Denizcilikte yeni bir rota: SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

Bu ayki yazımda beni mutlu eden yeni rotaları ve yelken açacağım suları sizlerle paylaşmaya hazırlanmıştım. Ancak fark ettim ki, altını çizmem gereken daha önemli bir konu var: Sürdürülebilir denizcilik. 

Kışın ardından gelen sıcak bir nefese, doğanın uyanışını temsil eden yeni bir aya hoş geldik! Bazen Şubat ve Mart aylarının birbirlerine birkaç gün mesafede olduklarına şaşırıyorum. Biri lapa lapa kar eşliğinde kış mevsimini iliklerimize kadar hissettirirken, bir diğeri geldiğinde içimizi kaplayan heyecanla sanki evlere sığamıyoruz. Sadece doğada değil, bizde de filizleniyor birçok şey… Belki de bu his sebebiyle Mart ayı yeni başlangıçların, umutların ayı olarak da biliniyor. Seyir planları için harekete geçildiği, rotaların konuşulduğu, teknelerin hazırlandığı şahane bir süreç başlar denizciler için de… Dile kolay, bu zamanlar bizim için denize, yuvaya dönüş demek. Sert rüzgârlardan sonra özlem giderme vakti gelmiştir. Bu yazımda beni mutlu eden yeni rotalarımı ve yelken açacağım suları sizlerle paylaşmaya hazırlanmıştım. Ama fark ettim ki, altını çizmem gereken daha önemli bir konu var: Sürdürülebilir denizcilik. 

Evimiz dediğimiz maviliklerin karşı karşıya olduğu tehlike, iklim değişikliğiyle denizlerde yaşanan değişime karşı önlem alabilmek… Her Mart ayında bu güzel heyecanı tadabilmek için biliyorum ki el ele vererek belirli önlemler almamız gerekli. Ben de elimden geldiğince, sizinle bunları paylaşacağım. Eğer yazılarımı uzun bir süredir okuyorsanız, bu konuya daha önce de değindiğimi hatırlayabilirsiniz. Şimdi gelin, neden bu derece önemli gördüğümü de konuşarak çözüm üretmenin yollarına bakalım. 

NEDİR “SÜRDÜRÜLEBİLİR DENİZCİLİK”?

Sürdürülebilir denizcilik, deniz kaynaklarının ve ekosistemlerinin gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da karşılayacak şekilde kullanılmasını ifade eder. Sadece “denizlere çöp atmamak” değildir. Bu kavram bundan çok daha fazlasını, bana göre evine, yuvana sahip çıkmayı anlatır. Çevresel, ekonomik ve sosyal boyutları içerir. Sürdürülebilir denizcilik, sadece denizlerin korunmasını değil, aynı zamanda denizcilik sektörünün ekonomik olarak canlı kalmasını ve sosyal refahı da hedefler.

NE DURUMDAYIZ?

Neden bu konuda tekrar yazma gereği hissettiğimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Senenin neredeyse yarısını denizde geçiren bir denizci olmam değil, bu topraklarda yaşayan bir insan olmam bu konudaki hassasiyetimin temel nedeni. Bugün göz ardı edilirse, her birimiz için uzun vadeli sonuçlar yaratacak ve çözümü zor sorunlar çıkarabilecek kritik bir konu da şu: İklim değişikliği. Dünyanın değişimi, kentleşmenin ve nüfusun artışıyla ortaya çıkan çok doğal bir durum bu. Bir diğer yandan da kontrol altına almanın hayati önem taşıdığı bir başlık aslında. 

Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak, bu konu başlığının etkisi altında olan ülkelerden. Denizlerimiz, küresel ısınmanın etkisiyle büyük bir değişim sürecinden geçiyor. Bilim insanları bu değişimin ne kadar süreceği, hangi canlı türlerinin etkileneceği ve biyoçeşitliliğin nasıl bir hal alacağı konusunda araştırmalar yapsa da bu konuda kesin bir bilgiye ulaşamıyoruz. Yani, bu değişimin ayak seslerini duysak da net olarak şiddetini ve sonuçlarını kestiremiyoruz. Bu sürecin bariz sonuçlarından “deniz seviyesi yükselişi” kendini göstermeye başlamıştı. İklim değişikliğiyle, geçen yüzyılda küresel ölçekte deniz seviyesi 10-20 cm yükseldi. Öngörüler, deniz seviyesinin bu yüzyılda neredeyse 60 cm daha yükseleceği yönünde. Özellikle Maldivler gibi küçük ada devletlerinin adını bu tehlike ile yan yana duymuşsunuzdur. Bu sadece iklim değişikliğinin etkilerinden bir tanesi ve en yaygını. Bu ve bunun gibi birçok risk ile karşı karşıyayız. Ama benim bakış açıma göre, hayatta her zaman risk vardır ve riskler farkında olup strateji geliştirmek içindir. Bu nedenle geleceğimizi, denizlerimizi korumak için bugünümüze dikkat etmemiz gerekiyor. 

PEKİ NELER YAPABİLİRİZ? 

Sıklıkla araştırdığım, denizci dostlarımla konuştuğum, birçok kaynak karıştırdığım bu konu ile ilgili neler yapabiliriz bunu paylaşmaya geldi sıra. Öncelikle kendi alışkanlıklarımızda yapacağız çok küçük değişimlerin, tahmin edebileceğimizden çok daha uzun ömürlü faydalara katkı sağlayabileceğini unutmayalım. “Ne değişir ki?” demeden, kendi alanımızda daha bilinçli davranarak, ilham olacağımız bir başkasının da bu faydalı harekete katılmasını sağlayabiliriz en başta. Özetle, sıralayacağım bu çözüm yöntemlerinden birini bile uygulayabilirsek, birey olarak denizlerimiz için birden çok faydaya vesile olabiliriz.

1) Fosil yakıt kullanımını azaltmak

Enerji kaynağımızı yavaş yavaş değiştirmek, aynı zamanda iklim krizinin ilerleyişini de değiştirebilir. Petrol, karbon, doğalgaz gibi fosil yakıtları kullanmayı azaltıp, yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına yönelebiliriz. Elimizdeki veriler bize enerjiyi daha verimli kullanarak önümüzdeki on yıl içinde karbondioksit salınımını yüzde 45 oranında azaltmamız gerektiğini söylüyor. Peki, bireysel olarak bunu nasıl değiştirebiliriz? Öncelikle otomobil ve uçak kullanımını azaltabiliriz. Ben de uçakla seyahat eden, otomobil kullanan biriyim. Ama özellikle otomobil kullanımını elimden geldiğince azaltmaya çalışıyorum. En başta da söylediğim gibi, küçük değişiklikler bile emin olun genel tabloda büyük faydalar sağlayabiliyor. Özellikle yaz aylarında yakın mesafedeki yerlere, bisiklet, scooter ya da yürüyüş yaparak gitmeyi tercih edebilirsiniz. 

2) Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmenin maliyeti

Enerji kaynaklarından bahsederken, hepinizin bildiği üzere yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek doğayı koruma açısından çok kıymetli. Ama burada doğru bilinen bir yanlış var. Yenilenebilir enerji kaynaklarının çok pahalı olduğu düşüncesi… Tam aksine, rüzgâr ve güneş enerjisinin maliyeti tüm dünyada giderek azalıyor. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın son raporuna göre, güneş, jeotermal, biyoenerji, hidroenerji ve rüzgâr enerjisi 2020 itibariyle fosil yakıtlarla aynı maliyet seviyesine, hatta daha ucuza gelebilir. Konutlarda kullanılan güneş enerjisinin maliyeti yüzde 73 oranında azaldı ve Latin Amerika, Asya ve Afrika’da en ucuz, elektrik enerjisi kaynağı haline geldi. İngiltere’de ise rüzgâr ve güneş enerjisinin 2025 itibarıyla en ucuz elektrik enerjisi kaynağı olması bekleniyor. Maliyetinden korkmadan, araştırarak yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek birey olarak alabileceğimiz en güzel önlemlerden biri.

Güneş panelleriyle kendi elektriğinizi üretin

Güneş panelleri, denizdeyken elektrik ihtiyacımızı karşılamak için harika bir seçenek. Güneşin sınırsız enerjisini kullanarak, akülerinizi şarj edebilir, aydınlatma, navigasyon cihazları ve diğer elektronik ekipmanlarınızı çalıştırabilirsiniz. Üstelik, güneş panelleri sayesinde, jeneratör kullanımını azaltarak hem gürültü kirliliğini önleyebilir hem de yakıt tasarrufu yapabilirsiniz. Modern tekneler artık fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmak için güneş panelleriyle donatılıyor. Güneşli bir günde, iyi yerleştirilmiş panellerle akülerinizi rahatlıkla doldurabilirsiniz. Üstelik, gece boyunca ihtiyaç duyduğunuz enerjiye de sahip olabilirsiniz. Bunun yanı sıra, rüzgâr jeneratörleri de hareket halindeyken ya da demirdeyken kesintisiz enerji sağlayarak sistemlerinizi besleyebilir.

Akülerinizi akıllıca yönetin

Enerjiyi üretmek kadar onu verimli kullanmak da çok önemli! Gelişmiş lityum akü sistemleri, daha uzun ömürlü ve hızlı şarj olabilen yapılarıyla fosil yakıt kullanımını minimuma indiriyor. Akü yönetim sistemleri sayesinde, enerji tüketiminizi anlık olarak takip edebilir, ihtiyacınıza göre düzenlemeler yapabilirsiniz.

3) Sürdürülebilir malzeme seçiminin rolü ne?

Güverte ve tekne malzemelerinde çevre dostu seçenekler

Geleneksel ahşap ve plastik bazlı kaplamaların yerine, sürdürülebilir kaynaklardan elde edilen veya geri dönüştürülebilir malzemeler tercih etmek önemli bir adım. Örneğin, bambu ve mantar gibi yenilenebilir kaynaklar hem dayanıklı hem de çevre dostu seçenekler sunuyor. Ayrıca, geri dönüştürülmüş karbon fiber ve kompozit malzemeler de tekne yapımında giderek daha fazla kullanılıyor.

Zehirsiz boyalar ve temizlik ürünleri Kullanımı

Denizcilik sektöründe kullanılan birçok boya ve temizlik ürünü, içerdikleri kimyasallar nedeniyle deniz canlıları için zararlı olabiliyor. Ancak artık biyolojik olarak parçalanabilen ve su ekosistemine zarar vermeyen ürünler mevcut. Özellikle kurşun ve bakır içermeyen boyalar kullanarak, teknenizi korurken doğayı da koruyabilirsiniz.

4) Beslenmemizi değiştirmek ne kadar etkili?

Beslenme alışkanlıklarımızı değiştirerek iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda bulunabileceğimizi biliyor muydunuz? Evet, yanlış duymadınız! Fosil yakıtların yanı sıra, gıda sektörü de iklim değişikliğine önemli ölçüde etki ediyor. Özellikle et ve süt ürünleri, bu konuda başı çekiyor. Et üretimi, küresel ısınmaya farklı şekillerde etkiliyor:

n Sığır yetiştirmek, çok fazla su tüketimi, sera gazı salan gübre kullanımı ve geniş otlak alanlarına ihtiyaç duyulması anlamına geliyor. Bu otlakların bir kısmı ise ormanların yok edilmesiyle elde ediliyor.

n Sığırların otları sindirirken çıkardığı metan gazı, güçlü bir sera gazı.

n İnsanların beslenmesi için kullanılabilecek mısır ve soya gibi ürünler, sığırları beslemek için harcanıyor.

Peki, bu konuda nasıl bir fark yaratabiliriz? Vejetaryen veya vegan olmamız gerekmiyor. Et tüketimini azaltmak bile karbon ayak izimizi yüzde 40 oranında azaltabilir.

5) Daha az tüket, dünyayı değiştir

Tasarruf etmenin faydasını büyüklerimizden, atasözlerine kadar duyarız. Belki artık klişe bir söz haline geldi “tasarruflu olmak”. Ancak inanın daha az tüketmenin, bilinçli harcamanın önemi tahmin ettiğimizden daha fazla. Gitgide artan tüketim çılgınlığı, biz fark edemesek de doğal kaynaklarımızın tükenmesine, çevre kirliliğine ve iklim değişikliğine yol açıyor. İhtiyacımız olmayan ürünleri alarak doğaya gereksiz yük bindiriyoruz. Daha az tüketerek, bu olumsuz etkileri azaltabilir, gelecek nesiller için daha yaşanabilir bir dünya bırakabiliriz. Unutmayalım ki daha az tüketmek atık miktarını azaltmak demek. 

Nasıl daha az tüketebiliriz?

n İhtiyaçlarımızı belirleyelim: Gerçekten ihtiyacımız olan ürünleri belirleyerek, dürtüsel alışverişlerden kaçınabiliriz.

n Planlı alışveriş yapalım: Alışverişe gitmeden önce bir liste hazırlayarak, sadece ihtiyacımız olan ürünleri alabiliriz.

n Kıyafet dolabımızı gözden geçirelim: Dolabımızdaki kıyafetleri inceleyerek, ihtiyacımız olmayanları bağışlayabiliriz.

n Tamir etmeye öncelik verelim: Bozulan eşyalarımızı tamir ederek, yenilerini almak yerine kullanmaya devam edebiliriz.

n Minimalist yaşam tarzını benimseyelim: Daha az eşya ile yaşayarak, tüketim alışkanlıklarımızı değiştirebiliriz.

Ne tür ürünleri tercih etmeliyiz?

n Geri dönüştürülmüş ürünler: Kâğıt, plastik, cam gibi malzemelerden üretilmiş geri dönüştürülmüş ürünleri tercih edebiliriz.

n Organik ürünler: Tarım ilaçları ve kimyasallar kullanılmadan üretilmiş organik ürünleri tercih edebiliriz.

n Yerel ürünler: Yerel üreticilerden ürünler alarak hem yerel ekonomiye destek olabilir hem de nakliye kaynaklı karbon emisyonlarını azaltabiliriz.

n Doğal içerikli ürünler: Kimyasal içerikli ürünler yerine, doğal içerikli temizlik malzemeleri ve kozmetik ürünleri tercih edebiliriz.

n Uzun ömürlü ürünler: Daha dayanıklı ve uzun ömürlü ürünler alarak, sık sık ürün değiştirmekten kaçınabiliriz.

6) Su kullanımının önemi

Denizlerde su tasarrufu, tatlı su kaynaklarının korunması ve deniz ekosistemlerinin sürdürülebilirliği için hayati önem taşıyor. Teknede kullandığımız suyun birçoğu tatlı sudur ve bu suyun denizlere karışması, tatlı su kaynaklarının azalmasına neden olabilir. Ayrıca, denizlerdeki kirlilik de su kaynaklarını olumsuz etkiler. Su yapıcı kullanmak bu açıdan çok faydalı. Su tüketiminizi bu sayede yönetebilirsiniz. Aynı zamanda su tasarruflu armatürler kullanabilirsiniz. Su tasarruflu musluk ve duş başlıkları kullanarak su tüketiminizi azaltabilirsiniz. Daha kısa duş almak, çamaşır ve bulaşık yıkarken su tüketimine dikkat etmek ve israftan kaçınmamak sadece teknede değil, karada da edinmemiz gereken alışkanlıklardan. 

7) Plastik kirliliği tehlikesi

Plastik atıkların denizlere karışması, sadece görsel bir kirlilik yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda ciddi çevresel sorunlara da yol açıyor. Deniz canlıları, plastik atıkları yiyecek zannederek yutuyor ve bu durum, onların sindirim sistemlerine zarar veriyor, hatta ölümlerine neden oluyor. Plastikler, parçalanarak mikroplastiklere dönüşüyor ve bu mikroplastikler, besin zinciri yoluyla insanlara kadar ulaşıyor. 

Neyse ki, plastik kirliliğiyle mücadele etmek için hepimizin yapabileceği bir şeyler var:

n Plastik poşetlere veda edin: Alışverişe giderken yanınızda bez çanta, file çanta veya sırt çantası bulundurun. Plastik poşet kullanımını azaltarak, doğaya büyük bir iyilik yapmış olursunuz.

n Tek kullanımlık plastiklere dur deyin: Pipet, tabak, çatal, bıçak gibi tek kullanımlık plastik ürünler yerine, tekrar kullanılabilir alternatiflerini tercih edin.

n Su şişenizi yanınızda taşıyın: Pet şişe su yerine, yanınızda tekrar doldurulabilir bir su şişesi bulundurun.

n Kahvenizi yanınızda götürün: Kahve alırken, karton bardak yerine kendi termosunuzu veya bardağınızı kullanın.

n Yiyeceklerinizi cam kaplarda saklayın: Plastik saklama kapları yerine, cam kapları tercih edin.

n Geri dönüşüme önem verin: Plastik atıklarınızı geri dönüşüm kutularına atarak, geri dönüşüme katkıda bulunun.

Gelelim, bizim gibi ailece seyir halinde olan ebeveynlere tavsiye vermeye. Biliyorum ki küçük Deniz’imiz gibi en hareketli, meraklı zamanlarında, rotalar arasında büyüyen bir çocukla teknede olmak birtakım ihtiyaçları gerektirebiliyor. Her şeye hazırlıklı olmaya çalışmak, korumacı bir bakış açısıyla her detayı düşünmek, minimalist bir düzeni benimseyen tekne hayatıyla çatışabiliyor. Bu zıt gibi görünen kavramlar arasındayken, üstüne bir de bilinçli bir denizci olabilmek, bu çabaya girerek deniz tatili yapmak kolay gibi görünmeyebilir. Ama ailece tekneyle seyahat ederken çevreyi koruyarak, deniz ekosistemine zarar vermeden bir yaşam sürmek de mümkün. 

Motor kullanımınızı minimize edin  

Yelken kullanımı, motorlu seyre kıyasla daha çevre dostudur. Mümkün olduğunca rüzgârdan faydalanarak yol almak hem doğayı korumanıza hem de daha sessiz ve keyifli bir seyir yapmanıza olanak tanıyor. Rüzgârın sizden yana olduğunu gördüğünüzde, kendinizi ona bırakın, ailece yelkenli seyrin tadını hem kendiniz hem doğanın iyiliği için tercih edin!

Bilinçlendirme ve eğitim  

Mürettebatınızın en sevimli üyesi çocuğunuzun, sürdürülebilir denizcilik konusunda bilinçlenmesini sağlamak da hepiniz için çok keyifli ve değerli bir yaklaşım olacaktır. Onlara deniz ekosistemini anlatın, doğayı koruma konusunda küçük sorumluluklar verin ve birlikte çevre dostu alışkanlıklar geliştirin. Seyir süresince, dikkat etmemiz gereken ne varsa, onların da bunu görmesini, anlamasını sağlayabilirsiniz. 

SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR DENİZCİ YETİŞTİREBİLMEK

Unutmayın, denizle iç içe büyüyen bir çocuk, doğaya karşı duyarlı olmayı en iyi şekilde öğrenebilir. Ona sürdürülebilir bir denizci olmayı öğretmek için günlük alışkanlıklarınıza küçük ama etkili değişiklikler ekleyebilirsiniz.

Deniz yaşamını tanıtın, çocuğunuzu deniz canlılarıyla tanıştırın. Balıklar, mercanlar, merak ettiği, seyir boyunca gördüğünüz tüm canlılar hakkında hikayeler anlatın. Onunla sualtını gözlemleyebileceği aktiviteler yapın. Dalış yapmak hem onlar için eğlenceli hem de bilgilendirici bir etkinlik oluyor. Çocuklar gördükleri ve öğrendikleriyle bağ kurmaya küçük yaştan itibaren başlıyorlar, bunu hep birlikte ailece değerlendirebilirsiniz!

Sorumluluklar verin. Su tasarrufu yapmak, çöpleri ayrıştırmak, doğada zararlı olmayan temizlik ürünleri kullanmak gibi basit görevler vererek çocuğunuzu sürece dahil edin. Küçük yaşta bu alışkanlıkları kazanması, gelecekte doğaya daha duyarlı bir birey olmasını sağlayacaktır. Rutininizi, çocuğunuzdan bağımsız yaşamayın, bırakın kendini hem dahil hissetsin hem de sizin sayenizde pratik ederek öğrensin.

Örnek olun. Belki de en önemlisi işte bu! Çocuklar en çok ebeveynlerini taklit eder. Siz sürdürülebilir bir denizci gibi davrandıkça, çocuğunuz da sizi takip edecektir. Çöpleri ayrıştırmanız, denizi kirletmemeniz, yerel ekosisteme zarar vermeyen ürünler kullanmanız, denizleri korumak için bir çaba içinde olduğunuzu göstermeniz, onun için en etkili ders olacaktır. Unutmayın siz onlar için bir aynasınız, ne kadar hassas olursanız, çocuğunuz da bu tavrı bunu benimseyecektir. 

TAHMİN ETTİĞİNİZDEN ÇOK DAHA KOLAY

Soluğunuzun yarısından fazlası… Evet soluduğunuz havadaki oksijenin yüzde 50’sinden fazlasını denizler sağlıyor. Keşke aldığımız her nefeste aklımıza gelebilse, her nefeste bunun ne kadar kıymetli olduğunu hatırlayabilsek. Günlük hayatın koşturması, çevrenin etkisi, kentleşmenin sonucu… Ne dersek diyelim karşısında kaybetme eşiğinde olduğumuz şey çok net, denizlerimiz. İçimiz sıkıldığında koşarak bir kıyıya kendimizi attığımız, havalar ısınır ısınmaz kollarına atladığımız, en huzurlu anlarımızı paylaştığımız mavilikler… İnanın tahmin ettiğimizden çok daha kolay önlem almak. Alışverişe giderken poşet tercihinizi değiştirmek, bir gün yürüyüş yaparak ulaşım sağlamayı tercih etmek, su şişenizi yanınıza almak. İşte bu saydıklarımla bile doğa için büyük bir fayda sağladınız. Sürdürülebilir denizcilik sadece tekne sahiplerini, profesyonel denizcileri değil, yolunun sonu denize varan, bir deniz manzarasında mutlu olan herkesi ilgilendiren kıymetli bir kavram. Kendimiz için, çocuklarımız için, varoluşuyla bize güzellikler sunan bu dünya için harekete geçmeliyiz. Denizler sizin, denizler bizim, hepimizin. Umarım hepimiz için çok güzel bir sezon olur. Nice güzel manzaralarda, nice güzel sularda karşılaşmak dileğiyle. Pruvanız neta, hayat kolayınıza olsun.☸

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.