EV KİRASI FİYATINA ISTAKOZLU MAKARNA!

Istakoz, istiridye, kum midyesi, jumbo karides, bebek ahtapot ve arkadaşları… Türkiye’de nerdeee… Lüks tüketim malzemesi bunlar. Bazısını almak, bazısını da bulmak zor. Üç tarafı denizlerle çevrili, Avrupa, Asya ve Ortadoğu’nun kalbinde bir ülke için bu kısırlık gerçekten üzücü!

Istakozdan başlayalım. Ne acı ki, Avrupa’da sıradan bir markette dahi dondurulmuş ıstakoz kuyruğunu sanki iki parça tavuk göğsü alıyormuş gibi rahatlıkla uygun rakamlara satın alabilecekken, Türkiye’de bu güzelim deniz ürünü siyah havyar muamelesi görüyor! İçinde ıstakoz bulunan tabakların fiyatları bol sıfırlı rakamlarla ölçülüyor. Bodrum’un en trendy otellerinden birinde ıstakozlu spagetti sipariş edip, içine taneyle serpiştirilmiş ıstakoz parçalarından oluşan lezzetsiz bir makarna tabağına bir servet ödediğimi biliyorum. Şaka değil, bir tabak ıstakozlu makarna 10 yıl öncesinin ev kirası gibi. Dünyadaki ıstakozların çoğu Kanada’dan ithal olunca, Dolar-Euro ayyuka çıkıp rakamlar da buralara varınca ıstakoz, annelerimizin tencerelerinde pişen bir yemek, bizlerin de çocukluğundan beri alıştığı bir lezzet olamamış ve Türkiye’nin ancak belli bir kesimine hitap eden restoranların menülerinde sıkışıp kalmış. Hayatında hiç ıstakoz yemeden göçüp giden insanlar var. Bu istisna değil, çoğunluk.

Gelelim jumbo karidese. Bulması zor değil, herhangi bir balıkçıda 5-10 tane bulursunuz ama pahalı! Aynı hikâye. İthal değil, sularımızın ürünü ama yeme alışkanlığı haline gelmesine imkân olmayacak kadar pahalı olduğu için insanımız da nasıl pişireceğini dahi bilmiyor.

Kum midyesi. Nasıl göründüğünü dahi bilmeyen çok olduğundan, kendisini midyeyle karıştıran, TV kanallarında çeviri yaparken adına istiridye diyen çok oluyor. Biz siyah midyeyi biliriz. Zaten midye dolma denen bir efsanemiz var. Kum midyesi ise İtalya ve tüm dünyada meşhur kum midyeli makarna başta olmak üzere birçok yemeğin gözbebeği. Türkiye’de bulması da zor, alması da.

Bebek kalamar, bebek ahtapot, kerevit, yengeç gibi, deniz ürünlerinin şahı diğer kabuklulardan hiç söz etmeyeyim bence. Üç tarafı denizlerle çevrili, Avrupa, Asya ve Ortadoğu’nun kalbinde bir ülke için bu kısırlık gerçekten üzücü!

Şimdi bu kadar güzel deniz ürünlerinden söz ettikten sonra bir kabuklu tarifi vermezsek olmaz! Bisque. Yani bütün kabukluların ortak dilinde, kabuklu çorbası. Bilirsiniz, bu işin lezzeti kabuğundadır!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.