2019 yılında denize indirilen, 2022 yılında deniz kabul testlerine başlayan TCG Anadolu amfibi hücum gemisi 10 Nisan tarihinde Türk Deniz Kuvvetleri’ne teslim edildi. TCG Anadolu, Cumhuriyet Donanması’nın motivasyonunu, vizyonunu, rotasını ve ulusa adanmışlığını gösteren bir semboldür.
Yazı: Deniz Güler (Deniz Güvenliği Doktorantı)
Milli gemi inşa edebilme yeteneğini Cumhuriyetimize kazandırmayı gaye edinen Türk Amiralliğinin 90’lı yılların başında hafif uçak gemisi sahibi olmayı hayal etmesi tesadüf değil, aksine Cumhuriyet Donanması’nın jeopolitik vizyonunun çağı yakalama konusunda sergilediği azim ve kararlılığın göstergesidir. Nitekim Türk Deniz Kuvvetleri, Soğuk Savaş’ın bitmesiyle beraber çağdaş bir donanma stratejisi arayışına girmişti. Bu arayış doğrultusunda, 1994 yılından itibaren geliştirilmeye başlanan Açık Denizlere Doğru doktrini 1997 yılında resmen yayınlandı. Bu doktrin Türk Deniz Kuvvetleri’nin güç aktarma yeteneklerini Karadeniz, Ege Denizi ve Doğu Akdeniz gibi çevre denizlerden açık denizlere taşımayı hedefliyordu. Aynı süre zarfında Cumhuriyet Donanması’nda devrimsel nitelikte birtakım gelişmelerin yaşanması da açık deniz donanması yaratma vizyonunun sonuçlarından biriydi. Örneğin; 1991 yılında Uzun Ufuk Projesi’nin, 1993’te K-5 Projesi’nin, 1994’te Yazılım Geliştirme Merkezi’nin (YAZGEM), 1996’da Araştırma ve Proje Geliştirme Başkanlığı’nın (APGE), 1998’de Araştırma Merkezi Komutanlığı’nın (ARMERKOM) aynı süreçte kurulduğu unutulmamalıdır.
UZUN SÜRMÜŞ DONANMA SİYASETİNİN SONUCU
1990 ve 2000 arasında yaşanan her bir gelişim evresi, ilklik niteliği taşıdığı için kendi imkânsızlıkları içinde değerlendirilmelidir. Bu süreçte hem bürokratik hem ekonomik hem de siyasal açıdan karşılaşılan engellerin her biri, donanmanın verdiği ayrı birer mücadeleyi işaret eder. 90’lı yıllarda donanmanın uhdesinde gerçekleşen tüm bu kurumsal gelişmeler, Türk Deniz Kuvvetleri’nin bugüne, yani TCG Anadolu’nun kuvvete teslim tarihine kadar uzanan kuantum sıçramasının temellerini atmıştır. Neticede bir ülkenin deniz gücü bilgi birikimi ve tecrübeyle yükselir. Bundan dolayı TCG Anadolu da tıpkı MİLGEM ve diğer tüm donanma projelerinde olduğu gibi tersanelerde değil, 90’lı yıllarda parlayan Donanma Ekolü içinde kurumsal olarak fikren ve ruhen inşa edilmeye başlandı. Gemilere ruh veren onları inşa eden, bakan/onaran, sevk ve idare eden denizciler, denizleri yurt edinen yetişmiş insan gücüdür. TCG Anadolu bu vesileyle bir gemiden çok daha fazlasıdır; uzunca sürmüş bir donanma siyasetinin sonucudur. TCG Anadolu, aslında Cumhuriyet Donanması’nın motivasyonunu, vizyonunu, rotasını, ulusa adanmışlığını gösteren bir semboldür.
ASKERİ BİR GÜÇ AKTARMA ARACI
Teknik açıdan yaklaşıldığında ise L-61 borda numarasına sahip Juan Carlos I isimli çok maksatlı amfibi hücum gemisinin tasarımı örnek alınarak, Sedef Tersanesi ile İspanyol Navantia Tersanesi’nin iş birliğinde, yaklaşık yüzde 70 oranında ulusal imkân ve sistemlerle inşa edilen TCG Anadolu bir amfibi hücum gemisidir. Geminin NATO Kodu (borda numarasının başında yazan kod) L’dir. Bu İngilizcedeki “Landing” kelimesini sembolize etmektedir. Yani başında L NATO kodlu gemiler çıkarma gemileri/amfibi gemiler sınıflandırmasında yer almaktadır. Bu gemiye uçak gemisi olarak hitap etmek hatalıyken, SİHA gemisi olarak tanımlamaksa geminin içerdiği yeteneklerin bunun çok daha ötesinde olmasından dolayı medyatik bir tabir olarak yorumlanabilir.TCG Anadolu’dan beklenen görev ve sorumluluklar modern uçak gemilerinden beklenen görev ve sorumluluklardan tamamen farklıdır. Savaş gemilerinin savaş veya barış zamanı görev ve sorumlulukları farklılaşır. Savaş zamanı amfibi hücum gemilerinin amacı deniz yoluyla belli bir miktarda askeri kuvveti (tabur büyüklüğünde) hedeflenen kıyıya yahut karasal alana taşımaktır. Bu bakış açısıyla TCG Anadolu yaklaşık 28 bin ton ağırlığında askeri bir güç aktarma aracıdır. TCG Anadolu ile aktarılan bu güç ekseriyetle denizden karaya düzenlenen operasyonlarda kullanılabilir. Basitçe ifade etmek gerekirse; TCG Anadolu hedeflenen bir kıyıya güvertelerinde ve hangarlarında taşıdığı dikine iniş kalkış yapabilecek uçaklarla (henüz TSK’nın envanterinde bulunmamaktadır), (T129) ATAK ve Seahawk helikopterleriyle, İHA-SİHA-SİDA gibi sistemlerle, çıkarma platformlarıyla, tanklarla, zırhlı amfibi hücum araçlarıyla, zırhlı personel taşıyıcılarla ve tabur büyüklüğünde bir asker birlikle topyekûn saldırı gerçekleştirme yeteneğini bünyesinde barındırır. Buna rağmen, TCG Anadolu, Karadeniz gibi kapalı/yarı kapalı denizlerde ya da Ege Denizi gibi dar takımada sularında operasyon yürütmesi için inşa edilmemiştir. Bilhassa böyle dar ve kapalı/yarı kapalı sularda hava üstünlüğü elde edilmeden savaş zamanı TCG Anadolu’nun kullanılabilmesi oldukça tehlikelidir. Karadeniz’de 13 Nisan 2022 tarihinde Odessa’nın güneyinde seyreden Moskova Kruvazörü’nün karadan atılan R-360 Neptün gemisavar füzeleriyle vurulup batırılması hafızalardaki tazeliğini koruyor. Bu sebeple TCG Anadolu’nun Ege Denizi’nde olası bir savaş yahut çatışma halinde muharebenin ilk evrelerinde görev alması pek mümkün ve hatta mantıklı görünmüyor. Akdeniz’de ya da ötesindeki açık denizlerde ve okyanuslarda kullanılmaya çok daha uygun olan TCG Anadolu’yu savunacak görev grubunun nasıl oluşturulacağı da merakla bekleniyor.
BARIŞ ZAMANI GÖREVLERİ
Barış zamanında TCG Anadolu, afetlerle mücadelede ihtiyaç duyulan mal ve hizmetlerin sevkinde lojistik destek gemisi, yaralıların tedavisinde hastane gemisi ve gereken durumlarda barınma veya tahliye gemisi olarak hizmet verebilme yeteneklerine sahiptir. Geminin barış zamanı görevlerinden bir diğeri de donanma diplomasisi faaliyetlerine katılmaktır. Donanmalar pek fazla bilinmese de aynı zamanda diplomasi enstrümanıdır çünkü deniz kuvvetini diğer kuvvetlerden ayıran en temel fark limandan ayrıldığı andan itibaren tüm faaliyetlerinin dış ilişkiler ve dış temsil görevlerini ilgilendirmesidir.
TCG Anadolu’nun donanmaya katılmasıyla Türk Deniz Kuvvetleri’nin her türlü çağdaş denizaşırı operasyonu sevk ve idare edebilme yeteneklerini geliştirdiği rahatlıkla söylenebilir. Tüm bu yetenekler dar denizlerden çıkıp okyanuslara açılmayı vizyon edinen Açık Denizlere Doğru doktrininin neticesinde edinilen kazanımlardır. 10 Nisan tarihinden itibaren TCG Anadolu ve ona bağlı olacak görev grubu (henüz bir araya getirilmediyse de savunma maksatlı eskort görevleri edinen diğer savaş gemileriyle oluşturduğu grup) hangi denize, hangi boğaza, hangi koya/körfeze, hangi kanala girerse, hangi yarımadaya veya kıstağa yaklaşırsa dikkatleri üzerine çekmekle kalmayacak, deniz gücü dengelerini bozacak ve taşıdığı sancağı gören uluslara Türk Deniz Kuvvetleri yoluyla Türkiye Cumhuriyeti’nin gücünü, Türk Ulusunun yüksek karakterini, engin ufkunu ve onurunu yansıtacaktır. Bu geminin Türkiye’ye kazandırılmasında on yıllardır emek sarf eden, başta Türk Amiralliği olmak üzere Türk Cumhuriyeti bahriyelilerine ve elbette son olarak Türk Deniz Kuvvetleri’ne destek olan tüm kişi, kurum ve kuruluşlara şükranlarımızı sunarız.☸