ile başlayalım. Bana “Bünyamin sanayileşmeyelim mi yani?” diyenlerin olduğunu kabul ederek ikinci maddeyi gösteriyorum.
2. Fosil yakıtların kullanımı ile atmosfere salınan gazlar.
3. Ormanların yok edilmesi ile karbondioksitin geri dönüşümü engelleniyor. Tüm bunlar yüzünden dünya ısınıyor ve buzullar eriyor.
4. Özellikle Kuzey Kutup Bölgesi’nde yaygın olan petrol ve gaz araştırmaları, petrol sızıntısı riskini artıran petrol taşımacılığı.
5. Denizlerdeki zehirli kimyasallar ve kirlilik, besin zinciri vasıtasıyla kutup ayılarında sağlık sorunlarına sebep oluyor. Tarımda kullanılan kimyasal gübreler, ilaçlar gibi maddeler de nehirlerden denizlere, denizlerden okyanuslara taşınarak yine kutup ayılarını etkiliyor.
Aslında kutup ayılarının o soğuk iklime karşı muhteşem bir vücut yapıları var biliyor musun? Mesela o buz gibi suyun içindeyken tüyleri birbirine yapışıyor ve resmen bir dalış elbisesine dönüşüyor, su geçirmiyor. Parmaklarının arasında da oyuklar var ve bu oyukların vakum özelliği sayesinde buzun üzerinde uzun mesafe yolculuk yapıyorlar. Yolculuk dediğime bakma, bu onlar için çok önemli, çünkü avlanma yollarından biri bu. Ama işte o buzlar eriyip gidiyor artık. Bir de evleri yuvaları ellerinden alınınca tabii psikolojileri bozuluyor. Tuhaf davranışlar sergiliyorlar. Geçtiğimiz Eylül, beş kutup ayısı -başka meslek grubu kalmamış gibi- Rusya’daki bir meteoroloji istasyonunu çevreleyip içinde çalışan insanları yaklaşık iki hafta orada hapsetmişti. Diyorum ya psikolojileri bozuldu diye, “arkadaş, bu adamlar senin için de çalışıyor, ısınma, buzullar, kutup ayıları diyor, git başka bir meslek grubundan birilerini rehin al di mi?” Bu arada Rusya, kutup ayılarının neslinin tükenmekte olduğunun farkında. Bu yüzden nefsi müdafaa olmadıkça onları vurmak yasak. Aç bir ayının neler yapabileceğini bir düşünün. Yiyecek bulabilmek için yakınlarındaki kasabalara bile saldırabiliyorlar. Hem de normalde yemedikleri yemekler için. Daha çok kutup ayıları üzerinden konuştuk ama bir ek bilgi daha vereyim, ren geyikleri küçülüyor… Yani eriyen buzulların bir başka kurbanı da ren geyikleri. Bu canlılar iklim değişiminin etkilerine karşı çok hassaslar. Araştırmalara göre, bu yüzden kilo kaybı yaşıyorlarmış. Ve yine buzullar. Buzullar ren geyiklerinin göç yolunda bulunuyor. Yani göç ederken buzullarla taşınıyorlar. Ortada buzul falan kalmayınca da yolculuklarını tamamlayamıyorlar.
Bir ekosistemin içinde yaşıyoruz. Ve herhangi bir neslin tükenmesi yalnızca o nesli değil, bütün bir döngüyü etkiliyor. Biyoçeşitliliğe zarar vererek besin piramidinin en üst basamağına da en alt basamağına da ulaşıyor. İnsanların sağlığını, çevresini, ekonomisini, geçim kaynağını, hayatın hemen hemen her yönünü etkiliyor.
Sen zannediyor musun ki kutup ayısı için kurulmuş bu tuzak bilmediğin ya da fark etmediğin sinsi bir yolla senin ve neslinin başına gelmiyor ya da gelmeyecek! ☸