Milli mücadele Kartal istimbotunda başladı

Yarım saatliğine de olsa Atatürk’ü taşıdığı için bilinen bir istimbottur Kartal. Bugün hurda vaziyette, geride bıraktığı 106 yıllık hayata inat Tuzla kıyılarında tuzlu sudan kopmamaya ve söküme gitmeye direniyor. Kartal, ya jilet olacak ya da Türk halkı onu bağrına basıp tekrar Mustafa Kemal’in Kartal’ı yapacak.

Birinci Dünya Savaşı sona ermiş, 7 Kasım 1918 günü VII. Ordu Karargahı lağvedilmiştir. Mustafa Kemal’e ise Başkent İstanbul’a dönmesi emredilmiştir. 10 Kasım akşamı Adana’dan hareket eden Mirliva (Tümgeneral) Mustafa Kemal, 13 Kasım 1918 Çarşamba günü öğle saatlerinde Haydarpaşa Garı’na varır. Yol boyunca trenin durduğu her yerde halkla sohbet etme fırsatı bulur. Yok edilme aşamasındaki bir ulusun, çökmüş bir imparatorluk halkının duygu ve düşüncelerini gözlemler. Anadolu izlenimlerini, son yedi yılda cepheden cepheye yaşadıkları tecrübelerle harmanlar ve yolculuk sonunda karşılaştığı işgal İstanbul’undaki öfkesini içine atar.

GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER

Haydarpaşa’da trenden indiğinde yorgundur. Garda bir manga tarafından törenle karşılanır. Yakın dostu Dr. Râsim Ferid (Talay) Bey onu karşılayanlar arasındadır. Tam da o esnada İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan gemilerinden oluşan, 55 parçalık işgal donanması Haydarpaşa önünden geçerek demir yerlerine intikal etmektedir. Bu nedenle Fransız askeri makamlarının kontrolündeki Boğaziçi’nde deniz trafiği durdurulmuştur. Mustafa Kemal ve dostu Dr. Râsim Ferid rıhtımdan bu geçişi hüzünle seyreder. Saat 15.00 olmuştur. İskelede  bekleyen Fransız işgal kuvvetlerine ait Enterprise (sonradan Kartal) istimbotu, iki saatlik bekleyiş sonrası  Mustafa Kemal’i Tünel/Beyoğlu’nda kalacağı Pera Palas Oteli’ne götürmek için Haydarpaşa’dan Galata’ya hareket eder. Demirli savaş gemilerinin arasından geçerek ilerlerler. Atatürk’ün yaveri Cevad Abbas geçiş anını 1939 yılında yayımladığı “Ebedî Şef Kurtarıcı Atatürk’ün Zengin Tarihinden Birkaç Yaprak” isimli kitabında (Halk Basımevi, İstanbul, 1939, Sayfa 166) şöyle anlatır:

“Atatürk ile askeri ulaşımın köhne bir motoru ile deniz ortasında yaslanan bir çelik ormanının içinden geçiyorduk. Atatürk’ün zarif dudaklarından ‘Geldikleri gibi giderler!’ cümlesini işittiğim zaman, mütarekenin doğurduğu derin ve elemli ümitsizliği derhal unutmuştum.”

ATATÜRK’Ü TAŞIYAN İSTİMBOTUN HİKÂYESİ

Yarım saatliğine yapılan bu deniz yolculuğunun vasıtası olan Enterprise (sonraki adıyla Kartal) istimbotu, günümüze kadar hayatta kalabilmiştir. Bugün hurda vaziyette, geride bıraktığı 106 yıllık hayata inat Tuzla kıyılarında tuzlu sudan kopmamaya ve söküme gitmeye direniyor.

1911 yılında Hollanda’da Rotterdam yakınlarındaki Slikkerveer’deki Wed.C. Boyle & Zonen Tersanesi’nde Fransız bir firma için Enterprise ismi ile inşa edilir. Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna doğru 1917 yılının Nisan ayında Fransız Deniz Kuvvetleri tarafından el koyulan istimbot, bu dönemde Ege-Doğu Akdeniz bölgesinde kullanılır. Mondros Ateşkesi sırasında İstanbul’da bulunan 80 tonluk 22 metre boyundaki  bu tekne, 1920 yılında yani milli mücadele başlarında tekrar Française de Remorquage, de Pilotage & de Sauvetage S.A, isimli firmaya iade edilir. Ancak bu kez İstanbul’dan Pandermalis isimli bir firma ortağı daha vardır. Milli Mücadele kazanılır ve Cumhuriyet ilan edilir. Enterprise, Seyr-i Sefain idaresince satın alınır ve ismi Kartal yapılır. Artık bir Türk gemisidir. Yarım saatliğine de olsa Atatürk’ü taşıdığı için bilinen bir istimbottur. Yıllarca İstanbul limanında, Haliç’te römorkör olarak kullanılır. Zaman zaman Başbakan İsmet İnönü’nün Heybeliada’daki yazlık evine intikalinde kullanılır.

KARTAL’IN TARİHİ GÖREVLERİ

Kartal, 1 Temmuz 1933 tarihinde  Seyr-i Sefain idaresi yerine Devlet Deniz Yolları kurulunca İstanbul Liman İşletmesine devredilir. 1 Ocak 1938’de yeni adresi, Denizbank Umum Müdürlüğü İstanbul Liman İşletmesi’dir. 1 Temmuz 1939’da Devlet Demiryolları’na, 1 Mayıs 1944’te tekrar Deniz Yolları’na, 1 Mart 1952’de Denizcilik Bankası TAO İstanbul Liman İşletmesi’ne devredilir. Bu arada tarihi görevlerde bulunur. 14 Temmuz 1942’de Çanakkale Boğaz çıkışında mayına çarparak batan Atılay denizaltısının arama ve kurtarma faaliyetlerinde görev alır. Haliç Tersanesi’nde birkaç kez büyük onarıma girer ve tadilat geçirir. O esnada şekli değişir.

İstanbul Limanı’nda Türk sancağı altında binlerce gemiye manevrasında ve yedeklenmesinde yardım eden Kartal, 1974 yılında 63 yaşında devletten emekli olur. Artık yeni sahibi bir özel sektör firmasıdır. Kartal II adıyla tadilat geçirir. İngiliz 1911 yapımı sitimli mütenavip ana makinesi sökülür ve yerine Skoda marka modern dizel makine takılır. Bu süreçte de pek çok kurtarma operasyonunda vazife alır. 2015 yılında tam 104 yaşında artık Mavi Vatan sularına elveda der. Tamamen sökülür. 2016 yılında Deniz Adamı Arif Ertik ve Milliyet Gazetesi muhabiri Gökhan Karakaş’ın girişimleriyle Kartal, sonunu beklediği sularda bulundu.

KARTAL JİLET OLMAMALIDIR

Kartal son iki yıldır Tuzla kıyılarında kaderini bekliyor. Ya jilet olacak ya da Türk halkı onu bağrına basıp tekrar Mustafa Kemal’in Kartal’ı yapacak. Nusret, Bandırma Vapuru, Alemdar ve daha nice tarihi gemide yaptığımız yanlışı tekrar etmeyelim. Kartal 106 yıldır direndiyse mutlaka bir nedeni vardır. Şu an Türkiye sularında 106 yaşında olup tuzlu su ile temasta olan bu tonajda başka bir gemi yok. Bu bekleyişin şüphesiz bir nedeni var. Türk tarihinin en büyük liderinin en unutulmaz sözüne sadakat bu olsa gerek: Geldikleri gibi giderler.

Kartal, yüce Türk ulusuna düşmanlık besleyenlere direnmenin somut bir abidesi olarak müze gemi statüsünde sonsuza kadar korunmalıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.