Bayrağımıza geçiş süreci üzerine çok yazıldı çizildi. Kararname nasıl çıktı, yapılacak işlemler nedir vs… Ben de bayrağımıza geçme işlemini bizzat yapmış olarak, kamera arkasına, artıları-eksilerine ve daha çok, “büyük resme” dikkat çekmek istiyorum.
Sonunda Kelebek IV, Kelebek-4 olarak gönderindeki ABD bayrağını güzel bayrağımızla değiştirdi. Kelebek III ile 30 yıl dünyanın uzak köşelerinde dolaşırken tanıştığım yatçıların beni görünce hayret edip “Türkler denizci değil” lafını sık sık işitmekten illet olup hep Türk bayrağı altında o denizcilere caka satmak istemiştim. İstanbul’da dostlara yazıp “yahu bir torpil yapılamaz mı? Hiç değilse geçici registration veya sahtesine bile razıyım” demiştim, ama olamadı. 30 yıl bayrağımızı iskele gurcatada “owner’s flag” olarak dalgalandırmakla ve balon yelkende şişirmekle yetindim. Balon her bastığımda büyük sükse yapmıştı. Örneğin Güney Afrika’da ilk defa bir Türk yelkencisi görüyorlardı. Yelken kulübü benden Türk bayrağımı alıp orada kaldığım sürece kulübün direğinde dalgalandırdılar. Ne güzel şeylerdi bunlar…
Kelebek III’ü Malezya’da satınca, yeni sahibi benden Ata’nın imzası dahil her şeyin aynı kalması için izin istemişti, bizim balon herhalde ay yıldızıyla yine Uzak Doğu’da bir yerlerde şişiniyordur. Yurda döndüğümde aldığım dördüncü Kelebek de, Delaware eyaletine kayıtlı, ABD bayraklı idi. Ben de öyle devam ettim. İkinci el tekne istese de “ülkemiz hurda teknelerle dolacak gerekçesiyle!” Türk bayrağına geçemiyordu. Ta ki Türk bayrağına geçişi teşvik -geçmezsen de tehdit- kararnamesi çıkana kadar. (Keşke marinalarda kekamoz bağlayan, birinci el lüks tekneler yerine, denizlerimiz asıl denizlerde dolaşacakların satın alabileceği o “hurda tekneler”le dolsa.)
Teknelerde ne kadar çok Türk bayrağı olursa o kadar denizci olacağımız gibi bir düşünce var. Şimdi marinadaki pontonlar gelincik tarlası gibi, bu hesaba göre denizciliğimizde bir patlama yaşanıyor. Psikologlar sporda kırmızı renkli formanın oyuncuları agresif yönde etkilediğini söyler, eğer doğruysa, artık Türk bayrağı altında olunca cesaretlenecekler, marinalardan çıkıp, kendi başlarına Ege okyanusunu aşıp, Yunan Adaları’na, Akdeniz’in diğer limanlarına gidecekler, korkmadan gece seyri bile yapacaklar. Marinalarda uslu uslu oturanları kırmızı beyaz boyasan denizciliklerine bir etkisi olacağını pek sanmıyorum ama yanılıyorsam da en çok sevinen ben olacağım. Maceracı Türk yelkencisi artık dünya denizlerinde, gizli ajan gibi ABD bayrağı altında dolaşmak zorunda kalmayacak. Bu da dışarının bize bakışını değiştirebilir. Sahibi Türk olan teknelere yüzde1 KDV ile bayrağını değiştirme imkânı elbette bir fırsat da, hedef denizciliğimizin artması ise, denizcinin daha uygun fiyatlarla tekne satın alabilmesi imkânının devamlı olması daha iyi olur diye düşünüyorum. Devamı Haziran 2017 sayımızda…