Bu seyahate ilk defa sevgili kedimiz Biko da katılıyor. Niyetimiz iki aylık bir yolculuk yaparak İyon Denizi’ndeki adaları gezmek. Biko’yu da iki aylığına bırakmak istemedik. 2 Eylül’de o tarihte Turgutreis’de olan annem Özden Kırış’ı da alarak yola çıktık. Hedef Kalimnos ve ardından Amorgos… Çıkış işlemlerini yapıp, mazot da aldıktan sonra hemen yelkenleri açtık.
Levita Adası’nın güneyinde denizin bir fiyord gibi içeriye doğru girip doğuya kıvrıldığı noktada tonozdayız. İlk defa denize çıkan ve iki gündür bütün sistemi altüst olan kedimiz Biko akşam güneşi altında keyif yapıyor. İrem de hem onu seviyor, hem fotoğraflarını çekiyor. Dünya Barış Günü’nün iki gün sonrası. Dünya da belki de en fazla barıştan söz edilecek bir noktadayız. Memleketteki sıkıntıları arkada bırakmak ne mümkün ama. Açlık grevindeki iki genç, günahsız insanlar, içerdeki onlarca gazeteci, biri İrem’in ilkokuldan sınıf arkadaşı (Kadri Gürsel).
Yine de açılmışız deryalara. Gezegen altımızda mavi mavi şıpırdıyor, batmakta olan Eylül güneşi ise Seyyale’yle oynaşıyor. 3 Eylül, akşama doğru. Levita Adası, Kalimnos’tan 25 deniz mili uzakta. Sabah 10.00 gibi çıktık Kalimnos’un ana limanı Pothia’dan. Batıdan esen 7-8 knot rüzgâr tam kafadan geldiği için motora kuvvet dört saatte Levita’yı bulduk. Levita, Ege’nin ortasında küçücük bir ada. Rehber kitaplar adada dört kişilik bir ailenin yaşadığını yazıyor. Adaya yaklaşırken ıssız bir görünüm var. Ne zaman güneydeki koya girip doğu ucuna yöneliyoruz, birden bire karşımıza yedi-sekiz yelkenli ve bir de motoryat çıkıyor. Hepsi tonozda. Devamı Ekim 2017 sayımızda.