2010 yılında IBC Yachting’in başarılı ustası Mahir Top’un tasarlayıp inşa ettiği tırhandil Seira yenilenerek tekrar denizlere kavuştu. İş insanı Murat Bilican 2019 yılında ilk sahibinden satın aldığı Seira’yı 2021 yılında yedi ay süren bir refitin ardından yepyeni tarzıyla hayata döndürdü.
Yazı ÇİĞDEM YURTSEVER Fotoğraflar SEIRA ARŞİVİ / BERKİN TUNCAR
Bodrum ve tırhandil sevdalısı Murat Bilican, çocukluğunda ilk kez gelip yaşadığı Bodrum’a üç sene önce tekrar taşınınca ilk olarak bir tırhandil alma arayışına girmiş. Bodrum deniz kültürünün önemli bir sembolü olan ve artık üretiminin sona ermek üzere olduğu tırhandilleri yaşatmak amacıyla aldığı Seira’yı yepyeni bir tarzla denizle tekrar buluşturmuş. Bilican, yeni teknesiyle artık sadece denizlerde gezmekle yetinmiyor ve teknesini aynı zamanda girebileceği her türlü yarış ve etkinlikte görünür kılmayı sağlayarak tırhandilleri yaşatmak istiyor. Bu bohem tarzdaki tırhandile ve Murat Bilican’a geçen ay BAYK Ralli etkinliğinde rastladık.
BÖLGENİN EN GÜZEL DENİZCİ TEKNESİ
Seira ne zaman ve nerede yapılmış?
2010 yılında Bodrum’da Mahir Top Usta (IBC Yatçılık), iş adamı Suphi Yetiş’in siparişi üzerine tekneyi yapmış. Ben de 2019’un sonunda kendisinden satın aldım, 2021 yılı ocağında ise yedi ay sürecek olan refitine başladık.
Niçin satın aldınız bu tekneyi?
Tırhandil sevdalısı olduğum için aldım ben bu tekneyi. Bence tırhandiller birçok tekneden daha özel. Bodrum’u seven herkesin tırhandili sevmesi lazım çünkü bu tekneler buraya ait ve buranın kültürünü taşıyor. Ayrıca buranın denizleri için çok uygun; Ege Denizi’nin dalga ara boyu için üretilmiş ve aslında bunların en büyük boyu 9-9,50 metreye kadar olması gerekiyor. Seira’nın boyu baston ve pasarella hariç 13,80 metre. Bu bölgenin en güzel denizci teknesi.
Bodrum’la bağınız nereden geliyor?
Babam 1981-83 yıllarında Bodrum Kaymakamlığı yaptı, o yıllarda ilkokulu burada okuyunca Bodrumlu gibi hissettim kendimi. Sonra bağımız hiç kopmadı, her sene üç ayımızı hep burada geçirdik. İlerleyen zamanlarda da burada işlerimiz oldu, o vesileyle buraya devamlı gelip gittik ve sonunda yerleştik. Yaklaşık üç senedir Bodrum’da yaşıyoruz, öncesinde Dubai’de yaşıyorduk.
KLASİK FRANSIZ YELKENLİSİ HAVASINDA
Daha önce de tekneleriniz oldu mu?
Evet, bu sanırım 16. ya da 17. teknem. Dubai’ye taşınınca en son teknem olan 45 feet boyundaki katamaranı satmıştım. Bodrum’a dönünce de madem Bodrum’da yaşıyorum, buranın ruhunu ve kültürünü yansıtan bir tırhandilim olsun istedim.
Yelkenli tekne kullanmaya ve yelken öğrenmeye ne zaman başladınız?
İlk altı yedi teknemin hepsi motoryat oldu, 2008’den itibaren yelkenli tekne kullanmaya başladım. Yelkeni de tekne sahibi olduktan sonra yıllar içinde amatör olarak, deneye yanıla öğrendim.
Seira’yı seçme tercihiniz neydi?
Bodrum’da satılık olan ve olmayan bütün tırhandilleri gezdim. Ağanlar Tersanesi’nin sahibi Mazlum Ağan ile de üç tane tırhandil gezdik. Ancak Seira’da karar verdim. Çünkü Seira kendine has bir tekne. Bodrum’un klasik tirhandillerine benzemiyor, bence biraz Fransız klasik yelkenli havası var. Daha post modern bir tasarım olduğu için ve üzerinde yapmak istediğim değişiklikleri çok iyi uyarlayabileceğime inandığım için tercih ettim.
REFIT SÜRECİNDE MODERNİZE EDİLDİ
Ahşap bir tekne almak ve bakımı gözünüzü korkutmadı mı?
Yok, korkutmadı. Bu tekne üç kat lamine epoksi. Yani çok sağlam bir tekneydi ama bakımsızdı. Şimdiki kondisyonunda değildi ama verniklerinde falan bir problem yoktu. Yığma bir tekne değil. Genel tasarımı modernize edip kendi zevkimize göre yeniden yapmaya çalıştık.
Teknenin refit sürecinden de bahsedebilir miyiz biraz?
Tekneyi Ağanlar Tersanesi’nde karaya aldım ve üzerinde bayağı bir değişiklik yaptım. Teknede yapılması gereken her şeyi belirleyip ustalarla anlaştım ve yedi ay sonunda refitini tamamladık.
Neler değişti üzerinde?
Havuzlukta bir davlumbaz vardı, onu söktük ve daha açık bir hale getirdik tekneyi. Kokpiti yeniden tasarladık. Modern bir bimini ve sprayhood kullandık. Dümenin yeri aynıydı ama daha küçük ve alimünyum bir dümen vardı. Yurt dışından yeni bir dümen simidi getirttik; el yapımı olan, tik, daha büyük ve klasik bir dümen koyduk. Teknenin daha klasik görünmesini sağlamaya çalıştık.
İçinde neler yapıldı?
Komple değiştirdik, her şeyi söküp yeniden yaptık. Eski yerleşim planı bundan çok farklıydı. İçeride duvar kâğıdı bile kullanılmıştı en enteresan tarafı. İki kabini ve iki banyosu var. Dizel ısıtıcıdan çamaşır makinesine, su yapıcısı, jeneratör ve klimaya kadar her türlü teknolojik ekipmanı sağladık. Tam donanımlı bir mutfak, yemek ve dinlenmek için açık ve kapalı alanlar ile dekore edildi.
DENİZE 360 DERECE HÂKİMİYET SUNUYOR
Siz Seira’yı ne amaçla aldınız?
Gezi amaçlı aldım, ticari charter amaçlı kullanmıyorum. Ama yelken eğitim programları vermek için de hazırlık yapıyorum şu anda.
Kullanımı nasıl bu teknenin?
Tırhandil başta biraz zor gelebilir ama kullanmaya alıştıktan sonra çok stabil bir tekne. Bodoslamalardan gelen dalga ve rüzgâr akımı fiber teknelerde olduğu gibi tekneyi alıp götürmez, çünkü tırhandiller daha oturaklı tekneler. Demirdeyken de çok daha konforludur ve fazla sallanmaz. Altında beş buçuk tonluk bir salması var. Aslında full keel bunun altı, yani klasik bir tırhandil teknesinin altı ama ekstradan 5 bin 500 kiloluk bir salma yapılmış ve bunun içerisinden çıkan 1,30 metrelik bir drop keel’ı var. Bu da Türkiye’deki hiçbir tırhandilde yok. O da arkadaki yekenin üzerindeki vinçlerden kontrol ediliyor. Ama şu ana kadar kullanma fırsatımız olmadı.
Peki diğer tırhandillerden başka farklılıkları var mı?
Bence Türkiye’deki en özel tırhandil Seira. Denizlerdeki diğer tırhandiller daha çok gulet havasında olan tekneler. Genel olarak fazla fazla ağaç, mobilya ve kabin kullanımı var. Seira’da teknenin neresine oturursanız oturun etrafınızı rahatlıkla 360 derece görebilirsiniz. Bence Seira’nın en büyük özelliği bu.
Direği ahşap sanırım…
Evet ahşap, klasik teknelerde ahşap direk kullanılmaya devam ediliyor. Ama biz de zamanı gelince alüminyuma dönmeyi istiyoruz. Ama o zaman da ahşap rengine boyatırız diye düşünüyorum.
Burada her şey özenle seçilmiş gibi duruyor.
Evet buradaki her parçanın bir hikâyesi var. Ülkemizde bulamadığım şeyleri yurt dışından getirdim. Ama bulduğum zaman da buraya getirmesi kolay olmadı, sorunlar yaşadım. Bu dümen koltuğu mesela benimle birlikte 15 gün bagajda gezdi yurt dışında. Kutusu arabaya sığmadığı için ülkeye bagaj kapısı açık getirdim.
“TIRHANDİL KÜLTÜRÜNÜ YAŞATMAMIZ GEREKİYOR”
Seira’yla nerelere seyirler yaptınız?
Refiti bittiğinden beri kullanıyoruz sürekli; Hisarönüne, Göcek’e ve Yunan Adaları’na gittik. Ama yarışlara da girmeye başladık bu sene.
Yarışlarda aynı ekiple devam edecek misiniz?
Gaia Luxury Collection isimli firmanın sponsorluğunda yarışlara katılmaya başladık. Bizim grubumuza bağlı yeni bir şirket, lüks gayrimenkul konaklama ve adventure konsepti yapan Bodrumlu bir şirket. Birlikte hareket ediyoruz, vaktimiz el verdiğince yarışlara girmeyi düşünüyoruz. Bodrum Cup’a katıldık, bundan sonra Tırhandil Cup’a katılacağız. Ayrıca BAYK bizim için sınıf açtığı sürece onların etkinliklerine de katılacağız.
Sizde de bir yarış ruhu var gördüğüm kadarıyla.
Bodrum’da yaşayıp böyle bir tekneye sahip olunca bu ruha sahip olmak gerekir diye düşünüyorum; tekneyi marinada bırakmamak, denize çıkarmak lazım. Bizim asıl amacımız denize çıkmak, diğer ekiplerle kaynaşmak, yarış bitirmek ve sonunda da derece alırsak mutlu olmak. Aslında aramızda Hasan ve Ogün Karabuğ gibi deneyimli arkadaşlarımız olsa da çok yeni bir ekibiz. Hedefimiz, bu işe yeni başlayan insanlara da bu işi sevdirmek.
Tırhandillere karşı da bir sorumluluk hissediyorsunuz.
Evet, aynı zamanda tırhandilleri görünür kılmak ve yaşatmak istiyoruz. Çünkü birilerinin Bodrum ruhunu ve kültürünü sahiplenip devam ettirmek için çaba sarf etmesi gerekiyor. Kimse bu tekneleri kullanıp görünür hale getirmediği sürece ustalar da artık yapmamaya başlayacak. Ben onlara da üzülüyorum. Ustalar artık kimseye el veremiyor çünkü arkalarından tırhandil üretmek isteyen yeni bir nesil gelmiyor. O yüzden tırhandillere sahip çıkmamız ve bu kültürü yaşatmamız gerekiyor.
Son olarak Seira’nın ne anlama geldiğini soralım…
Portekizcede seyreden anlamına geliyor. O yüzden tercih ettim.☸