SALLAN YUVARLAN!

Siz bu yazıyı okurken ben çok uzaklarda olacağım. Tam olarak Atlas Okyanusu’nun ortasında!

Bir süperyat ile Atlantik geçişinden söz ediyorum. Eminim ki bu sayfalarda daha önce onlarca kez Atlantik geçişi hazırlıkları okumuşsunuzdur. Ancak tahminimce bu hazırlıklar genelde küçük yelkenlilerle yapılan geçişlerdir. Küçük? Yani maksimum 15-20 metre tekneler. Böyle söyleyince de kulağa tekneleri boyutlarına göre küçümsüyormuşum gibi geliyor ama ne yapalım bizim tekneler de biraz havalı. O yüzden onlara süperyat diyorlar. Bu süperyat ve megayat kavramları konusunda da herkesin kafası biraz karışık. 20 metre motoryata da süperyat diyorlar, 50 metreye de. Hâlbuki literatürde Süperyat 40 metre ve üzeri, Megayat ise 80 metre üzeri yatlara verilen isim. Şu durumda tam içinde sallan yuvarlan seyir ettiğim yelkenli, halen bir süperyat. Ancak kendi klasmanında önemli bir süperyat. Yelkenli Yat Perseus^3’ten bahsediyorum.

Yeni bir tekne bu. 2014 yılında suya indirilmiş. Görkemi, birçok yelkenli tekneyi aşıyor çünkü 60 metre uzunluğunda olması bir yana, dünyanın en uzun üçüncü mast’ına ve dünyanın en büyük tek parça yelkenine sahip. Yani Maltese Falcon çok da gözünüzü boyamasın.

Okyanus geçişi başlamadan önce ekip teknik hazırlıklarını sürdürürken bana düşen ise yemek hazırlıkları yapmak oluyor elbet. Bir süperyat ile Atlantik geçişi hazırlıklarının küçük yelkenlilerle macera için yapılan geçişlerden farkı, teknelerin depolama alanlarının devasa farkı, ancak yemek pişireceğin kişi sayısı ve beklentinin de “konserve yiyerek geçiştir” rahatlığından daha yüksek oluşudur. Zorluğu burada. 60 metre bir yelkenlinin sintine alanı da içinde at koşturabileceğin bir büyüklükte olduğu için çoğu depolamayı oraya yapıyoruz. Bu kez aynı zamanda iki büyük dondurucunun da sintine alanına inşa edilmiş olduğunu gördüm. Dondurucu ve buzdolaplarının yeterliliği Atlantik değil Pasifik geçişine dahi uygun.

SIK KARŞILAŞTIĞIM SORULAR

1. Atlantik geçişi kaç gün sürüyor?

Nereden yola çıktığınıza bağlı olarak genelde Akdeniz’de bir noktadan Cebelitarık ya da Kanarya Adaları’na kadar olan mesafe beş-yedi gün arası; Yunanistan ya da bizim sularsa çok daha fazla. Kanarya ya da Cebelitarık’ta durduktan ve yakıtı fulleyip chef olarak da ben taze ürünleri yeniden depoladıktan sonra yola çıktığımızda esas geçiş 12-14 gün arası. Elbette ki bu, havaya, hızınıza, yelken yapıp yapmadığınıza göre değişiyor. Mesela biz İtalya-La Spezia’dan yola çıkalı iki gün oldu ve bu yazıyı size Minorka açıklarında yazıyorum. Beş gün sonra Kanarya Adaları’na varmış olacağız.

2. Sebzeleri nasıl koruyorsunuz?

Korumuyoruz. Koruduğum sebzeler sadece salatalar. Çünkü genelde Cebelitarık ya da Kanarya’dan ona göre sebzeler alıyorum ve 12 gün çok uzun bir süre değil. Buzdolabında yeterli yer olmadığı zaman sorun yaşıyorum ki her gün 12 kişinin yediği sebze miktarı oldukça yer kaplıyor, o zaman da mecbur kalırsam dondurulmuş sebzelerden yararlanıyorum. En dayanmayan ürün salatalar, maydanoz, fesleğen gibi otlar ve avokado ile muz. Bunun için de yöntem şudur, büyük boy kilitli buzdolabı poşetlerinin her iki yüzüne kâğıt havlu koyarak otları ya da salata yapraklarını kuru olarak içine koyuyoruz ve iki günde bir havluları değiştirerek rahatlıkla iki hafta boyunca taze tutabiliyoruz.

3. Balık tutuyor musunuz?

Bu soruyu demir atıp balık tutuyor musunuz diye soranlar da çok oluyor, bir boş bulunma hali olduğunu düşünüp gülerek ’nereye, okyanusa mı demir atıyoruz?’ diye soruyorum. Ama evet balık tutuyoruz. Teknenin kıçına iki olta bağlıyoruz giderken devamlı bakıyoruz, yakalanmayanlar okyanusun, kalan sağlar da benim oluyor yani şefin ellerini öpüyor hatta sushi, sashimi bile olarak ekibe ziyafete dönüşüyorlar.

Şimdilik bu kadar. Hava bozuk, bu yazıyı sallan yuvarlan bir ortamda yazıyorum. 60 metre olmamıza rağmen şaka değil her şey yerinden fırlayıp karşı tarafa saplanıyor! 30 knot hava var ama önemli olan bu değil, denizdeki kabarmanın yani dalga boyunun fazlalığı yüzünden teknenin iki şişeyi devirmiş bir ayyaş gibi kontrolsüzce dans ediyor oluşu. Malum bu kadar geç okyanus geçişi yaparsak olacağı budur. Akdeniz kış etkisi altında. Kanarya Adaları’ndan sonra Atlantik’in güney yarım küresine geçmiş olacağımız için bir anda sıcacık yaz bizi karşılayacak.

Bir dahaki aya esas geçişi yazarken görüşmek üzere… ☸ Devamı Şubat 2016 sayımızda…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.