Bundan yaklaşık 3 bin yıl önce bazı halklar, “Deniz Çingenesi” olup, Doğu Akdeniz’i perişan etmişlerdi. Sonraki yıllarda, tarih ve arkeoloji dünyasında “Deniz Kavimleri-Sea Peoples” olarak tanınacak bu halkların bölgedeki etkisi öylesine belirleyici olmuştu ki güçlü Hitit Krallığı’nın bu nedenle tarih sahnesinden silindiği, bölgenin diğer güçlü devleti Mısır Krallığı’nın yıkılmaktan güçlükle kurtulduğu ama bir daha eski gücüne kavuşamadığı düşünülür.
Taa 1960’lı yıllarda Dışişleri Bakanlığı’nda birlikte göreve başladığımız Emel Üresin (Acar), yıllar sonra, deniz sevdalısı Erhan Acar ile evlendi. “Bize ne?” diyorsanız, acele etmeyin. Emel’in bu evlilikten sonra bana gönderdiği bir mesajındaki, bu yazıya da ilham veren, “Biz artık teknede yaşıyoruz. Deniz Çingenesi olmuşuz. Erhan böyle diyor” sözleri, yazıyı okuyan sizleri de pekâlâ ilgilendirecektir.
“Bir abam var atarım, nerde olsa yatarım!” tekerlemesi tek bir tümceye sığdırılmış Roman yaşam felsefesidir. Bir yere bağlı olmaktan hoşlanmayan Romanlar, “Şecaat arzederken merd-i Kıpti, sirkatin söyler.”1 deyişinde ifadesini bulan alışkanlıklarına karşın yine de tehlikeli sayılmazlar.
Hâlbuki bundan yaklaşık 3.100-3.200 yıl önce bazı halklar, “Deniz Çingenesi” olup, Doğu Akdeniz’i perişan etmişlerdi. Sonraki yıllarda, tarih ve arkeoloji dünyasında “Deniz Kavimleri-Sea Peoples” olarak tanınacak bu halkların bölgedeki etkisi öylesine belirleyici olmuştu ki güçlü Hitit Krallığı’nın bu nedenle tarih sahnesinde silindiği, bölgenin diğer güçlü devleti Mısır Krallığı’nın yıkılmaktan güçlükle kurtulduğu ama bir daha eski gücüne kavuşamadığı düşünülür. Devamı Haziran 2017 sayısında…