Dost canlısı ada ST. MAARTEN

Okyanusu geçer geçmez vardığım ilk nokta bir Karayip adasıydı. St. Martin. Sonraki Atlantik geçişlerimde de defalarca kez vardığım, bir megayat şefi olarak onlarca kez sularında gezdiğim, hayatımın üç kışında da ev tutarak buranın yerlisi olarak yaşadığım ada. Renkli geçmişi ve özgün mutfak kültürü ile de özel bir yer.

Hollandalıların deyişiyle Sint Maarten, Fransızların deyişiyle Saint Martin. Çünkü adanın yarısı Fransız yarısı Hollandalı. Bende anısı çok St. Martin’in. Ama önce biraz Karayip adalarından söz edelim. Bir kere korsanların dönemi geçeli çok olmuş ama ruhları hâlâ buralarda yaşıyor. Birçok parti korsan temalı, birçok mekân korsan logolu, rom ise hâlâ milli içki! Kristof Kolomb batıya doğru durmadan gidersem Hindistan’a varırım diye yola çıktığında, buralara varacağını hesap etmediğinden bu eşsiz adalara ilk ayak bastığında buraya Batı Hint Adaları (West Indies) ismini verivermiş. Halbuki Hindistan nire, Karayip nire. Sonra anlaşılmış ki Karayipler’deler. Karayip ismi de buralarda yaşayan yerli halk Kariblerden (Carib) geliyor. Gerçi yüzyıllar içinde Karibler, beyaz adamın Afrika’dan buralara taşıdığı siyahi kölelerle ve sonraki yüzyıllarda da beyazlarla birleşerek karışık bir ırk oluşturmuş.

KOMİK VE EFSANEVİ BİR HİKÂYE

Adanın yarısının Fransız yarısının Hollandalı oluşunun hikâyesi hayli ilginç. Zannediyorsunuz ki, iki ülke buralarda savaşmış ve kanlı çatışmalar sonucu adanın yarısı Hollanda’ya, yarısı Fransa’ya kalmış. Öyle anlatılmıyor, komik bir hikâyesi var. Ada, Kristof Kolomb’tan sonra birkaç kez Hollanda, Fransa ve İspanya arasında el değiştirmiş. Tabii ki bazı çekişmeler olmuş, hem de yıllarca sürmüş. Ancak işin aslı başka. İspanyollar, Hollanda ile aralarındaki 80 yıl savaşı sona erdikten sonra Karayipler’de bir üsse ihtiyaç duymayıp adayı terk edip gidince, meydan Fransa ve Hollanda’ya kalmış. İki ülke, 1648’de adayı ikiye bölen Concordia Anlaşması’nı imzalamışlar. Komik efsane de burada başlıyor. İki taraf da toprak sınırlarına karar vermek için bir yarışma düzenliyor. Bir Fransız ve bir Hollandalı seçiliyor. Fransız şarap, Hollandalı da cin (dutch genever) içmeye başlıyor ve kafalar yeterince kıyak olduğunda, adanın doğu kıyısındaki Oysterpond’dan yürümeye başlıyorlar. Kim daha hızlı yürürse o daha çok toprak kapacak! Hollandalı güney kıyısından, Fransız kuzey kıyısından yürüyor ve ikisinin birleştikleri yerde sınır çizilecek. Hollandalı cinin etkisini üzerinden atmak için yolda rastladığı bir kadına fazla takılınca zaman kaybediyor. Fransız da bu zaman kaybından yararlanarak daha fazla yürüyerek daha çok toprak kazanıyor. Güya sınır bu şekilde çiziliyor. Efsane işte. Her ne kadar bu hikâye adanın her döneminde tekrarlansa da, ne yazık ki gerçeği pek yansıtmıyor. Gerçek olsa, bu güzelim Karayip sıcağına ve kafayı dağıtan eğlencelerine daha yakışır olurdu. Karayipler için ne derler bilirsiniz: Speak English. Kiss French. Dress Italian. Spend Arab. Party Caribbean. Meali: İngilizce konuş, Fransızlar gibi öpüş, İtalyanlar gibi giyin, Araplar gibi harca ve Karayipliler gibi eğlen! Hikâyenin gerçeği ise, Fransa ve Hollanda’nın tehditkâr müzakerelerle adayı paylaştıklarıdır.

GÖRKEMLİ GÜNLER GEÇMİŞTE KALDI

Süperyatlar adanın Hollanda’ya ait Simpson Bay adlı kıyısında konuşlanmış marinalarda kalır. Marinalar ise içeride bulunan lagüne yerleşmişlerdir. Okyanusu geçerek Karayip diyarına varan ya da buralarda seyreden süperyatlar, her gün belirli saatlerde açılan kanallardan geçerek bu lagüne giriş yaparlar. Bu köprülü kanallarla denize açılan lagün, epey büyük bir alan. Bir ara lagüne bakan bir ev tutup, araba yerine bir şişme bot kiralayarak her yere onunla gideyim dedim. Sonra adanın diğer taraflarına gitmek gerektiğinde botla okyanusa çıkmak pek mümkün olmadığından vazgeçtim. Ada, 90’lı yıllarda en zengin dönemini yaşamış. Fransız tarafında, Trump’ın da dönümlerce arazi içerisine konuşlanmış villasını içinde barındıran Terre Basse bir villa bölgesi. Buradaki bahçeli villalar ve adanın geri kalanındaki güzel oteller, restoranlar hep 90’lı yıllarda yapılmış. O yıllarda adada zenginleşen hayat, genelde hep Amerikalı turiste hitap eder bir biçim almış. Cruise turizmi nedeniyle aynı yıllarda başlayan pırlanta ve altın mücevher ticareti, eğlence anlayışı olarak casino’larla birleşince Türk esnafını da aynı dönem buraya çekmiş. Şimdilerde cruise ve mücevherat ticareti halen Hollanda tarafının başkenti Philipsburg koyunda sürse de eski şaşaası yok. Avrupalı turisti çeken komşu ada St. Barts, St. Maarten’in pabucunu biraz dama atmış. Devamı Şubat 2021 sayımızda… 

St. Maarten, Netherlands Antilles – February 02, 2013: A general view of the pool deck of the Norwegian Gem while sailing near the St. Maarten coast at Caribbean Sea.

Marigot, Sint Maarten, Sint Maarten – July 31, 2015. Tropical fruits on local market seen in St.Maarten on July 31, 2015

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.