İzlanda, buzullar, küresel ısınma…

Dünya’nın doğal bir döngüsü, ısınma ve soğuma evreleri var. Biz ısınma evresindeyiz ve bu ısınma sürecini rutininin üzerine çıkartıp var gücümüzle hızlandırıyoruz. Havayı ısıtıyoruz, bunun karşılığında ekstrem kışlar görülüyor. Buzulları eritip volkanları patlatıyoruz, patlayan volkanlar güneş radyasyonunu engelleyip soğumaya neden olabiliyor. Ülkemizde aktif bir volkan olmasa da, dünyanın herhangi bir yerinde yeterince büyük bir patlama olduğunda bizim de bundan payımızı almama ihtimalimiz yok.

Siz de baharı hayalinizde canlandırıyor musunuz? Yoksa aklınız hâlâ kış da mı kaldı? “Yaa ne kadar güzel kartpostallık manzaralar oluştu, kara doyduk” diyenlerden miydiniz? Ya da tersi “Nereden dediysem ‘Allah’ım şöyle adam akıllı bir kış yaşayamadık’ diye, dilimi eşekarısı soksun” diye söylenenlerden misiniz? Sert diyebileceğimiz bir kıştı. Soğuk, karlı, ara ara fırtınalı. Sadece bizde sert geçmedi kış, ABD’de geçen seneki polar vorteks olayını biliyorsunuz, bu sene de ona benzer bir kış yaşandı, rekor kar dalgaları görüldü. Daha önce size polar vorteksten bahsetmiştim. Geçen sene ABD’yi zorlayan kışın nedeni, kutupların ısınmasıyla jet akımlarının gevşemesi ve kutuptaki havayı (bize göre hâlâ dondurucu soğuklukta olan havayı) aşağı enlemlere taşımasıydı. Kutuptaki ısınma dediğim zaman olayın yine küresel ısınmaya bağlanacağını tahmin etmişsinizdir herhalde :). Ama bu defa başka, keskin sirke küpüne zarar, fazla ısınma soğumaya yol açabilir, ona bakacağız. Umarın dikkatleri çekebilmiş, alıcıları açabilmişimdir. O zaman sağ taraftaki kolu ileri doğru itiyorsun ve tam gaz ilerliyoruz. Konumuz; küresel ısınma ile volkan patlamaları arasındaki ilişkiyi yakalayıp, volkanlardan da soğumaya doğru adım adım ilerleme. Nasıl?

İlginç mi? E o zaman buyurun!

Eyjafjallajökull patlaması

Eyjafjallajökull’u hatırlıyor musunuz? “Ne hatırlaması, ben o yazıyı okuyamıyorum bile” diyenlere minik bir paragraf açayım. Hani İzlanda’da 2010 yılında patlayan,adını telaffuz etmekte güçlük çektiğimiz bir volkan vardı ya, küllerden Avrupa’nın neredeyse tamamının hava sahası kapanmıştı, 10 binlerce uçuş iptal edilmişti. Bakın yeni bir çalışma, küresel ısınma nedeniyle İzlandaüzerindeki buzulların eridiğini ve bunun sonucunda da İzlanda’nın altındaki yer kabuğunun yükseldiğini söylüyor. Bağlantıyı kurdunuz mu? “Bunun Eyjafjallajökull’la ne alakası var?” diyen de olabilir, her görüşe saygımız var, hemen açalım biraz. Araştırmacılar yer kabuğundaki bu yükselmenin volkanik aktiviteleri tetiklediğini söylüyor. Bir trambolin düşünün, üzerinde yük varken aşağı doğru çöker, üzerindeki yükten kurtulduğu zamanda yükselerek eski haline döner. İşte yer kabuğu da aynen bu mantıkla çalışıyor. Üzerinde ağır buzul kütleleri varken aşağı çöküyor, buzullar eriyince de yukarı doğru yükseliyor, bu yükseliş nedeniyle de volkanik aktiviteler artıyor.

Sadece karalarda değil, sualtı volkanlarında da aynı sistem işliyor. Yani buzullar eriyip deniz seviyesi yükseldiği zaman karalar üzerindeki yük azalıyor ve volkanik aktiviteler artıyor. Ama bu defa denizlerde su miktarı ve basıncı artmış oluyor, dolayısıyla denizlerdeki volkanların aktivitesi düşüyor. Buz örtüsü genişleyip deniz seviyesi düştüğü zamanlarda da karalardaki yük artıyor ve volkanik aktiviteler zayıflıyor, aynı zamanda düşen okyanus basıncı nedeniyle sualtı volkanlarının aktivitesi artıyor. Anlayacağınız öyle ya da böyle, deniz altında ya da üzerinde o volkan bir aktivite yaşayacak.

O yıl yaz yaşanmadı!

Tabii bizim ülkemizde aktif volkan bulunmadığı için genelde volkan konularını çok fazla düşünmüyoruz. Ama volkan patlamaları en basit haliyle uçak seferlerini engelliyor. Eyjafjallajokull patladığında Avrupa’nın batısındaki uçak seferlerinin tamamen durduğunu hatırlarsınız. Çok daha önemli ve ilginç etkileri de var: 1815’te Endonezya’da patlayan Tambora Yanardağı nedeniyle 1816 yılının, İber Yarımadası’nda yaz mevsimi yaşanmadan geçtiğini biliyor muydunuz? Düşünün, Endonezya’da volkan patlıyor ve siz etkilerini bir yıl sonra Avrupa’da görüyorsunuz. Volkan patlamasını duyunca insanın aklına sıcak bir hava geliyor değil mi? Peki, neden yaz mevsimi oluşmadı sizce? Şöyle; Tambora Yanardağı o kadar şiddetli bir şekilde lav püskürttü ki, bu patlama sırasında çıkan gazlar, küller ve tozlar stratosfere kadar ulaştı. Stratosfer tabakasının başlangıcı (Stratosfer ile Troposfer arası) yerden yaklaşık 9-12 km yükseklikte bulunuyor, patlamanın şiddetini hayal edebiliyor musunuz? Patlamayla stratosfere kadar ulaşan partiküllerin yapabileceği bir şey vardır: Yere ulaşan güneş radyasyonunu azaltmak. İşte bu etki nedeniyle İber Yarımadası güneş radyasyonunu yeterince alamadı ve yaz sıcaklıkları o sene
için 15 °C’yi aşamadı. Mesele sadece yaz mevsiminin tadını çıkaramamak değil; yaz gelmeyince, sıcaklık düşük kalınca, yağış fazla olunca yiyecek sıkıntısı baş gösterdi, tarım ürünlerinin kalitesi düştü. Besin kalitesi düşünce salgın hastalıklar ve yayılma hızı arttı.

Bizi de etkiler

Yani kısacası Endonezya’da 1815 yılında patlayan volkan nedeniyle Avrupa’da ve Akdeniz ülkelerinde 1820’ye kadar büyük bir sosyoekonomik sıkıntı yaşandı. Bu nedenle, ülkemizde aktif bir volkan olmasa da, volkan konusu önemli çünkü dünyanın herhangi bir yerinde yeterince büyük bir patlama olduğunda bizim de bundan payımızı almama ihtimalimiz yok.

1873’de yine İzlanda’da yanardağ patlıyor, orada netice daha dramatik, çok fazla ölüm vakası var.

Şimdi tekrar dönüyorum küresel ısınmaya. Biliyorsunuz Dünya’nın doğal bir döngüsü, ısınma ve soğuma evreleri var. Biz ısınma evresindeyiz ve bu ısınma sürecini rutininin üzerine çıkartıp var gücümüzle hızlandırıyoruz. Havayı ısıtıyoruz, bunun karşılığında ABD’de ekstrem kışlar görülüyor. Buzulları eritip volkanları patlatıyoruz, patlayan volkanlar güneş radyasyonunu engelleyip soğumaya neden olabiliyor.

Bir konuyu daha geniş kitlelere ulaştırmış olmanın haklı gururuyla huzurlarınızdan ayrılıyorum, gelecek ay yine görüşelim, ben buralarda olacağım, sağlıcakla kalın.

iStock_000012916624_Large iStock_000058601316_Full

1 comment

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.