Bugün Avrupa sosyetesinin doluştuğu otelleri ve gazinoları ile ünlü Nis (Nice) kenti, uzayıp giden bir kıyı yolunun arkasındaki düzlükte kurulmuştur. Önü açık denizdir. Demir atıp da yatılacak yerler değildir. Arkasındaki dağda kalesi hâlâ durur. Bu dağda ünlü bir parfüm yapımcısının müzesi de vardır. Kadın kaptanlar
için bu notu da ben düşmüş olayım ki eksik kalmasın.

Piri Reis bu bölümde bir kez daha yapacağını yapar ve Nis’e kadar gitmişken oradan batıya doğru anlatacağına, duruma göre poyraza, duruma göre gündoğusuna dönüp, bu kıyıları, İtalya’nın Savona Kalesi ve Vaçi Limanı’na kadar geriye doğru anlatır. Biz de öyle yapalım.

Nis kentinde onca otel ve gazino vardır ama bunların hepsi yolun kara tarafındadır. Deniz tarafına iskele yapan, şezlong ve şemsiye atıp kıyıyı parselleyen kimse yoktur. Nis halkı havlusunu, şemsiyesini alıp, denize gelir, sonra da toplanıp gider. Bu Efrenç tayifesinde de akıl ve girişimcilik ruhu sıfırdır vesselam. Devamı Ağustos 2015 sayımızda.