Ralliyle veya rallisiz Karayip’e vardın, tebrikler. Milyonların hayal edip de yapamadığı bir şey yaptın. Etrafındaki yat topluluğuna bakıp, kendini binlercenin arasında biri gibi görme ve katiyen okyanus fatihi havalarına da girme, her ne kadar arkadaşların sana bu unvanı yapıştırsa da. Bizim, değil okyanusları Marmara’yı bile fethetmek haddimiz değil. Sen sağ salim karşıya geçerek kendini fethettin ki, bu büyük bir şey.
Annette “Biz denize açıldığımızda karşıya belki hiç varamayız, başlarken bu ihtimali kabul etmişiz,” demişti. Siz becerdiniz, kuşağınızın altında bir okyanus var artık. “Okyanus adamları çocuklardan ayırır,” derler. Kadınlar kızmasın, bu deyimler de zamanla değişecek, eminim. Eskiden gemiye kadın alınmazken, bugün Yeni Zelanda bahriyesi ilk kadın gemi komutanını atadı. En az beş ay boyunca üç S (sun, sea, sand- güneş, deniz, kum) senin artık. Atlantik kıyısında yaşayan, vakti olan Amerikalı denizciler için Karayip, arka bahçeleri gibidir. Ben de New York’ta yaşarken hiç değilse beş sefer yapmıştım. Karayip, klasik kuzey-güney istikametinde oturan turistik adalar zincirinden çok daha büyüktür. Vardığında önünde çok yol ayrımı, çok seçenek bulacaksın. Paşa gönlün nereyi isterse gidebilirsin, sadece hurricane’i kollamak şartıyla. Hurricane’in bizdeki karşılığı “kasırga” ama o şiddetteki rüzgâr için hurricane veya diğer okyanuslarda olan siklon ve tayfunu tam tarif etmez. Bu üç kızkardeş, gerçi şimdi erkek isimleri de veriliyor, yalnızca rüzgârın şiddeti ile değil, dairesel formasyonu ve diğer özellikleri ile birer kasırgadır. Kelebek’le son gidişimizde bizim paşa gönülde yatan, Küba ve Orta Amerika’nın ardından tekrar Pasifik idi. Bu, seçeneklerin sadece biri. Bakalım sizin paşa gönle daha neler sunuyor Karayip. Ama seçeneklere girmeden önce gelin Karayip’le tanışalım.