“Barselonya deniz kenarında bir büyük şehirdir. Önü plajlıktır. Büyük barçalar on sekiz kulaç suda yatarlar. Şehrin önünde küçük bir liman yapılmıştır. Az gemi barındırabilir” der Piri Reis.

Katalonya’nın başkenti Barselona bugün de İspanya’ya bağlıdır ama dostum, Madrid Büyükelçimiz Ömer Önhon’un deyişi ile “Katalanlar da İspanya’nın ayrılıkçılarıdır.” İnsanlara rahat batıyor.

“Barselonya eskiden Katalonya yani Gedelan beyinin idaresinde idi. Sonra İspanya beyinin oldu.” der Piri Reis.

Katalonya İspanya’nın en zengin bölgesidir. Ekonomisi sağlamdır. Yılın neredeyse her günü turist kaynar. Ünlü futbol takımı Barselona “Barça”, İspanya’nın iki büyük takımından birisidir. 

Dedim ya, galiba insanlara rahat batıyor. Neyse, siyaseti bırakıp Kitab-ı Bahriye’nin dümen suyuna girelim. Bakalım Reis neler anlatmış.

“Barselona deniz kenarında büyük bir şehirdir. Önü plajlıktır. Büyük barçalar on sekiz kulaç suda yatarlar. Daha fazla sokulurlar ise muhalif bir rüzgârda hemen yelken yapıp kaçamazlar.” 

Dedikleri doğrudur. Kentin önünde, kilometrelerce uzanan bir kumsal vardır. Burada hava birden patlar ve rüzgâr-yağmur fena bastırır. Geçmiş zaman denizcileri de bunu biliyorlardı ki açıkta yatmayı tercih ediyorlarmış. Yoksa kendilerini bir anda kumların üzerinde bulmaları işten değildir. Bugün olsa buna memnun bile olabilirlerdi çünkü kentin balıkçılar için yapılmış, bugün restoranlarla dolu, “Barcelonata” diye bilinen bölümünden başlayan ve poyraz yönünde göz alabildiğine giden bu plajlar, hele yaz aylarında, sadece Katalonya’nın değil, Kuzey Avrupa’nın güneşe hasret, üstsüz güzelleri ile doludur. Hatta Gedelan güzelleri işi öylesine azıtmışlardır ki, neredeyse kışın bile, kumda hemen kuruverdikleri sahalarda tangaları ile üstelik “kızlı-erkekli” voleybol oynarlar. “Töbe töbe! Başımıza taş yağacak” diyeceğim ama yağan taş böylesi olsun. Devamı Nisan 2018 sayımızda…