Soframızdaki tehlike; kuraklık ve orman yangınları

Soframızdaki yiyeceklerin nereden geldiğini hiç merak ettiniz mi? Aslında her gün alışveriş yaptığımız marketin reyonlarında gördüğümüz ürünlerin arkasında büyük bir emek ve çaba olduğunu pek de düşünmüyoruz sanki, ne dersiniz? Peki ya bu ürünlerin yetişmesi için gerekli olan toprak, su ve hava gibi doğal kaynakların giderek azaldığının ve tehlikeye girdiğinin ne kadar farkındayız?

Son yıllarda kuraklık, sel, orman yangınları, fırtınalar, sıcaklık artışı gibi iklim olaylarının sayısında ve yoğunluğunda bir artış söz konusu. Bu olaylar hem doğal hem de insan yapımı ekosistemlere zarar veriyor ve en başta da gıda sektörünü etkiliyor, çünkü tarımsal üretime zarar veriyor. 

SUSUZLUK VE SEL

Tarımın baş derdi kuraklığı ele alalım mesela. Kuraklığın ilk etkilediği nokta, toprak nemi ve yeraltı suyu seviyelerini düşürmesi. Tabii etkilenen bitki örtüsü oluyor; yaşanan susuz günler bitkinin büyümesini yavaşlatıyor veya durduruyor. Bu da verimliliği azaltıyor ve haliyle tarımsal girdi maliyetlerini artırıyor. 

Kuraklığın zıttı gibi görünen ancak kuzeni diyebileceğimiz bir başka faktör de sel. Susuzluk da aşırı yağış da anormal durumlar ve iklim değişiminin başlıca sonuçlarından. Bir taraftan sel gibi afetler de toprak erozyonuna, su baskınlarına, altyapı hasarına, mahsul kaybına ve hastalık yayılmasına neden oluyor. Ayrıca çok önemli bir sonucu daha var; su kalitesini bozuyor ve temiz içme suyu kaynaklarını azaltıyor.

İKLİM DEĞİŞİMİ VE ORMAN YANGINLARI İLİŞKİSİ

Yaz mevsiminde en korktuğumuz afetlerden biri de orman yangını. Sıcak ve kurak günlerin sonunda oluşan orman yangınları hepimizin içini yakıyor. Dünya genelinde orman yangınlarının sadece yüzde 4’ü doğal yollarla oluşuyor. Geri kalanı ise, ihmal veya kasti olarak çıkan yangınlar oluyor. Bununla birlikte, iklim değişikliği ile giderek daha da sıcaklaşan hava ve yağış rejimindeki değişiklikler gibi etkenler, yerden daha fazla nemi buharlaştırıyor, toprağı kurutuyor ve bitki örtüsünü daha yanıcı hale getiriyor. Özellikle Akdeniz ikliminin hâkim olduğu bölgelerdeki ormanlar, yaz aylarında yüksek sıcaklık ve düşük nem nedeniyle kolaylıkla tutuşabiliyor. Ayrıca kışın yağan karların erime süresinin kısalmış olması da ormanların daha uzun süre kuru kalmasına ve daha dayanıksız hale gelmesine sebep oluyor.

Orman yangınları ağaçlara, bitki örtüsüne ve ormanda yaşayan birçok canlıya ciddi zararlar verdiği gibi atmosfere de karbon salınımını artırıyor, iklim değişikliğini tetikliyor ve sera etkisini güçlendiriyor. Aslında bir pozitif geri besleme oluşturuyor. İsmi pozitif diye iyi bir anlama gelmiyor ne yazık ki. Şöyle ki: İklim değişimi orman yangınlarını artırıyor, çıkan yangın sonucu karbon salınımı artıyor ve bu da yine iklim değişimini besliyor.

KITLIK RİSKİ, EKONOMİK VE SOSYAL SORUNLAR

Kuraklık, sel, orman yangınları, fırtına, aşırı sıcaklar, tüm bu doğal afetlerin yarattığı sorunlar, tarımı doğrudan etkileyen faktörler olduğu için aslında soframızdaki birer tehlikeye dönüşüyor. Yediğimiz yemeğin, içtiğimiz suyun, kahvenin, bir parça çikolatanın, bir kilo patatesin kalitesini, vücuda faydasını etkiliyor. Çevre kirliliği gibi sorunlar da üzerine eklenince küresel bir tehlikeden başka bir şey olmuyor. Afetlerin verdiği hasarlar zaten market tedarik zincirlerini de etkiliyor. Tarımsal ürünlerin üretimi azaldıkça veya kalitesi düştükçe fiyatlar yükseliyor, arz talebi karşılayamaz oluyor ve kıtlık riski artıyor. Bu durum hem üreticiler hem de tüketiciler için ekonomik ve sosyal sorunlara yol açıyor. 

Biraz felaket tellalı gibi konuştum ama aslında şu an dünyamızda bu sorunların hepsini zaten yaşıyoruz. 2030-2040 yıllarında yaşanması ön görülen senaryoların şimdiden gerçekleştiğini görüyoruz. Maalesef beklenen kötü geleceği gelecekte de tutmuyor, geriye, bugüne çekiyoruz. Özellikle Türkiye kuraklıktan nasibini alan ülkelerde ön sıralarda yerini alıyor, Karadeniz’de bile kuraklıktan söz edebildiğimiz bir zamanı yaşıyoruz. Temmuz ayında insan güneş çiçek böcek aşktan bahsetmek istiyor ama eldeki malzeme bu. Ağustosta biraz güzel şeylerden konuşuruz umarım, en azından doğada olan bitenin içinden güzellikleri ayıklar çıkartır sizle paylaşırım. Kalın sağlıcakla…☸

Forest in a shape of lungs – deforestation and global warming concept

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.