RODOS ADASI: Şövalyeler diyarına yelken açalım

Bu zamana kadar sizler için On İki Adalar’a olan seyirlerimden rotalar oluşturdum, en sevdiğim adaları her açıdan değerlendirdim. Şimdi sıra On İki Adalar’ın en büyüğü, başkenti, yüzyılların hikâyelerini barındırmasıyla gözümde bir açık hava müzesinden farksız Şövalyeler Adası’na geldi.

Siz seyahatlerinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Benim için yelken açarak gittiğim ve diğerleri olarak ikiye ayrılıyor. Rodos’a olan ziyaretim de buna en güzel örneklerden. Yakın zamanda ailece katamaranımızla ve yıllar önce feribotla gittiğim iki farklı deneyim benim için Rodos. Sanırım bende denizde geçen anıların, karada geçenlere göre gözle görülür bir üstünlüğü var. Bu yazımda, benim gibi deniz havası almaya, seyre çıkmaya doyamayanları, rüzgârıma ortak edip Rodos Adası’na götürmeye geldim.

Bu zamana kadar sizler için On İki Adalar’a olan seyirlerimden rotalar oluşturdum, en sevdiğim adaları her açıdan değerlendirdim. Şimdi sıra, On İki Adalar’ın en büyüğü, başkenti, yüzyılların hikâyelerini barındırmasıyla gözümde bir açık hava müzesinden farksız Şövalyeler Adası’na geldi. 

Çocukken yaptığımız kumdan kaleleri, bugün izlediğimiz tarihi filmlerin stüdyolarını aratmayacak bir ambiyansı var Rodos Adası’nın. Sadece kendinin değil, tüm On İki Adalar’ın geçmişini üzerine giymiş ve bu giysi ona muazzam bir görüntü katmış desem yeridir. 

TARİHİ VE DOĞASIYLA RODOS ADASI

Rodos, sadece bir ada değil, aynı zamanda binlerce yıllık bir medeniyetin kalbi. Adını, Yunan mitolojisindeki Güneş Tanrısı Helios’tan alan ada, antik çağlardan beri stratejik konumu nedeniyle de göz önünde olan yerlerden. M.Ö. 3500’lere dayanan yerleşim izleri, buranın ne kadar eski çağlardan beri medeniyetlere ev sahipliği yaptığını bize gösteriyor. Mısırlılar, Fenikeliler, Yunanlılar, Romalılar, Bizanslılar, Şövalyeler ve Osmanlılar gibi birçok medeniyetin izlerini taşıması, bugün Rodos’un sahip olduğu karşı konulamaz cazibesinin en büyük nedenleri arasında. Eğer bir yeri kıymetli yapan onun yaşanmışlığıysa, Rodos Adası’na ne kadar kıymet verilse de az kalacak diyebilirim. 

Farklı birçok hikâyeye ev sahipliği yapan bir ada olarak, Rodos değişik isimlerle anılıyor. Bunlardan en yaygın olanı “Şövalyeler Adası”. Özellikle Orta Çağ’da Şövalyeler Hospitalier’in hâkimiyetinde olan Rodos, bu zamanların mirasını hâlâ kendi içinde taşıyor. Surlarla çevrili eski şehriyle Orta Çağ atmosferini gerçek olacağından şüphe edeceğiniz bir güzellikte size sunuyor. Bu surlar UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer alıyor. Surlar içindeki şövalyelerin kaleleri, kiliseleri ve sarayları, adanın neden “şövalye” ismini aldığı konusunda ziyaret eden herkesi ikna edebilecek bir cazibeye sahip. 

RODOS’A GİDİŞ

Rodos Adası’na Türkiye’den feribotla ya da tekneyle ulaşım sağlayabilirsiniz. Benim adayı her iki şekilde de ziyaret etme şansım oldu. Bundan yaklaşık beş sene önce feribotla bu sene ise Göcek’ten yola çıkarak yaklaşık altı saatlik bir seyir sonrası Rodos’a ayak bastık. Göcek-Rodos arası seyrimizde hava uygun koşullarda olmadığı için yelken açamadık. İlk iki saati dalgalı sonrası ise çok rahat geçti. Seyir öncesi rüzgârın ve dalganın durumuna bakarak, Göcek’in şahane sularından Rodos’un görkemli atmosferine keyifli bir yolculuk yapabilirsiniz. Eğer feribot ile ulaşım sağlamak isterseniz, Fethiye veya Marmaris’ten kalkan feribotlara binebilirsiniz. Rodos Adası kapıda vize uygulamasının dahil olduğu adalardan biri. En az 6 ay geçerliliği bulunan bordo pasaport, gidiş-dönüş feribot bileti, otel rezervasyonu, seyahat sağlık sigortası, vize başvuru formuyla başvurunuzu yaparak kapıda vize uygulamasıyla adayı ziyaret edebiliyorsunuz. Vize uygulamaları değişkenlik gösterebildiğinden gitmeden önce tekrar kontrol etmenizi öneririm.

Tekneyle çıkış için gerekli işlemler:

∗ Türkiye çıkış ve Yunanistan giriş işlemlerini tamamlamanız gerekiyor. 

∗ Pasaport kontrolü, gümrük ofisinde evrak, Transitlog teslimi ve TEPAI ödemesi gibi işlemleri yerine getirip, liman polisi kontrollerinden geçerek adaya giriş yapabilirsiniz. 

∗ Bu işlemler tarihe göre değişebilir. Gerekli evraklarınızı, kontrolleri sağlayarak yanınızda bulundurmanızı öneririm. 

∗ İşlemlerin detaylarını daha önceki yazılarımda anlatmıştım. Bunun için Yacht Türkiye web sitesine bakabilir ya da keyifliyim instagram hesabım üzerinden dilediğinizi sorabilirsiniz.

RODOS SULARINI KEŞFEDELİM

Rodos Adası deniz tatili düşünen herkes için çok zengin bir destinasyon. Adada plajlara, koylara giden birçok otobüs bulunuyor. Bu açıdan çoğu Yunan Adası’na göre büyük bir ulaşım kolaylığına sahip. Yemyeşil diyebileceğim bir ada olmasa da temiz plajları ve koylarına uğramanızı tavsiye ederim. Dilerseniz bizim yaptığımız gibi araba kiralayarak dilerseniz tekne turlarıyla Rodos’un meşhur sularını görebilir, suyun tadını çıkarabilirsiniz. 

EN SEVDİĞİM ÜÇ KOY

n Anthony Quinn Koyu, kayalarla çevrili turkuaz deniziyle Rodos Adası’nda kendinizi doğayla baş başa hissedeceğiniz en ideal yerlerden. Anthony Quinn’in başrolünde oynadığı “The Guns of Navorone” filminin sahneleri burada çekilmiş ve söylenene göre kendisinin buraya hayran kalması üzerine bu isim verilmiş. Güzelliğiyle dünyaca ünlü bu koya kesinlikle uğramanızı tavsiye ederim. 

n Afandou, Rodos’un en eski köylerinden biri aynı zamanda. Köyün adı Yunanca’da “görünmez” anlamına gelen “afando” kelimesinden geliyor. Bu isim, köyün denizden görünmemesi ve böylece korsan saldırılarından korunması amacıyla üç tepenin ortasındaki doğal bir boşlukta kurulmuş olmasından kaynaklanıyor. Bugünse kristal berraklıkta suyu ve uzun sahiliyle sakin bir gün geçirmek için Rodos’un en keyifli yerlerinden.

n Kalithea, 20. yüzyıl başlarında inşa edilen neoklasik tarzındaki kaplıca binalarıyla ünlü. Kalithea’nın şöhreti, 1929 yılında İtalyanlar tarafından yaptırılan kaplıca tesislerine kadar uzanıyor. Kaplıcaların çevresindeki yemyeşil bahçeler, mermer havuzlar sıradan bir koydan ziyade farklı bir dünyaya ışınlıyor sizi. Aynı zamanda tertemiz suyuyla yüzmenin keyfini çıkarmanız için tavsiye edebileceğim Rodos destinasyonlarından. 

Tekneyle bağlanırken: Bölgedeki üç doğal limandan biri olan Mandraki tekne ile geleceklerin en çok tercih ettiği yer. Yalnızca bir liman olarak bakmazsak burası Antik Çağ’da askeri üs olarak kullanılan ve Orta Çağ’da tersane olarak hizmet vermiş bir lokasyon. Limanın doğu ucunda 17. yüzyıldan kalma üç yel değirmeni görebilirsiniz. 1460’lı yıllarda inşa edilen Aziz Nicholas Kalesi ise limanda dikkatinizi çekecek bir başka yapı. Mandraki Limanı, sığlık olarak bağlanma için çok uygun. Eğer sezonda fazla kalabalık bir döneme denk gelmezseniz teknenizle buraya gelmenizi tavsiye ederim. Mandraki Limanı’nda yer bulamazsanız diğer bir seçenek Rodos Marina olabilir. Yeni bir alternatif olan bu liman da tekneyle ziyaret edenlerin bağlanmak için tercih ettiği alternatiflerden. Rodos Marina’da tekne boyutuna göre günlük bağlanma ücretleri değişiyor. Teknenizi bu marinada bırakarak da Rodos Adası’nı keşfedebilirsiniz. Biz Rodos’ta geçirdiğimiz sürenin içerisinde iki gece buraya bağladık ve yepyeni bu marinaya hayran kaldık. 

ADADA GEZİLECEK YERLER

Benim için Rodos bugün sahip olduğu şöhreti Orta Çağ’ı yaşatan Old Town (Eski Şehir) bölgesine borçlu. Denizi, yemekleri, doğası neredeyse çoğu Yunan Adası gibi göz kamaştırıcı. Ama Rodos’un sizde başka hiçbir Yunan seyrinde hissedemeyeceğiniz hisleri, kesinlikle geçmişine dayanıyor. Bu yüzden Rodos’u Rodos yapan, Old Town, bu adada görmeniz gereken ilk yerlerden. 14. ve 15. yüzyıllarda Saint Jean Şövalyeleri tarafından inşa edilen bu tarihi şehir, dar sokakları, taş evleri, şövalye sarayları ve kiliseleriyle tüm tarihi ayaklarınıza seriyor. 

Rodos Şövalyeleri yani Hospitalier Şövalyeleri tam 200 yıl adada ve çevre adalarda hüküm süren bir dini oluşum aslında. Hayır kuruluşu olarak kendini tanımlayan şövalyeler zaman içinde güç kazandıkça ticaretten devlet yönetimine, hatta savaş meydanlarına kadar alanlarını genişletmiş. Bugün baktığımızda ise herkesin hayran kaldığı bir kent oluşturmuşlar. 

Rodos Kalesi, Şövalyeler Sokağı, Büyük Üstatlar Sarayı ve Arkeoloji Müzesi özellikle ziyaret etmeniz gereken yerlerden. Osmanlı döneminde inşa edilen cami, Süleymaniye Camii ve sinagoglar, tarihi evlerle dikkat çeken Yahudi Mahallesi de Old Town bölgesinde en ilgi çekici yerlerden. 

Rodos Adası keşfetmek için dört beş gün harcamanız gereken bir yer. Günübirlik bir ziyaret için gelirseniz, aklınızda kalacak birçok yer ile içiniz buruk dönüş yapabilirsiniz. Planlamanızı ve ayıracağınız vakti seçerken bunu göz önünde bulundurmanızı öneririm. 

GÖRMEDEN DÖNMEMENİZ GEREKEN YERLER LİSTESİ

∗ Rodos Akvaryum

∗ Elli Beach

∗ Evangelismos Kilisesi

∗ Mandraki Liman› ve Yel De€irmenleri

∗ Rodos Heykeli

∗ Rodos Kalesi

∗ Grand Masters Palace 

∗ Dekoratif Sanatlar Koleksiyonu

∗ Arkeoloji müzesi

∗ Our Lady of the Castle

∗ Street of the Knights 

∗ Medieval Clock Tower 

∗ Süleymaniye Camii

∗ Hipokrat Meydanı

ADADA NE YEMELİ?

Rodos büyüleyici atmosferi, tarihi dokusu ve eşsiz doğal güzellikleri kadar, lezzetli mutfağıyla da ünlü. Adada birbirinden farklı tatları deneyimleyebileceğiniz birçok restoran bulunuyor. Bu restoranlardan ikisi Rodos’a gelenlerin mutlaka uğraması gereken, tadı hâlâ damağımda kalan yerleri arasında: Tamam Restoran ve Romeo Restoran.

Tamam Restaurant: Tavsiye üzerine gittiğim ve deneyimledikten sonra aldığım en iyi tavsiyeler listesinde yerini alan bir yer oldu. Ben de şimdi bilmeyenlere gönül rahatlığıyla öneriyorum. Dışarıdan sevimli bir aile işletmesi olarak görünse de yemeklerin tadına baktığınızda dünyaca ünlü şeflerin elinden çıkmış bir lezzet deneyimliyor gibi hissediyorsunuz. Yediğimiz her şeye hayran kaldığımız Tamam Restaurant’ta deniz mahsullerini tatmadan dönmeyin! 

Tel: +30 694 804 2154

Romeo Restaurant: En az Tamam Restaurant kadar hayran kaldığım, çocukla gidecekler için ayrıca önerdiğim Romeo Restaurant diğer tavsiyem. Küçük Deniz’le girer girmez onun için boya kalemleri ve kâğıtlar getirdiler. Küçük bir çocukla seyahat eden ebeveynler bilir ki bu tarz anlar derin bir nefes alıp keyifle yemeğin tadını çıkarabileceğiniz akşamların habercisidir. Ve gerçekten de gece böyle ilerledi. Boy boy erkek çocukları olan bir aile işletmesi olması, halimden hemen anlamalarının en büyük sebebiydi. İşletmecilerden Heidi Danimarka’dan buraya taşınmış ve George ile evlenmiş. Bugün ise ailece her akşam restoranda çalışıyorlar. İkisini de çok sevdik. Canlı müzikle Yunan eğlencesine şahit olmak da ayrıca paha biçilmez bir deneyimdi. Sevdiğimiz diğer şey ise avokado soslu karides oldu. Denemenizi tavsiye ederim. Tel: +30 2241 074402

KİMLER RODOS ADASI’NA GİTMELİ

Eğer bir doğa severseniz: Adanın doğal güzelliklerden, büyülü yerlerinden Kelebekler Vadisi ziyaret etmeniz için başlı başına bir neden. Yaz aylarında burada yaşayan binlerce kelebek buraya ismini vermiş. Özellikle Panaxia quadripunctaria türü kelebekler, güneş ışığında parıldayan yeşil ve mavi tonlarında kanatlarıyla sizi kendine hayran bırakıyor. Sadece bu da değil Rodos Adası’ndaki Seven Springs de bir diğer doğa mucizesi. Burası, yüzebileceğiniz, yakınındaki patikalarda yürüyüş yapabileceğiniz, bolca fotoğraf çekebileceğiniz, yedi ayrı kaynaktan beslenen ve bir araya gelerek küçük bir göl oluşturan şelalelerden oluşuyor. 

Su sporlarına meraklıysanız: Rodos, sörf, dalış ve tekne turları gibi birçok su sporu aktivitesi için çok elverişli. Özellikle Prasonisi, sörfçüler için dünyaca ünlü destinasyonlardan. Tekneyle ziyaret edecekler, koyları keşfederek dalış yapmadan dönmesin derim. 

Tarihe ilginiz varsa: Çok kültürlü bir yapısı olan Rodos Adası’nı kesinlikle listenize eklemelisiniz. Orta Çağ’ın izlerini Old Town bölgesinde bulurken, adada Antik Yunan dönemine ait kalıntılara da rastlayabiliyorsunuz. Bizans dönemine ait birçok kilise ve manastırı ziyaret edebilir, Osmanlı dönemine dair yapıları da görebilirsiniz. Kısacası tek bir ada sizi farklı medeniyetleri eşlikçiniz yaparak, tarihte yolculuğa çıkarabilir. Bu adalardan biri de şüphesiz Rodos Adası. 

Çocukla seyahat edeceksiniz: Faliraki, Kalithea ve Ixia gibi çocukların güvenle vakit geçirebileceği plajlar bir yana, Rodos’un güvenli atmosferi, sıcacık yerlileriyle içiniz rahat bir şekilde vakit geçirebiliyorsunuz. En önemlisi Rodos Adası, tarihi dokularıyla çocuğunuza kocaman bir oyun parkında maceranın içinde gibi hissettiriyor. Görkemli kaleler, kitaplarda gördüğü şövalyeler, tarihi sokaklar, çocukların ilk andan itibaren büyük bir merakla keşfettikleri kocaman bir masal dünyasına dönüşüyor. 

“Seyahat etmek önce sizi suskun bırakır, sonra bir hikâye anlatıcısına dönüştürür” demiş İbn Battuta. Ne zaman bir yeri sizinle paylaşmak istesem bu cümle aklıma gelir. Ve anlarım ki o yer bana size anlatmak için can attığım bir hikâye fısıldamış. Rodos Adası, ailemle gittiğimde de bundan seneler önce yolum düştüğünde de bir şeyler anlatmış bana. Kimisi bugün sizinle paylaşmak için can attığım kimisi de hep yüzümü gülümsetecek anılarımın arasına kattığım birçok şey… Ailemle ilk kez gidip, küçük Deniz’in yüzündeki heyecanı gördüğüm için Rodos’a ayrıca âşık oldum bu ziyaretimde. Bugün bir boyama kitabında büyük bir kale gördüğümüzde Rodos Adası’nı anar, orada geçirdiğimiz zamana döneriz. Bence seyahat etmenin en güzel yanı, o andan ziyade, sonraki tüm anlara yaptığı güzel dokunuşlar. Rodos Adası aklınızda kalacağını düşündüğüm, bu nedenle tavsiye etmek istediğim destinasyonlardan bir tanesiydi. Ama size asıl tavsiyem, hayatınızı güzelleştirecek, içinizde merak, heyecan uyandıracak yerlere tereddüt etmeden adım atma cesareti gösterebilmeniz. Hayatımızın başladığımız yollar ve bu yollardaki anılardan ibaret olduğuna inanıyorum. Gideceğiniz yol neresi olursa olsun, Ppruvanız neta, hayat kolayınıza olsun. 

Yolculuklarımıza ortak olmak isterseniz ve tüm sorularınız için, “keyifliyim” instagram hesabından bize ulaşabilirsiniz. ☸

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.