Anadolu kıyılarındaki yüzen adalar: UÇAK GEMİLERİ

Dünya denizcilik tarihinin şekillendiği sularda yeni bir sayfa uçak gemileri ve onların ilk örneklerinden HMS Ben My Chree ve HMS Ark Royal.

Birinci Dünya Savaşı’nın kasvetli havasının Anadolu üzerine çöktüğü günlerde, nefes almayı zorlaştıran ağır atmosfer içinde cephelerden gelecek güzel haberlere ihtiyaç vardı. O haberlerden bir tanesi 1917 yılında Meis Adası’nda Osmanlı güçleri tarafından batırılan dev bir gemiden geldi. Savaşın en önemli gemilerinden biri, Kraliyet Donanması’nın hizmetinde deniz uçağı taşıyan ve o gün için modern teknolojinin en ileri aşamasını simgeleyen HMS Ben My Chree batırılmıştı. Bu olay, denizcilik tarihinin yazıldığı sularda yeni bir sayfa açtı.

I. Dünya Savaşı birçok açıdan tarihin kırılma noktası olsa da denizlerdeki mücadele ve savaşlar çok daha eskilere dayanır. Bir yükü A noktasından B noktasına götürmenin en hızlı yolunun deniz taşıtları olduğunun anlaşılmasıyla birlikte denizlerin önemi ve denizciliği gücü ortaya çıktı. Zaman içinde de korsanlık faaliyetleri ve ülkeler arasındaki çatışmalar için denizler yeni bir sahneye dönüştü. Medinet Habu’daki III. Ramses’in tapınağında MÖ 1190’a tarihlenen bir kabartmada III. Ramses’in Mısır’ı savunan filosuyla istila girişiminde bulunan düşman filonun çarpışması tüm detaylarıyla görülebilir. Deniz savaşının en eski örneklerinden biri olan bu kabartma, denizlerin öneminin 4000 yıl önce bu sularda, Doğu Akdeniz’de anlaşıldığını gösteren tarihi bir belgedir.

DENİZ GÜCÜNÜN ÖNEMİ

Peki ama denizlerde güçlü olmanın anlamı nedir? Deniz gücünün önemini bir soruyla sorgulamamızı sağlayan kişilerden bir tanesi, 1880’in başlarında Naval War College’da denizcilik tarihi üzerine ders vermek için davet alan Alfred Thayer Mahan’dır. Deniz gücü konusunda dünyanın en önemli teorisyenlerinden olan Mahan “Hannibal İtalya’yı denizden kuşatmaya kalksaydı her şeyin ne kadar farklı gelişeceği merak ediyorum” der. Aslında sorunun özeti, Hannibal’in kara seferinin imkânsızlığında aranmalıdır. Neden bu kadar çetin bir kara seferini göze aldı? Bu soru belki de başka bir yazının ana konusu. Fakat sorunun açtığı bir diğer başlık ne kadar denizci olduğumuz sorusudur. Bireysel olarak, ulus olarak ne kadar denizciyiz? Kalıp cümlelerdeki kadar denizci olduğumuz bir gerçek. Üç tarafı denizlerle çevrili Anadolu yarımadasından sonra gerçekler yüzümüze çarpıyor. Hayatında hiç kürek çekmeyen yüzde 99 nüfusa sahip bir yarımada ülkesi!

Peki ama deniz gücünün bir sembolü olan büyük ve güçlü gemilerin önemini biliyor muyuz? Yazıyı kaleme aldığım Nisan 2023 tarihinde TCG Anadolu üzerine ciddi bir tartışma süreci devam ediyor. Uzmanlardan çok, konu hakkında bilgisi olmayanların söz sahibi olduğu bir gürültü sağanağı içinde bilgi sahibi insanların sesini duyamıyoruz. Bir ülkenin donanmasını güçlendirmesi, bir uçak gemisine sahip olmak için bir aşamayı atlaması ne anlama geliyor? Bunu anlamak için 4000 yıl önce Doğu Akdeniz’deki deniz savaşının anlatıldığı Medinet Habu’daki duvar kabartmasını ve Mahan’in sorusunu doğru şekilde okumalıyız.

UÇAK GEMİLERİ

Birçok kişinin 1986 yapımı Top Gun filmiyle tanıştığı uçak gemileri, en kısa tanımıyla deniz üzerinde görev yapan hava üsleridir. Sahip oldukları uçuş güvertesi sayesinde uçakların kalkış ve iniş yapabildiği bu gemiler karadaki üslere bağlı kalmadan uzak coğrafyalarda dahi orduya hava gücü sağlayan donanmanın en görkemli gemileridir. Filmin 36 yıl arayla çekilmiş iki bölümünden de uçak gemisinin sağladığı imkân ve güç seyirciye hissettiriliyor. Peki bir deniz coğrafyası olan Anadolu uçak gemileriyle ne zaman tanıştı?

HMS BEN MY CHREE

Girişte bahsettiğim I. Dünya Savaşı’nın ağır havası içinde batan HMS Ben My Chree, Mart 1908’de denize ilk indirildiğinde başka bir amacı vardı. 120 metre uzunluğundaki gemi 2500’den fazla kişiyi taşıyan bir yolcu gemisi olarak tasarlanmıştı. Savaşın başlamasıyla 1915’te Kraliyet Donanması’na dahil edildi. Üzerinde gerçekleşen birtakım değişikliklerle deniz uçakları için bir gemiye dönüştürüldü. Uçaklar için bir hangar ve kalkış için bir platform inşa edilen gemide ayrıca deniz uçaklarını gemiye çekmek için vinçler yer alıyordu. Kısacası, HMS Ben My Chree modern anlamdaki uçak gemilerinin atasını oluşturuyordu. Uçaktan kalkan gemiler uçağa inemiyor, denizden vinçler yardımıyla çekilerek güverteye alınıyorlardı. 25 deniz mili hız yapabilme gibi etkileyici bir yeteneğe sahip gemi dört adet Short Type 184 deniz uçağı taşıyordu ve ilk görev yerlerinden birisi 1915 yılında Çanakkale Boğazı oldu. İsmini Troya’yı yıkmak için gelen Akha kralıdan alan “Akhamemnon Zırhlısı” gibi HMS Ben My Chree de Çanakkale’yi geçmek isteyen güçlerin bu konudaki arzusunu yansıtıyordu.

İLK BAŞARILI TORPİDO SALDIRISI

HMS Ben My Chree’den kalkan deniz uçakları, Ağustos 1915’te Osmanlı ticaret gemilerine üç torpido saldırısı düzenledi. Bu saldırılardan ikincisi 17 Ağustos gerçekleşti ve denizcilik tarihindeki ilk başarılı hava torpido saldırısı olarak kayıtlara geçti. Aynı uçaklar kıyıdaki Osmanlı mevzilerinin havadan keşfini de gerçekleştirdiler. Gemi ayrıca Kraliyet Donanması’na ait başka bir geminin yardımına yetişti ve Lemnos açıklarında torpillenen gemide hayatta kalan yaklaşık 300 kişiyi kurtararak hasarlı gemiyi limana çekti.

SON DURAK: MEİS ADASI

Tarihler 20 Aralık 1916’yı gösterdiğinde ise Fransızlar anakaradaki Osmanlı mevzilerine karşı üs olarak kullanmak amacıyla Yunan adası Meis’i işgal etti. Ardından adaya üs kurma çalışmaları sırasında bölgede keşif yapmak için İngilizlerden yardım talep edince Kraliyet Donanması, HMS Ben My Chree’yi adaya gönderdi. Gemi 11 Ocak 1917’de anakaraya bakan limanda demirledi. Fakat bilmedikleri bir şey vardı. Sadece birkaç gün Osmanlı topçuları adanın karşısına mevzilenmişlerdi.

Ada kaybedildikten bir süre sonra bu stratejik noktanın alınmasın için çalışmalar başlamıştı. Bu amaçla Türk topları çok zorlu ve uzun bir sürecin ardından 7 Ocak 1917’de ada karşısındaki mevzilere yerleştirildi. Fakat ilk planlarda düşünülmeyen bir olay gerçekleşti ve HMS Ben My Chree adaya geldi. Sahip olduğu uçaklar nedeniyle ilk anda olumsuz bir hava oluşmasına neden olsa da Teğmen Mustafa Ertuğrul’un yenilenen planıyla bu hava dağıtıldı. Hızlı şekilde başlayan ilk atışlarla yeri belirlenen gemi sonraki atışların başarısıyla vuruldu. Aldığı isabetler sonucunda çıkan yangına dayanamayan HMS Ben My Chree baş kısmından sulara gömüldü.

İLK DEĞİL

Bu önemli başarı dünya savaş tarihinde batırılan ilk uçak gemisi olarak yazılsa da bu bilgi doğru değildir. Yine Kraliyet Donanması’na ait HMS Hermes, 1914 yılındaki bir operasyon sırasında bir U-27 tarafından batırılmıştı. Fakat uçak gemilerinin oluşma süresinde bugün kadar net bir sınıflama olmadığını da unutmamak gerekir. Bu nedenle ilkler çok da önem teşkil etmez. HMS Ben My Chree üç yıl limanda kurtartılmayı bekledikten sonra 1920 yılında çıkarıldı ve üç yıl sonra da İtalya’da parçalarına ayrıldı.

GELENEK

HMS Ben My Chree birçok açıdan uçak gemilerinin atalarından sayılabilir. Fakat I. Dünya Savaşı sırasında Anadolu kıyılarında tek değildi. Kraliyet Donanması’nın bir başka gözdesi HMS Ark Royal de Çanakkale sularındaydı. Ark Royal, tarihsel anlamda bir geleneğin ikinci halkasını oluşturuyordu. 16. yüzyılda denizlere hâkim olma çabası içinde İngiltere’nin en büyük kozu Ark Royal gemisi oldu. İngiltere, onun öncülüğünde İspanya’yı mağlup etmeyi başarmıştı. Kraliyet Donanması bu gemiyi asla unutmadı ve neredeyse üç asır sonra 1914 yılında dünya tarihinin bilinen ilk uçak gemisine Ark Royal ismini verdi. Bu önemli geminin görev yeri Çanakkale oldu. 1915 başlarında Gelibolu Seferi’nde uçaklarıyla havadan keşif ve gözlem görevleri yürüttü. 1934 yılında ise ismi değiştirildi. Bunun amacı bir geleneği devam ettirmekti. Ark Royal ismi yeni ve daha güçlü bir uçak gemisine verilecekti. 

Denizciliğin, deniz kuvvetlerinin, güçlü yapıların önemli geleneklerinin olması onları aşama aşama yükselterek haklı bir yere taşır. Kraliyet Donanması’nın uçak gemilerine beş nesildir Ark Royal adını vermesi de bu düşüncenin bir ürünüdür. Geleneklerin oluşması için bilgi ve zamana ihtiyaç duyulur. 4000 yıllık deniz savaşları tarihinde güçlü bir donanmanın anlamını herkesten çok bu kıyıların bilmesi; Çaka Bey’den itibaren gelişen tecrübeyi, geleneği sürdürmesi bu suların tarihinde ve ruhunda fazlasıyla bulunmaktadır. ☸

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.