SÜPERYAT LİMANLARI

Süperyatlar keyfine düşkün bebeklerdir ve havalı yerlerde salınmayı severler. Eğer teknesi olan biriyseniz, teknenizin büyüklüğü ne olursa olsun, suyla bir kez haşır neşir olmuş ve bir daha da kopamamış biriyseniz, marinalar hayatınızın bir parçası demektir. Peki süperyat sektöründe çalışanlar yani bizler için marinalar ne ifade ediyor derseniz, onlar bizim evimiz!

Hani bu iş uzaktan bakıldığında çok renkli görünüyor, hani Bahamalar senin Saint Tropez benim diye diye ‘seksen günde devriâlem’ yapıldığı sanılıyor ya, aslında uğradığımız limanlar hep aynı olduğundan dön dolaş aynı terane! Çok iyi bilirim içinde uyuduğum milyonlarca dolarlık teknede, aman yine mi St. Tropez diyerek kafamı tekrar yastığa gömdüğümü! (çalışmıyorsam tabii). Çünkü bırak o yılı, sadece o yaz sezonu içinde dahi en az üç kez uğramışızdır St. Tropez’ye. O halde çoğu insanın ancak uzun tatil planları yaparak gidebildiği, bizimse evlerimiz olan şehirler ve marinaları listeleyelim biraz.

YAZLARI AKDENİZ, KIŞLARI ATLANTİK

Süperyat sektörü, bütün dünya sularını kapsasa da, aslında iki ana merkezde hükmünü sürmekte: Akdeniz ve Karayipler. Yazları Akdeniz’in hırçın ama masmavi sularında seyir eden tekneler, eğer büyüklüğü 40 metreyi aşıyorsa yani bir süperyatsa, kış aylarında da Atlantik Okyanusu’nu geçerek Karayip Adaları’nın vahşi ama kristal berraklığındaki sularında seyrederler. Bir kısmı da Pasifik sularına açılıp Maldivler, Seyşeller, Tayland gibi Asya ve Hint Okyanusu’nun popüler limanlarına giderler.

Uğradığımız limanları ikiye ayırmak gerek:

1. Teknede konuk ve tekne sahibi varken uğranılan limanlar.

2. Tekne bakıma, onarıma ya da beklemeye çekildiğinde demir attığımız limanlar.

Akdeniz’i İspanya’dan başlatıp Türkiye’de bitirirsek eğer, teknede konuk varken uğranılan kıyı kentleri ve marinaları çoğunuz duymuşsunuzdur. Çünkü turizm acentalarının da baş sayfalarını dolduran ünlü limanlardır onlar.

EN POPÜLER KIYILAR, ÜNLÜ LİMANLAR

İspanya’nın meşhur Baleriac Adaları, yani çılgın kulüplerin adası İbiza, keşfedilmesi gereken çok güzel koylara sahip Mallorca ve yine kristal deniziyle ünlü şık ve lüks kenti Formentera bunların başında gelir. Bundan hemen sonra Fransa kıyıları başlar. Batıdan doğuya doğru en çok rağbet gören Güney Fransa kıyılarının başlangıç noktası ise Saint Tropez’dir. Marsilya’ya kimse uğramaz mesela. Kim uğrar? Genellikle Hollanda’dan yola çıkmış, 10-12 metre boyunda bohem yelkenli teknelerini görürsünüz büyük şehirler ya da popüler olmayan kıyılarda. Süperyatlar biraz daha keyfine düşkün bebeklerdir ve havalı yerlerde salınmayı severler. Çünkü özellikle de kiralanan bir tekne ise yani charter yapıyorsa, haftalığına yarım ya da bir milyon veren bir milyarder bu vaktini popüler kıyılarda geçirmeyi tercih eder.

St. Tropez’den sonra neredeyse İtalya sınırına kadar olan bölgeye hepimizin de bildiği gibi Cote d’Azur yani “French Riviera (Fransız Riviera’sı)” deriz. Cannes ve Monaco en ünlü limanları, aralarında da Antibes, Villefranche-Sur-Mer, Saint Jean Cap Ferrat, Eze, Cap d’Ail, Roqbrune Cap Martin kıyıları da mutlaka demir atılıp keyfi çıkarılması gereken kıyılardır. Nice’e de kimse uğramaz mesela bir süperyatla. Uğruyorsak tek sebebi Nice Uluslararası Havaalanı’na inen konukları tekneye almak içindir.

İtalya kıyıları ise şarkılara konu olan minnacık kıyı Portofino ile başlar. Çok küçük bir limandır Portofino. Öyle küçüktür ki, iki tane büyük süperyat aynı anda içeri giremez. O yüzden Portofino’nun muhteşem güzelliği kıyıdan görülemez. Tam köşeden bütün ihtişamıyla koya bakan kale gibi ev Berlusconi’ye aittir. Bunun dışında bu sınırlı alanda başka ev yakalamak zor olduğundan olsa gerek, diğer İtalyan zenginlerinin evleri çevresindeki Santa Margherita ve Rapallo kentlerine dek uzanır. Portofino’ya sadece bir öğle yemeği için uğrayan tekneler oradan Korsika ve Sardinya adalarına geçerler. Esas kristal deniz oralarda başlar. Korsika Adası’nda kuzeyde Calvi, güneyde Porto Vecchio ve Bonifacio, Sardinya’da ise kuzeydeki ada parçacıkları La Maddelena ve süperyatların Akdeniz’deki başkenti Porto Cervo, son derece popüler limanlardır. 

Sonraki ülke Hırvatistan. Son yıllarda Montenegro’nun yükselişini kimse yakalayamadı diyebilirim. Ülkemizden önce Avrupa sularındaki son durak ise elbette ki Yunanistan. Denizi ve bozulmayan etnik Yunan kültürü ve yemekleriyle yatların vazgeçemediği tek adres. Bütün Yunan adaları, özellikle de Mikonos, Santorini, Milos, Paros, Patmos ve Rodos başlıcaları. 

Okyanusun öbür yanına geçtiğimizde, Karayipler denen upuzun adalar zincirinin en popüler adaları kuzeyde Bahamalar, St. Barts, güneye doğru St. Lucia, Grenadines ada zinciri özellikle de geçen ayki sayımızda yazdığım gibi ünlülerin gizli adası Mustique.

Gelecek sayımızda da işin arka yüzünü yani bu süslü şehirlere gitmeden önce, teknede konuk yokken nerelerde en çok duruyoruz, hangi marinalarda aylarımızı geçiyoruz onlardan bahsedeceğim. Siz bu yazıyı okurken ben yine bir süperyatla Karayip adası Antigua & Barbuda’dan yola çıkarak Atlantik Okyanusu’nu geçiyor olacağım. Mayıs ayında Avrupa kıtasında görüşmek üzere.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.