Harvey, Irma, Jose, Katia bir de üstüne Maria

Irma öyle güçlüydü ki, hakkında şöyle konuşuldu: “Okyanusun şeklini değiştirdi.” Şimdi genel hatlarıyla hepsinden, ama en çok da Atlantik’in en güçlü kasırgalarından olan Irma’dan bahsedelim diyorum, izniniz olursa eğer…

Bu yıl Atlantik Kasırga Sezonu epey yoğun geçti. Geçti derken henüz bitmedi tabii, geçiyor desem daha doğru olur. Atlantik Kasırga Sezonu, 1 Haziran-30 Kasım tarihlerini kapsayan bir dönem. Atlantik Okyanusu’nda, kasırgalar genellikle Batı Afrika kıyılarındaki Cape Verde yakınlarında oluşuyor. Daha sonra batı yönünde Karayipler ve ABD’ye doğru ilerliyorlar. Kasırgaların gücünü belirleyen çok faktör var ama genellikle sıcak okyanus yüzey suyu üzerinde güç toplamak için ne kadar zaman harcadıkları ve ne kadar mesafe katettikleri belirliyor. Şimdi genel hatlarıyla hepsinden, ama en çok da Atlantik’in en güçlü kasırgalarından olan Irma’dan bahsedelim diyorum, izniniz olursa eğer…

Irma öyle güçlüydü ki, hakkında şöyle konuşuldu: “Okyanusun şeklini değiştirdi.” Haberlerde ya da internette filan görmüşsündür, Bahamalar’ın o masmavi berrak suyu bir anda kayboldu ve orası resmen çorak bir araziye döndü. İşte biz buna ne diyoruz biliyor musun, “Negative Storm Surge”. Yani onlar diyor, biz “Negatif Fırtına Dalgalanması” diyoruz. Normalde kıyı şehirlerde fırtınayla beraber suyun da karaya vurduğunu düşünürüz ya, işte burada aksine fırtına, suyu karadan uzaklaştırıyor, bu yüzden “negatif” dalgalanma deniyor. Tabii o negatif dalga geri de geliyor. Bir anlamda tsunami gibi. Peki neden böyle bir şey oldu dersen, cevabı kabaca şöyle özetleyebiliriz.

TERS BAROMETRE ETKİSİ VE DALGALAR

Deniz seviyesi, her yerde aynı anda aynı seviyede değil, doğal olarak. Buna bazen Ay ve Güneş’in oluşturduğu gelgitler sebep oluyor, bazen de yüzeyin engebesine göre yer çekimi farklı etkide bulunuyor. Öte yandan; dünyanın atmosferinde, etrafta dolaşan hava paternleri hareket ettikçe farklı yerlerde farklı hava basınçları oluşturur. Bu yüzden alçak ve yüksek basınçtan bahsederiz zaten. Şimdi, bu basıncın deniz seviyesine etkisi de şöyle: Yüksek basınç okyanus yüzeyini aşağı iter, alçak basınç ise tam tersi suyun hafifçe yükselmesine izin verir. Bunu kolayca şöyle canlandırabilirsin: Hatırlarsın; tekneye, gemiye, vapura binerken bazen iskeleden inerek bazen de daha yukarı çıkarak geçeriz. Daha basit haliyle, içi hava ya da su dolu bir yatak düşün. Bir ucuna 100 kiloluk bir adam, öbür tarafa 20 kiloluk bir çocuk otursun. Adam yatağın içine çöker, çocuk havalanır. İşte bu o anki basıncın etkisidir. Daha terimsel konuşursak: “Ters barometre etkisi”. Ters barometre etkisine göre, kabaca atmosfer basıncındaki 1 hektopaskal değişim deniz seviyesini 1 cm değiştiriyor. Olayın oluşum kısmı tamamsa, bir yerlere otur. Şimdi can alıcı noktaya geliyorum. Bu büyük kasırgalarda aslında en tehlikeli olan şey, hatta kuvvetli rüzgârlardan bile bazen daha tehlikeli olabilen şey, bu fırtına dalgalarıdır (storm surge). Çünkü yüzlerce metre su aynen gelgitlerde olduğu gibi çekiliyor, sonra kasırgayla beraber tekrar geri geliyor. O sel olarak gördüğümüz görüntülerin bir kısmı yağışla, bir kısmı da bu çekilen suyun geri gelmesiyle oluşuyor. Kat kat daha fazla zarar vermiş oluyor. Biraz önce dediğim gibi, tsunaminin küçüğü, ama yine can kayıplarına neden olabileni.

IRMA’NIN GÜCÜ NASIL AZALDI?

Irma hakkında bahsetmek istediğim önemli başka bir nokta da, karaya ulaştığında hızlıca gücünü kaybetmesi. Irma, karaya ulaştığı anda “kategori 4” gücündeydi. Ondan önce zaten maalesef Karayipler’de onlarca cana sebep olmuştu. Daha sonra da Florida’ya ulaştı ve hep haberlerimizde şunu gördük: “Neyse ki çok hızlı bir şekilde kategori 1’e indi.”  İşte burada ‘neyse ki’ kısmı hatalı olan kısımdı. Tamam kategori 1’e indi, ama nasıl indi? Yani o kocaman enerjisini nasıl tüketti?

Biliyorsun, enerji hiçbir zaman yok olmaz; bir enerjiden başka bir enerjiye dönüşüyor sadece. Dolayısıyla Irma da bu enerjisini yıkmayla, dökmeyle, ortalığı dağıtmayla bitirdi. Karaya ulaştığında deniz üzerinden beslenemedi (bu tür kasırgalar özellikle üzerinde bulunduğu suyun sıcaklığıyla beslenir) ve olan enerjisini de yıkıp dökerek tüketti, böylelikle hızlı bir şekilde kategori 2’ye, ardından 1’e indi.

VİRÜS VE SALGIN HASTALIK TEHLİKESİ

Daha bitmedi, aslında ne kadar anlatsam da pek biteceğe benzemiyor. Çünkü bu tür afetler bittikten sonra bile hem doğrudan hem dolaylı etkileriyle yaşama müdahale etmeye devam ediyor. Mesela bu Atlantik kasırgaları şimdi beraberinde salgın hastalık korkusunu da yükseltti. Kolera bunlardan bir tanesi. Kolera, kirli su ve yiyeceklerin içinde bulunan ve Vibrio Cholerae denen bir bakteriyle oluşuyor. Kasırgalar da su kanallarına, su arıtma sistemlerine hasar vererek bu ve benzeri hastalıklara zemin hazırlıyor.

Bu yıl Harvey de Irma da, zika hastalığı için neredeyse ideal şartları oluşturdu. Zaten Amerika kıtasında, Aedes Aegypti’nin yani Zika Virüsü taşıyan sivrisinek popülasyonunun gelişmesi için en uygun iklime sahip iki bölge, Güneydoğu Teksas ve Güney Florida. Üstüne bir de kasırganın getirdiği sel suları bu sivrisineklerin çoğalması için ortam oluşturdu. Aedes Aegypti yalnızca zika değil, Dang Humması, Chikungunya Virüsü ve Sarı Humma da yayan bir sivrisinek türü.

EKONOMİ VE TURİZME ETKİLERİ

E mal, canın yongasıdır. Kasırgaların ardında bıraktığı zayiat da üzüyor. Irma’nın Florida’da ekonomik maliyetinin 300 milyar dolara kadar çıkabileceği tahmin ediliyor. Florida, narenciyede, özellikle portakal üretiminde dünyada ikinci. Ama Irma yüzünden ürünlerinde yüzde 20 kayıp yaşadı ve bir ağacın tekrar yetişmesi zaman alacağı için, aslında bu zarar birkaç yıllık bir hasar. Yani demek istediğim dolaylı etkilerin de devam ediyor olması. Öte yandan, adaların dış dünyayla en önemli bağlantısı olan limanlar, havaalanları gibi yapılar bu tür olaylarla zarar görüyor. Bu da ekonomisinin büyük kısmını turizmin oluşturduğu adalara başka bir yönden vurmuş oluyor.

Aslında bu kasırgalar bize çok şey anlatıyor. Kasırgalar sıcak okyanus sularından beslenir. Ne kadar sıcaksa o kadar da nem biriktirir, böylelikle de güçlenir. Ve iklim değişimi ile deniz suyu sıcaklıkları böyle artmaya devam ettikçe Irma gibi Harvey gibi vurucu afetleri, bizdeki dolu yağışları ve maalesef acılar yaşatan, seller yapan sistemleri daha sık ya da daha şiddetli göreceğiz. Dolayısıyla deniz suyu sıcaklığı yalnızca deniz yaşamını etkileyen bir durum değil artık, tahmin edemediğimiz yönlerden vurabiliyor. Isı dalgaları, kuraklık, daha şiddetli hava olayları, hatta belki ileride şu anda bilemediğimiz onlarca başka sorunları getirebilecek. Belki de kasırgalar için de daha üst bir kategori tanımlanması gerekecek. Bu ay da içini kararttıktan sonra satırlarıma veda ediyorum. Gel gel iyi şeyler de söyleyeceğim. Eylül neydi öyle? Ama Ekim de sıradan bir ekim ayı olmayacak. Hadi gelecek ay da buluşalım. Bir iki sayfa ileride ya da geride, buralarda olurum, bekliyorum…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.