Geçen yüzyılın en önemli isimlerinden Winston Churchill’in askeri, politik ve sivil hayatında denizin her zaman farklı bir yeri oldu. Kendi anlatısıyla, hayatının en anlamlı dönemi, İngiltere Donanması’nın politik lideriyken teknesi Enchantress’le denizde geçirdiği zamanlardı. İngiltere’nin Çanakkale’de yenilmesinin tek sorumlusu olarak herkesin güvenini kaybetse de, İkinci Dünya Savaşı’nda yine deniz yoluyla bu kez sivil tekneleri kullanarak büyük bir kaybı önleyecekti.
Kraliyet Donanması yüzyıllar boyunca Britanya’nın kalbiydi. 1911’de Kraliyet Donanması’nın politik lideri, 20. yüzyıla damga vuran politikacılardan Winston Churchill’di. Denize verdiği önem ve öncelik o kadar fazlaydı ki, birkaç yıl sonra başbakan olacak parti arkadaşı Lloyd George, “Denizin kölesi haline geldin. Sanıyorsun ki hepimiz denizde yaşıyoruz ve bütün fikirlerin denize, balıklara ve diğer deniz canlılarına adanmış. Ama birçoğumuzun karada yaşadığını unutuyorsun” diyerek onu durdurmak isteyecekti. Churchill, Londra’da olmadığı tüm zamanı makam teknesi Enchantress’te, keşif gemilerinde, donanma tersanelerinde, üslerde, denizcilik okullarında geçiriyordu. İleride donanmanın başında olduğu dört seneyi, hayatının en anlamlı yılları olarak değerlendirecekti.
Deniz, Churchill’in hayatının dönüm noktalarını belirledi. Her anlamda güçlenmeye başladığı bir dönemde Birinci Dünya Savaşı’ndaki Çanakkale yenilgisinin tek sorumlusu olarak her şeyi kaybetme noktasına geldi. Ancak denize ve İngiliz denizciliğine inancını asla kaybetmedi. İkinci Dünya Savaşı’nın en önemli kurtarma operasyonu olan Dinamo, yine bu inançla başarıya ulaştı. Churchill, umutların tükendiği noktada, Fransa’nın Dunkirk kıyılarında sıkışan 400 bine yakın askerin yaklaşık 340 bininin, donanma ve sivil İngiliz tekneleriyle kurtarılmasını sağladı. Operasyon yapılmasaydı, İngiltere’nin hem umutları hem de askeri gücü büyük yıkıma uğrayacaktı. Arşiv belgelerine göre hiçbir zaman kendi teknesi olmadı ancak hayatına damga vuran, vaktinin çoğunu ve hemen her tatilini geçirdiği alan tekneler oldu. Devamı Şubat 2018 sayımızda.
