2023 sezonu son sürat başladı. Peki nereye gidiyoruz?

2023 sezonuna ancak bu ay adım atıyoruz. Bu gecikme, geçen yıllarda beş ay boyunca, her gece full rezervasyon ile çalışmaya alışan mavi yolculuk tesisleri için zor bir sezon anlamına geliyor. Üstelik ekonomik kriz ve artan maliyet baskısı nedeniyle uçuşa geçen fiyatlar, denizcileri tesislerden biraz uzak tutacak gibi. Bu da mavi yolculuk tesislerini iyice zora sokacak. Zaman, deniz turizmi ile geçinen tesislere destek olma zamanı. Yoksa o çok sevdiğimiz tesislere karayolu açma heves ve planları hızla gündeme gelebilir.

2023 sezonu geç ve biraz sönük başladı. Bıraktım sezonu ancak yaz ortasında açan Kaş-Kekova bölgesini, Hisarönü, Göcek, Marmaris ve Gökova’da bile Haziran ayı hayli sönük geçti. Pandemi döneminde Mayıs ayı başından itibaren tıka basa dolan kıyılarda bu yıl Haziran sonundaki bayram günlerine kadar ortalık hayli sakindi. Bu tenhalık ve inanılmaz seviyelerde artan maliyetler, üç yıldır çok iyi ciro yapan deniz turizmi tesislerinin tüm sezon planlarının alt üst olmasına neden oldu.

Haziran ortasında cumartesi gecesi Knidos’ta iskelede iki tekne, alargada üç tekne… Aynı gün pik sezonda 150 teknenin kıyılarına sıralandığı Hisarönü Dirsek Bükü’nde toplam 15 özel tekne, üç gulet… Ertesi gün, yani Haziran ortası pazar gecesi Kocabahçe’de iskelede 3, tonozda iki tekne… Bu ne demek? Özellikle iskeleye ecrimisil ödeyen, tesisi kiralık olan işletmeler için bu yıl hayli zor geçecek.

Aynı mekânlarda ertesi gün yani pazar günü Knidos limanına 16, pazartesi Kocabahçe’ye 14 gulet giriyor. Yani yelkenlisi, motoryatıyla özel tekne sayısı az ama gulet hayli fazla sayıda. Neden? Çünkü ekonomik gulet fiyatları ortalama otel fiyatlarının altında kaldı. 

Bu tablo sadece Datça, Hisarönü’ne özgü değil. Aynı tarihte (cumartesi), merak ettim Göcek Tersane Adası’nı aradım. İskelede üç tekne vardı. Yeşim Acar, “Ali Abi hâlâ sezon açılmadı, dört gözle bekliyoruz” diyordu. Dört gözle bekliyor, çünkü devlet Göcek’teki tüm tesislere birkaç yıllık alacağını tahsil etmek üzere milyon liralar talep eden faturalar yollamış.

Pazar günü Bozukkale Ali Baba’yı aradım. Marmaris’ten çıkan tekneler ilk gün Çiftlik’te, ikinci gün çoğunlukla Bozukkale’de kalıp, pazartesi Hisarönü’ne geçerler. Tıka basa dolu olması gereken iskelede dört tekne vardı. 

Haziran ayındaki bu sükûnetin, bayramın ardından Temmuz ve Ağustos aylarında da yerini ciddi bir kalabalığa terk edeceğini düşünüyorum. Ama sezonun böyle kısalması manasız bir sıkışmaya, yoğunluğa yol açacak diye endişelenenler de haksız değil.

FAVORİLER

Pandemi paniğinin bitmesi, ofisini ve çocuğunun okulunu denize taşıyanların kentteki evlerine dönmesine neden oldu. Seçim telaşı ve moralsizliği ile sezon geç başladı. Yani bu yıl, yaz ortası yoğunluğu dışında denizlerimiz biraz soluk alacak, bir ferahlama yaşanacak diye varsayabiliriz. Ama bu ferahlık yılın bütünü için geçerli. Yaz ortasında denizde ciddi bir yoğunluk yaşanması kesin. Peki o halde nerelere gitmek mantıklı? Nasıl rotalar daha akılcı olacak? Bu sorunun yanıtını bölge bölge verelim.

GÖKOVA: BÜYÜK ÇATI’DA HUZUR!

Gökova, gulet yolcularının en çok rağbet ettiği iki körfezden biridir. Dolayısıyla klasik gulet rotalarını ayıklayarak gezmek kesinlikle tercih edilmeli. Örneğin; gidişte pazar ve dönüşte perşembe akşamları Tuzla Koyu ve Yediadalar guletlerin durağıdır. Salı ya da çarşamba ikmal için Karacasöğüt’e girerler. Yani guletlerin bir klasik Gökova rotası var. Bu rotanın tersine hareket edeceksiniz, girdiğiniz koylarda hiç olmazsa koca koca guletlerin curcuna ve gürültüsü olmayacak.

İkincisi, mavi yolculuk körfezlerinin doğayla en iç içe olan bölgesi Gökova’da bile her yere insan eli değmeye başladı. Gökova kalabalıklaşıyor. Belki de en sakin bölgesi kendisi de neredeyse bir küçük körfez sayılabilecek Bördübet.  

Doğudan batıya Yediadalar’dan başlayıp Amazon, Balıkaşıran, Boynuz, Küçük-Büyük Çatı ve Gerence (Armonika) koyları olarak sıralanan Bördübet’in sakin, ıssız, sessiz sığınakları bu yıl mavi yolcuların herhalde en önemli hedef noktalarından biri olacak.

Tümü doğal sit olarak tescilli bu kıpırtısız limanların şüphesiz en ünlüsü, karayolu bağlantısı nedeniyle bölgede denizcilerin acil durumlarda lojistik üs olarak da kullandıkları Büyük Çatı Koyu’dur. Geçen Haziran ayında, mavi yolculuk tarihinde çok önemli bir yeri olan bu koyumuz hakkında çıkan bir söylenti amatör ve ticari tüm denizcileri, balıkçıları çok üzdü. Resmi makamlarca doğrulanmayan bir söylenti ama ciddiyeti var. İddiaya göre, Emniyet Genel Müdürlüğü mavi yolculuk geleneği için büyük önem taşıyan bu koyumuzda bir eğitim kampı yapmak üzere Tarım ve Orman Bakanlığı’na başvurmuş. Umuyorum ki doğru değildir. Başvuru doğruysa da, İçişleri Bakanlığı en kısa sürede bu olmayacak sevdadan vazgeçer. Çünkü bu koylar Gökova mavi yolculuk geleneğinde büyük önem taşıyor.

Gökova’dan bir de son haber: Alakışla Kisse Bükü’nde bir geç dönem Bizans yerleşiminin kalıntıları vardı. Bu alan Bodrum Yarımadası’ndaki sekiz Leleg kentinden biri olan Syangela’nın limanı ve geç antik dönem kenti Anastasiapolis’in merkezi olarak tescilli idi. Son yıllarda bir mezbelelik haline gelen ve kilise kalıntılarında mangal-köfte, agorasında çayhane ocakları kurulan bu tarihi miras, nihayet Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın dikkatini çekti. Çok hızlı bir kazı çalışması başlatıldı. Bu yıl, Alakışla-Kisse Bükü’ne giderseniz ortamı tanıyamayacaksınız. 

Not: Alakışla’nın batı ucundaki Adalıyalı Koyu’nda da Syangela ve Anastasiapolis’in kalıntıları, 1’inci ve 3’üncü derece arkeolojik sit alanları var. Ama ETS Turizm AŞ’nin yıllardır davalık otel projesi bulunan bu koyda bir kazı çalışması yapılmıyor. Aslında oradaki tarihi eserler de gün ışığına çıkarılsa çok iyi olur.

DATÇA-HİSARÖNÜ: YEŞİLOVA’NIN SAKİN KIYILARI

Evet, koskoca Hisarönü Körfezi, ayrıca yanında da Yeşilova Körfezi… Ama sakin bir yer bulmak için bu kocaman coğrafyanın Marmaris’e en yakın kıyılarına kadar gitmeniz lazım. Hisarönü ve Yeşilova körfezleri son yıllarda öyle bir doldu, öyle bir rağbet var ki, kolay kolay boş koy bulamıyorsunuz. Peki ne yapmalı? 

Aslında her zaman çözüm var. Mesela, Bozburun Adaboğazı’na demirleyeceğim diye yırtınmak yerine tam karşısındaki Dat Bükü (yerliler Çomçalık derler) tercih edilmeli. 

İkincisi… Adaboğazı demişken… Hisarönü’nde de son yıllarda ciddi sayıda tekne Bozburun ve Selimiye’den çıkmaya ve mazot maliyetini azaltıp kısa yolculuklarla müşteri gezdirmeye başladı. Bu ne demek? Mesela cuma akşamları Adaboğazı ve Selimiye karşı kıyılarında, Sığliman’da vahşi bir gulet kalabalığı oluyor. Perşembe akşamları Bozburun çıkışlı tekneler Dirsekbükü, Girneyit vb; Selimiye çıkışlı tekneler Bencik, İnbükü (Emel Sayın) ya da Çamurlu Koy’a yığılıyorlar.

Yani planınızı cumartesi akşamı Bozburun ve Selimiye’den 300 civarında guletin hareket edeceğini; yine cumartesi günü Marmaris ve Bodrum’dan 400 civarında guletin Hisarönü’ne doğru geleceğini göz önünde bulundurarak yapacaksınız. Bu tablo şu anlama geliyor: Hisarönü’nde sakin koy arayışı cuma ve cumartesi akşamları haricinde çoklukla Rus ruletidir! Yani her an bir koy partisine denk gelebilirsiniz. Yani Hisarönü ve Yeşilova’da sükûnet arayanların işi biraz şansa kalıyor.

Bir önemli konu daha: Hisarönü’nde Dirsek, Kocabahçe, Adaboğazı, Bozburun, Söğüt, Selimiye, Orhaniye gibi kapalı koylar yaz ortasında yoğunluk nedeniyle maalesef hayli kirleniyor. Şanslıysanız deterjan, şanssızsanız olmadık şeylerin kokusu geceleri tüm ortamı kaplıyor. Temiz deniz için rüzgâr almayan açık deniz koylarının yolunu tutacaksınız. Bunun için şu anda en iyi seçenekler Hisarönü ile Yeşilova geçişindeki Apostol Burnu ve civarı, bir de Yeşilova ile Marmaris Körfezi arasındaki Karaburun civarı koyları. Mesela Oğlan boğuldu ya da Alagelme.

FETHİYE – GÖCEK: SEVENLERİ İÇİN BİTMEYEN BİR ÇİLE

Soru: “Ali Boratav, Göcek’i seviyor musun?”

Yanıt: “Evet seviyorum, hem de çok seviyorum ama usandım.”

Hem Göcek’in koylarına çökmek isteyenlerle uğraşmaktan hem Göcek’in tüm denizci topluluğunu “aşırı zengin” kabul eden esnafından usandım. Hem Göcek’ten para kazanmak isteyen kamu yönetimine laf anlatmaya çalışmaktan hem de Göcek’in muhteşem güzelliğini vahşi bir şekilde sömüren, istismar eden denizcilere ricacı olmaktan usandım.

Tek bir örnek veriyorum…

“Göcek ve Dalaman koylarını Kullanma ve Koruma Esasları” diye 2011 yılında yayınlanmış bir tebliğ var. Buna uymayanın 2023 yılı idari cezası özel tekneler için 244 bin, ticari tekneler için 1 milyon 221 bin lira. Bu tebliğ diyor ki, Göcek koylarında hız sınırı 6 deniz milidir. Güzel! 

15 Haziran öğleden sonra Hamam Koyu’nda bir jet ski sürücüsü Bayrak Adası’na kıçtankara tekne ile ada arasından herhalde yüksek süratle geçiş yaptı. Sürücünün boynu teknenin koltuk halatına takıldı ve öldü. Sahil Güvenlik’in tekne hakkında tutanak tuttuğunu işittik. Acaba ölüme sebebiyet vermekten mi? Bilmiyorum! Bu olayın neresiyle uğraşalım? Konuyu neresinden tutalım? Kime ne akıl verelim?

Göcek koyları kalabalık. Jet skiyle, sürat teknesiyle teknelerin arasına girilir mi? Orada yüzen bir çocuk da olabilirdi. Geçen yıl aynı küçük adacığa bir teknenin servis botu yüksek süratle çarptı. Teknenin kaptanının boynu kırıldı, gemicisinin kaburgaları un ufak oldu. 

Bir arkadaşımızla konuşurken dedi ki “Göcek’te önce tüm süpermarket gemilerinin faaliyetine son verilmeli. Bunlar tekne-kondulara bonfile, lahana, cacık taşıdıkça orada iki üç ay yerinden kıpırdamayan yüzen-lüks köy hayatı devam edebiliyor.” 

Kesinlikle haklı… Muğla BŞ Belediyesi’nin çöp toplama konteynerlerinin kaldırılması bir diğer vahim gündem maddesi. Daha bunlar gibi milyonlarca konu anlatılabilir.

Peki, bırakalım bu tatsız konuları. “Göcek’i seviyoruz, ille de gidelim” diyoruz. Ne yapacağız?

Bu yıl devletin istediği astronomik kira / ecrimisil bedellerini ödemekte zorlanacak resmi Yat Mola Noktaları’nı, yani Göbün, Manastır, Küçük Sarsala, Bedri Rahmi Zeytin, Tersane Adası ve Boynuz Bükü’nden oluşan altı tesisi desteklemekte fayda var. 

Ayrıca şunu da bir not olarak kaydetmeliyim: Son yıllarda fiyat/kalite denklemi biraz şaştı. Bu yıl ne olacak hiç bilemiyorum, o da ayrı mesele. Ama bu insanlar 20-30 yıldır ailelerini geçindirirken Göcek doğasını da canla başla koruyan yerli nüfustur.Göcek’te gelecek de, denizcilerin öncelikle desteğini hak eden nüfus da budur. 

DİĞER ROTALAR: MARMARİS VE KEKOVA…

Doğrusu Kekova’ya ancak gerçekten deniz sevgisi, tutkusu içine işlemiş insanlar gidiyor. Bu denizciler haliyle o bölgeyi ya gayet iyi biliyor ya da denize, doğaya yeterince saygı duyuyorlar. Dolayısıyla söyleyecek bir şeyim yok.

Marmaris Körfezi ise, çoklukla gel-geç bir rota. Çoğunlukla insanlar ya kısa süreli bir Marmaris kaçamağı için bu körfeze çıkıyor ve iki üç gün denizde gezip kentlerine, işlerine geri dönüyorlar. Ya da Marmaris’ten çıkıp Hisarönü veya Fethiye’ye dümen tutuyorlar. Genellikle Kumlubük, Çiftlik, Bozukkale, Ekincik koyları bu körfezin vazgeçilmez durakları.

Bu bölgede dikkat etmemiz gereken, denizciliğimizin geleceği açısından cansiperane korumamız gerektiğine inandığım iki önemli durak. Birincisi; 100’e yakın tekne ağırlama kapasitesiyle Çiftlik Koyu. Bu koy marinalar dışında denizlerimizdeki en büyük amatör denizci sığınma noktasıdır. Burayı kaybetmemek, bu koydaki beş restoranın iskelelerini yaşatmak şu ekonomik kriz günlerinde göz önünde bulundurmamız gereken önemli bir önceliktir, diye düşünüyorum.

İkincisi de; Datça Knidos ile birlikte Karaburun Bozukkale tesisleri, yani Ali Baba, Sailor’s House ve Loryma  Beach denizciliğimiz için çok büyük bir öneme sahipler. Knidos ve Bozukkale limanları binlerce yıldır bölgenin uçbeyleridir. Hem ulusal (kabotaj) hem de uluslararası deniz seferlerinde bu iki doğal limanın tam olarak 5 bin yıldır, yani Minos, Miken uygarlıkları ve Dor kavimlerinden bu yana çok büyük önemleri vardır. 

İkinci bir nokta, işletmecisi Hasan’ın bazı tuhaflıkları nedeniyle son yıllarda Rodos Geçidi’ndeki Karaburun’un ikinci antik limanı Serçe (Kasara-Cressa) Koyu amatör denizciler tarafından biraz ihmal edildi. Ama burası da 5 bin yıllık bir açık deniz limanı. Serçe’de son zamanlarda biraz tepki çeken Hasan şimdilerde işleri kardeşi Osman’a devretti. Geçen yıl gidenler memnundular. (Tel: 0536 3395492)

Yani… Bozukkale, Serçe, Knidos… Zaten gözünün üstünde kaşı var deyip geçmeyelim… Tehlikeli sulardaki 5 bin yıllık bu denizci sığınaklarını korumamız lazım.☸

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.