Yalnızca beni mi, tanımadığın okyanuslardaki titan çotra balığını da, ismini duymadığın bir gölün etrafında dolaşan çizgili kaplumbağayı da, yanındaki en yakın arkadaşını, uzaktan akrabanı da… Gel gel, kaçma… Klişe cümleleri kurmayacağım. Suçlamayacağım da. Sadece olanları anlatacağım. Öğrendiğimde benim de şaşırdığım noktaları paylaştım, gel birlikte tekrar şaşıralım…
Sigara daha sigara olmadan doğaya zarar vermeye başlıyor, nasıl dersen tütün, yetiştirilmesi zor bir bitki, daha doğrusu istekleri bitmeyen bir bitki. Diğer gıda mahsullerine göre, topraktan çok daha fazla besin maddesi çekiyor. Bu besin maddelerinin içinde nitrojen, potasyum, fosfor gibi çok önemli besin değerleri olanlar da var. Dolayısıyla gıda tarımından farklı olarak toprağı anormal şekilde verimsizleştiriyor. Bu yüzden de özellikle düşük ve orta gelirli bölgelerde her yıl ormanlık araziler temizlenerek yeni yeni tarım alanları oluşturuluyor. Sırf bu yüzden yılda 200 bin hektar ormanlık alan yok oluyor. Tabii ki bu da ormansızlaşmaya yol açıyor. Bak konu geldi yine iklim değişimine. Bu kadar güzelim ormanlık alan kesilip yok edilince ne oluyor? Atmosferden fazla karbondioksiti çekip alan büyük nimetlerimiz gitmiş oluyor. Bu da iklim değişiminin başlıca sebeplerinden zaten.
Öyle ya da böyle, bir şekilde tütünü ektik diyelim. Peki, ağaçlar huzura eriyor mu? Maalesef. Yetiştirilen tütün yapraklarının kuruması gerekiyor, bunun için güneşte kurutanlar da var ama sürecin hızlanması için odun ateşi kullananlar da. Yalnızca tütün kurutulması için de yılda 600 milyon ağaç kesiliyor…
Geldik işin en can alıcı noktasına. Hakikaten de “can alıcı” kısım burası. Zirai ilaçlar… Tütünün diğer mahsullerden bir diğer farkı da daha fazla kimyasal ilaç ve gübre istemesi. Bu kimyasal ilaçların içinde metil bromür de var, ozona hasar veriyor; nikotin de var, sulara, havaya karışıyor, her canlıya zarar veriyor. Evet evet, nikotin bir böcek ilacı. Nikotinin sülfat tuzları zirai mücadelede kullanılıyor. Bu kimyasal ilaçlar tütün tarımı sırasında havaya ve toprağa zarar verdiği gibi, yere atılan izmaritlerle de zehrini akıtmaya devam ediyor. Sigaranın içindeki tütün hâlâ bu ilaçların bileşenlerini içeriyor çünkü. Suya, toprağa, nehirlere, denizlere sürüklenen izmaritler veya havaya karışan içindeki maddeler herhangi tek bir canlının bile bünyesine almasıyla besin zincirine dahil olmuş oluyor.
İmalat sürecinin ne gibi kayıplar oluşturabileceğini tahmin edersin, bu yüzden buraya fazla değinmeyeceğim. Sigara veya herhangi bir tütün içeceği için kullanılan kâğıtlar, ambalajlar plastik maddeler, dağıtımı, taşımacılığı derken kullanılan enerji, kesilen ağaçlar, yayılan sera gazları…
Şimdi aldık paketten bir sigara, yaktık… Üflediğin dumanda 170’ten fazla toksin var, bu toksinler görünür olsaydı şayet, etrafımızdaki hava simsiyah pis bir gaz bulutu olurdu herhalde. Çünkü bu toksinlerin en az 30’u en tehlikeli hava kirleticilerden. Zaten bir tek sigaranın yaydığı partikül seviyesi, Çevre Koruma Ajansı’nın (EPA) temiz hava standardının neredeyse 10 katına çıkıyor.
DİZEL ARABADAN ÇOK KİRLETİYOR!
Sigaranın oluşturduğu hava kirliliği, bir dizel araba egzozundan çıkan kirliliğin 10 katı daha büyük. Ciddiyim, abartı filan değil, raporlanan kontrollü bir deneyin sonucunu söylüyorum. Çünkü sigaranın içinde ince partikül maddelerden var. Asıl hava kirliliğine sebep olan da bu maddeler zaten. Yeni model motorlar veya kurşunsuz yakıtlarda da bu küçük partiküllerin seviyesi düşük. Bu seviye farkı da işte yaklaşık 10 kat kadar.
Hava kirliliği konusu biraz bildiğimiz kısım aslında. Peki, sigaranın radyasyon yaydığını biliyor muyduk? Tütün bitkisi, yetişme döneminde topraktan kurşun ve polonyumu absorpluyor. Ve sigara içilirken atmosfere radyasyon olarak salınıyor. Kimyasal ilaçlar, radyasyon, toksinler… Ee var mı daha, kaldı mı? Kaldı maalesef, bir de ağır metal sızıntısı var. Yine tütün yapraklarının gelişimi sırasında, topraktan alınan baryum, krom gibi metaller izmaritte birikiyor, yere atıldığında da su yollarına karışıyor. Bir de bu izmaritler, bilinenin aksine doğada hemen çözünmüyor. 15 ay, üç yıl, dört yıl ne kadar süre kalıyorsa o kadar süre bu zehirleri salmaya devam ediyor.
Peki, dünyada her yıl kaç izmarit yere atılıyor, biliyor musun? Her yıl, yaklaşık, 5 trilyon! Aslında düşünsene yolda adım atıyoruz, izmarit görüyoruz. Görüyoruz ama fark etmiyoruz, gözümüz o kadar alışmış ki… Dikkatsizce ve bilinçsizce atılan izmaritler, dünyadaki orman yangınlarının yüzde 10’undan sorumlu. “Ciğerlerimiz” işte bu şekilde yanıyor…
Clean Up Australia’nın raporuna göre, toplanan çöplerin yüzde 12’si izmarit. Özellikle plaj temizlemelerinde en çok izmarit toplanıyor. Kuma veya denize atılan izmaritler, sigara paketleri, ambalajları yüzünden deniz kuşları, balıklar, kaplumbağalar ölüyor. Dahası, balıklar, diğer deniz canlıları bu izmaritleri yemek sanıp yiyorlar, böylelikle içindeki zehirli maddeler besin zincirine karışıyor, tüm canlıların bünyesine ulaşıyor. Üstelik hayvancıklar kendilerini tok sanıyor ve bir süre sonra açlıktan ölüyorlar.
Biliyorum biraz fazla konuştum ama işin iklim değişimi boyutuna da değinmeden bitiremeyeceğim. Her yıl sigara yüzünden atmosfere 2.6 milyar kg karbondioksit ve 5.2 milyar kg metan gazı salınıyor. En güçlü iki sera gazı! Ayrıca yine sigara dumanıyla salınan azot oksit de kent içinde sis oluşumunu destekliyor.
Efendim sigaranın zararları saymakla bitmiyor, ama ben şimdilik burada bitireceğim. “Benim zararım kendime…”, “Bi’ kötü alışkanlığım bu, çok mu?” diyenlere bu yazının sonunda cevap ne oluyor? Bir sigaradan bak neler çıkıyor…
Umarım gelecek ay hem senin için hem benim için iyi bir şey yaparsın, eğer içiyorsan sigarayı bırakırsın…
Kal sağlıcakla… ☸