RODOS ADASI-1

“Bilinmelidir ki, Kıblelik günlerde İskenderiye tarafından Rodos’a doğru veya Rodos Adası’na gelmek icap ederse, bu adanın uzaktan işareti, yüksek olan Lodos tarafıdır” der Reis. Bizim gibi, Bodrum-İstanköy-Sömbeki-Rodos rotasında gelse bunlara hiç gerek kalmayacak, kuzeyli rüzgârlarda bugünün Markoni yelkenleri ve salmalı tekneleri ile rahatça Rodos’u tutacaktır. Ama Kıble veya Lodos eserse de bizim işimiz zor vesselam…

Piri Reis hiç söz etmez ama Osmanlı Rodos Adası’nı iki defada almış. Önce Fatih Sultan Mehmet denemiş. Yıl 1480. Sonuç alamamış. Ama üzülmesin ondan çok önce, daha M.Ö. 305 yılında Suriye Kralı Antigonos,1 Rodos’un, Suriye’nin düşmanı Mısır Ptolome Krallığı ile ticari ilişki kurmasını bahane edip oğlu Demetrius Poliorketes’i Rodos’un fethi için göndermiş. Poliorketes tıpkı Fatih gibi çok kalabalık bir ordu ve kuşatma kuleleri ile adaya gelip kaleyi bir yıl boyunca kuşatmış ama kös kös geri dönmüş. Rodoslular da onun bıraktığı kuşatma kulelerini satıp, parasıyla limanın ağzına, Rodos’un sembolü, Antik Çağ’ın Yedi Harikası’ndan biri olan, ünlü Kolossus Heykeli’ni dikmişler. Doğrusu Rodosluların o çağda, kuşatma kulelerini kime sattıklarını merak etmiyor da değilim. Devamı Kasım 2016 sayımızda…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.