Türkiye bir deniz ülkesi! 

Bir deprem ülkesi olduğumuzu ne yazık ki çok acı tecrübelerle artık kabullenmeye başlıyoruz. 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklükteki depremlerde ondan fazla ilimizde çok ağır yıkım ve çok fazla can kaybı yaşadık. Oysa 1999’daki Marmara Depremi’nden gerekli dersleri çıkarabilirdik. Bir deprem ülkesi olduğumuzu aradan geçen 24 senede unutmuş olmanın acı bilançosuyla karşı karşıyayız. Acil müdahale ve koordinasyondaysa ilk günlerde maalesef sınıfta kaldık. Tamam, şartlar da zordu; havaalanları, demiryolları, kara yolları kullanılamaz haldeydi. Ancak deniz yolu hep açıktı! Başlığa yazdığım gibi deprem ülkesi olduğumuz kadar üç tarafı maviyle çevrili bir deniz ülkesiyiz de aynı zamanda. Kıymetli yazarımız Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, 1999 Depremi’nde donanmanın yaptıklarını sıralarken özellikle İstanbul ile İzmit arasında 24 saat kesintisiz bir deniz köprüsü kurduklarını anlatıyor. Bugün yaşadığımız afetin ilk günlerinde ise deniz neredeyse hiç kullanılmadı. Takip eden günlerde denizden yardımların sayısı her geçen gün arttı ve deprem bölgesine bir mavi koridor kuruldu. Ve deniz yolunun ne kadar değerli olduğu da görüldü. Büyük Anadolu Depremi haberimizde depremin ilk gününden, dergiyi baskıya gönderdiğimiz 23 Şubat’a kadar deniz yoluyla yapılan tüm organizasyonları derledik. Uzman isimlere nelerin doğru, nelerin yanlış yapıldığını; eksiklerimizi ve afetlerde deniz yolunun önemini sorduk. 1999’dan alınmayan ya da unutulan dersleri önümüze koymalı ve ülkenin deprem politikasında “deniz”e mutlaka ama mutlaka gereken alanı tanınmalıyız! Başka çaremiz yok! Büyük Anadolu Depremi’nde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve tüm ülkeye sabır diliyorum…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.