Yatlarda mürettebat alanları

Bir yatta en çok vakit geçiren grup yeri geldiğinde mürettebattır. Bu yüzden gerekli alan ve mekânsal donatıların sağlanması, yatın genel iç mekân konforu açısından da çok önemlidir.

Bir yatın iç mekânı, fiziksel ve algısal ögelerin bütünüdür. Bir mekânı mobilyasından, elektronik sistemlerinden, aksesuarlarından ve malzemelerinden ayrı düşünemeyiz. Mekândaki ses, koku, aydınlatma hepsi birer iç mekân kompozisyonunun parçalarıdır. Mekânı insanlardan ayrı düşündüğümüzde sanki performansı başlamamış tiyatro sahnelerini anımsatırlar. Sonra içine insanlar girer, yaşam başlar. İç mekândaki cansız ögelerin yaşam bulması diyorum ben bu buluşmaya. Yat mekânlarında da durum böyledir. Ana kullanıcı olan yat sahibi ve yat misafirleri dışında, mürettebat da yat iç mekânlarında yaşar.

PSİKOLOJİK KONFOR VE TATMİN DÜZEYİ

Evlerimizden farklı olarak yatlarda güvenlik ve konfordan sorumlu mürettebatın ve kaptanın önemi normal bir servis çalışanından farklıdır. Bir mekânın fiziksel özelliklerinin lüks olmasının yanı sıra o mekânda size servis veren kişilerin de üslubu ve yaklaşımları sizin psikolojik konforunuzu etkileme gücüne sahiptir. Süper ve megayatlarda genellikle yat sahibine veya misafirlerine hizmet verecek mürettebata ve mürettebatın uyuması, dinlenmesi, yıkanması ve eşyalarını saklaması için alanlara ihtiyaç duyulur. 

Bir yatın iç mekân tasarımında kullanıcının öneminden bahsetmiştik. Kullanıcı istek ve ihtiyaçları yatlarda iç mekân tasarımının başarısını etkileyen faktörlerdendir. Bir yatın iç mekân tasarımında konsept genellikle yat sahibi/sahipleri tarafından belirlenir. Bazı zamanlarda hatta yararlı olarak gördüğüm kaptan da bu tasarım sürecine dâhil olur. Bir mekâna dair en iyi geri dönüşler o mekânda en çok zaman geçirenlerden elde edilir. Özellikle boyları gittikçe artan süper ve megayat kullanıcılarını ele alalım. Zamanlarını kaliteli geçirmeyi istemek ebetteki öncelikli düşünceleri. Yatın iç mekân yaşam dinamiklerini bilmeyen bir çalışanın yarattığı zaman kaybına ve strese tahammülü olmaması normal değil midir? Tersi de mümkün tabii. Uzun deniz yolculuklarında mekânı size daha yaşanılır kılan ve sofistike sohbetlere eşlik edebilecek özellikleri barındıran mürettebat muhakkak ki mekândan alınan tatmin düzeyini artıracaktır. Önceki yazılarımda da sıkça belirttiğim gibi “mutlu mekân mutlu insan”dan yola çıkarsak mürettebatın da çalışma zamanlarından arta kalan zamanda dinlenip, bireysel olarak vakit geçirebileceği alanlara ihtiyacı vardır. 

VERİMLİ HİZMET ALIMINA ENGEL DURUMLAR

Bir yatta en çok vakit geçiren grup yeri geldiğinde mürettebattır. Bu yüzden gerekli alan ve mekânsal donatıların sağlanması, yatın genel iç mekân konforu açısından da çok önemlidir. Fakat bazen en küçük alanın bile çok değerli olduğu yatlarda mürettebat alanlarının, havalandırma ve alan tahsisi açısından yetersiz konumlara yerleştirildiği görülür. Yatın dar alanlarında ve kimi zaman kısıtlı doğal aydınlatma ve havalandırmaya maruz kalan bir servis elemanının güleryüzlü ve verimli bir hizmet vermesi de beklenmemelidir. Genellikle kaptanın kamarası daha ayrı bir konumda planlanır ve kaptanın statüsü de mürettebatın diğer üyelerinden ayrı düşünülür. Oysa bir yatın yaşayan bir organizma olduğunu düşünürsek, bu ekibin sürekli değişmesi iç mekândaki fonksiyon akışını da sekteye uğratır.

Her insanın kendi başına vakit geçirebileceği bireysel alan ihtiyacı, kişiselleştirebileceği bir mekânı olmalıdır. Aynı zamanda iç ve dış mekânlarda da gün içinde yeteri kadar vakit geçirebilmelidir. Dar alanlarda ve bireysel mesafelerin normal standartların altında kaldığı mürettebat alanlarında uzun süre durulması çalışanda stres yaratır. Sağlıklı havalandırma koşullarının sağlanmaması da yorgunluğa ve dikkat dağınıklığına sebebiyet verir. 

MAKİNE DAİRESİNE YAKINLIĞIN DEZAVANTAJLARI

Normalde çalışanlar mesaileri bittiğinde iş yerlerinden ayrılırlar. Bu onlara zihinsel bir rahatlık da sağlar. Yatları ele alalım. Özellikle uzun deniz yolculuklarında mürettebat servis dışında çoğunlukla kendi mekânlarında vakit geçirir. Bu konu, yata servis veren ve iş güvenliği ile yakından alakalı olan bu grubun mekânsal çözümlere olan ihtiyacının büyüklüğünü gösterir. Çalışanın hata yapmasına yönelik alınan asgari önlemler belirlense de mekânsal standartların belirlenmesinde psikolojik gereksinimleri göz ardı edilmektedir. Yerleşim planlarında en alt güvertede, makine dairesine yakın yerlerde konumlanan mürettebatın titreşimlerden dolayı dinlendirici uyku uyuyamadıkları tespit edilmiştir. Dış açıklıkların az olduğu ve ufuk çizgisinin görünemediği alanlarda deniz tutmasının da yüksek oranda olduğu düşünülürse, alt güvertelerdeki mürettebat alanlarında bu problemler yaşanır. Tıpkı keyifli bir mutfakta pişen bir yemeğin ve onu servis eden bireyin o restoranın iç mekân tasarımının müşterideki algısını etkilediği gibi mekânların ön ve arka yüzleri, sahne ve kulisleri mevcuttur. Göz önünde bulunan mekânlardaki fonksiyon akışlarının kesintisiz olması için ardındaki hazırlık mekânları ve o mekânların kullanıcılarının da konforlu olmaları gerekir.

DENİZCİ YAKLAŞIMDAN UZAK TASARIM HATALARINA DİKKAT!

Yatlarda bütünsel iç mekân tasarımı, tüm mekânlara aynı oranda önem verilerek tasarlanmış alt bölümlerden oluşacaktır. Kalite, bu yaklaşımın doğal sonucu olarak karşımıza çıkar. Yatın ana iç mekân temasının ikincil mekânlarda da sürdürülmesi mürettebata ve tasarıma verilen önemi vurgular. Çalışanların mekânlarından kısarak ana mekânlara dahil edilen alanlar bir tasarım başarısı değil aksine denizci yaklaşımdan uzak bir tasarımcı hatasıdır. Deniz üzerinde yüzer bir mekân olan yatların tasarım hassasiyetlerini bilen bir tasarımcı, mürettebatın normal bir servis çalışanından farklı özellikte olduğunu bilerek mekânlarına da bunu yansıtacaktır. Ayrıca şu anda dünyada profesyonel, kalifiye yat mürettebatı gerektirecek kadar çok yat var ve bu endüstri de her yıl hızla büyüyor. Hem potansiyel bir iş kolu olarak hem de denizlerin yüzer mekânlarını içeren yatlardaki kullanıcı konforu açısından bu denli büyük potansiyele sahip bir alanın maalesef ki uygulamada yeteri kadar tasarım ve alan özenine sahip olamadığını gördüğümüz örnekler halen mevcuttur. Uluslararası kuruluşlar tarafından ön görülen asgari ölçülerin de uygulamada ne denli geçerli kılındığı da sorgulanıyor. Örneğin, Ağustos 2013’te yürürlüğe giren Denizcilik Çalışma Sözleşmesi (MLC) kapsamında yer alan yeni ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) mürettebat düzenlemeleri olan kurallar, mürettebat uyku alanlarının minimum bir metrekareyi karşılaması gerektiğini belirtiyor. Fakat süperyatların bu hususlar düşünülerek hazırlanmadıkları yönünde görüşler söz konusu. Görülen şudur ki, bu kurumlar aslında birer mekân standardı ya da mimari standart üretme kuruluşu değildirler. Ve bu konu hem teorik hem de uygulama açısından çözümlere gereksinim duyuyor. 

Sonuç olarak denizde yaşam ve iç mekân tasarımı bir kültür meselesidir. Bu kültürü iç mekân tasarımına yansıtacak çevirmenlere yani denizin ve mekânın ruhundan anlayacak tasarımcılara ihtiyaç duyuluyor. Karasal yaklaşımlarını denizdeki mekânın hassasiyetlerini hiçe sayarak yat iç mekânlarına yansıtan çözümler, insanların konforunu azaltmakla kalmayıp, kişileri deniz yaşamından da uzaklaştırabilen sonuçlara kadar varabiliyor. Bütün mekânların mimari tasarım prensiplerini yerine getirecek şekilde ve bütün yaşayanların da konfor alanlarında eşit düzeyde yaşamsal çözümlere erişebilecek şekilde düşünülmesi gerekir.☸

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.