Hep söylüyordum, “Bu tekneye en çok kedi yakışır” diye. İkisi de muhteşem; yelkenli ve kedi. Ama maalesef kedinin önündeki engel yine bendim; alerjik astımım vardı. Kedi kaynaklı.
Sonra o geldi, buldu bizi. Hem de ne badireler atlatarak. İlk düşüncemiz, iyice sağlığına kavuşunca mutlu olacağı bir yuva bulmak idi. Hatta iki ay önce ayın miçosu yapıp bunu ilan ettik bile. Ama…
Hep mazeretler bulduk. Şu aşısı da bitsin. Önümüzdeki hafta da çıksın. Ay kırmızı doğsun.
Artık üç kişilik mürettebatız. İsmihan, Pembe, ben.
O da sevdi denizde yaşamayı. İlk seyrinde biraz deniz tuttu, kustu, o kadar. Teknenin bütün girdi çıktısı artık ondan soruluyor. Marinadayken de beş tekne ilerisine kadar alanını genişletti. Üstelik dört harflilere karşı artık bizi savunacak koruyucumuz var.
Haklı çıktım. Birbirlerine çok yakıştılar.
Ayın Miçosu Serra Yılmaz
Serra Yılmaz’a bir okyanus geçişi teklif etmeyi düşünüyorum. Onun o tatlı sohbeti ile binlerce millik yol, eminim farkına varmadan geçiverir. Her koşulda gülümsemesi eksik olmayan, çevresine de mutluluk saçanlardan. Dostluğundan gurur duyulan insanlardan. Karada da denizde de.