El ele verip, bu yıl da dünyayı ısıtmaya devam ederek dereceye soktuk. Hem de sıralamada hiç de fena bir yere yerleşmedik ve dördüncü olduk. İşin enteresan kısmı; bu kadar çatışmanın, ayrılığın, kaosun, farklı düşüncenin olduğu dünya bu derecenin elde edilmesinde işbirliği yapabildi.
Geçen ay NASA (National Aeronautics and Space Administration, Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi)) ve NOAA (National Oceanic and Atmospheric Administration, Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi) “2018 yılı en sıcak dördüncü yıl olarak kayıtlara geçti” dedi. El ele verip bu yıl da dünyayı ısıtmaya devam edip dereceye soktuk. Hadi bir adım daha ileri gideyim. 2019 yılının dördüncü, üçüncü, tamı tamına ikinci olması bekleniyor. Evet, modern kayıtlara göre, yani yaklaşık 1880’lerden bu yana yaşanan en sıcak 10 yıl, son 10 yıl içinde yer alıyor. Yani giderek ısınıyoruz.
Paris İklim Zirvesi’nde küresel ortalama sıcaklığı sabitleme kararı alınmıştı oysa. Ancak ne yazık ki, bu hususta başarılı olunamıyor. Atmosferde biriken karbondioksit miktarı 2018’de rekor seviyeye ulaştı. Ve geçirdiğimiz son dört yıl, tarihin en sıcak yıllarıydı. 2016, ardından 2017 sonra 2015 ve şimdi de dördüncü sıraya 2018 yerleşti. Peki bu ısınmanın etkileri yalnızca kuraklık, sıcaklık artışı, ısı dalgası vs. mi? Aslında değil.
EKSTREM BİR KIŞ YAŞANDI
Küresel ısınmanın etkilerini genel olarak ekstrem hava olayları olarak tanımlamak çok daha doğru olur. Çünkü bir taraf kuraklık çekerken, başka bir bölgede de dondurucu soğuklar olabiliyor. Örneğin; bu kış “polar vorteks” dediğimiz kutup girdabında gerçekleşen bozulmalar özellikle Amerika’nın orta batı eyaletlerine dondurucu soğukları getirdi. Chicago, ocak ayının sonunda Antarktika’dan en az 10 derece daha soğuk günler geçirdi. Kuzey Sibirya’da da sıcaklık, aynı şekilde, normallerin altına düştü. Kanada’da yüzlerce okul, üniversite eğitimine ara verdi. Polar vortekste meydana gelen değişimler Kuzey Amerika’nın ve Avrasya’nın birçok bölgesinde ekstrem bir kış yaşattı. Amerika’da dondurucu soğuk 21 kişinin ölümüne yol açtı. O kadar soğuk oldu ki, insanlar birkaç dakika bile dışarıda duramıyordu. E o zaman, hani küresel ısınma? Hani?
JET AKIMLAR
Aslında bunun sebebi veya en azından sebeplerinden bir tanesi zaten küresel ısınma. Çünkü Kuzey Kutbu’ndaki o soğuk hava, adı üstünde kutup havası, normal şartlarda güçlü rüzgârlarla -jet akımlarıyla- kilitli tutuluyor. Polar vorteks dediğimiz şey de bu aslında. Kuzey Kutbu etrafında üst seviyelerde bulunan basınç merkezi, tam ortasında ekstrem derecede soğuk bir hava kütlesini tutuyor ve bunun etrafını da bahsettiğim jet akımları sarıyor. Bu sistemi şu şekilde hayal edin, dünyamızın tepesine yerleştirilen bir örtü ortasından tutularak sürekli döndürülüyor, çok hızlı bir şekilde, o kadar hızlı ki şekli hiç bozulmuyor. Ancak hızı düşürdüğünüzde bu örtü dalgalı, kıvrımlı bir şekilde daha aşağı enlemlere kayıyor. Kısacası, mesele bu hızla alakalı. Atmosferin yukarılarında çok hızlı şekilde dönen bu jet akımları, gezegen ısındıkça güçsüzleşiyor, yavaşlıyor ve daha dalgalı, böyle menderes şeklinde, daha güneye doğru iniyor.
EKSTREM BİR KIŞ YAŞANDI
Yine bu rüzgârları güçsüzleştiren ısınmanın yanında başka bir faktör de Kuzey Kutbu’nda azalan deniz buzları. Bildiğiniz üzere, bu buzların azalmasının sebebi de küresel ısınma. Normal koşullarda o beyaz, parlak buzlar ısının fazlasını atmosfere geri yansıtıyor ve aşırı ısınmayı önlüyor. Ancak buzların erimesiyle ortaya çıkan koyu renkli okyanus, yaz döneminde ısıyı absorbe ediyor ve kış geldiğinde atmosfere geri yollarken bu rüzgârların, dolayısıyla da polar vorteksin dengesini bozuyor. İşte sonucunda da aşırı soğuk hava kütleleri Kuzey Amerika’nın içlerine doğru iniyor ve en az 90 milyon Amerikalı -40, -45 dereceleri deneyimlemiş oluyor.
KUTUPSAL GİRDAP BÖLÜNMESİ
Tabii yalnız Amerika değil bu durumdan nasibini alan. Bu yılki polar vortekste durum şöyle: Arktik Okyanusu’nun uzantısı olan Barents-Kara denizlerinin sıcaklığı normalin üzerindeydi. Burada bir parantezle denizlerin ısınmasının da küresel ısınmanın sonuçlarından biri olduğunu belirtmek isterim. Buradaki sıcaklık artışı Sibirya’da soğuk ve Kuzey Avrupa ile Doğu Amerika’daki ılık havayla ilişkili. Daha fazla teknik detaya girmeyeyim ama şöyle bir toparlarsak; bu yıl soğuk hava girdabı ani stratosfer ısınması sonrasında ikiye bölündü: Kutupsal Girdap Bölünmesi. Ve bir çekirdek Kuzey Amerika’ya, bir diğeri de Avrasya’ya düştü. Batı Kuzey Amerika -özellikle Kanada- ve Sibirya’da çok güçlü bir sıcaklık düşüşü oldu. Kuzey Amerika’nın doğusu kışı ılık geçirirken, Avrupa’da da daha çok ortaya karışık bir havanın olduğunu söyleyebiliriz.
SON 150 YILIN EN SICAK ÜÇÜNCÜ OCAK AYI
“Polar vorteksi herhangi bir fırtına veya bir soğuk hava olayından ayıran şey nedir?” diye bir soru geldi sanırım. Teşekkürler, güzel soru. Şöyle yanıtlayayım: Polar vorteks veya kutup girdabı aslında bir sirkülasyon. Onun tehlike boyutunu bir kasırga veya fırtına ile karşılaştırmak doğru olmaz. Çünkü birbirinden apayrı sistemler. Polar vorteksteki değişim, tek bir fırtınadan farklı olarak uzun süreli, daha kalıcı soğukları temsil ediyor. Sıcaklıktaki uzun süreli düşüş, aynı zamanda birden çok kış fırtınasını da getirebiliyor. Ondan korunmanın yolu da bir dönem olabildiğince iç mekânlarda kalmak. Çünkü bir fırtına yaklaşıyor, yakalanmayalım, kaçalım tarzında bir olay değil sonuçta. Uzun bir dönemi kapsayan ekstrem soğuklar hayatı neredeyse tamamen durdurabiliyor. Birebir örtüşmüyor ama Deniz Dalgası ile Tsunami farklılığı örneği gibi, ikisi de denizden gelen dalga ama sürekliliği farklı.
Jet akımlarındaki bozulmalar yazın ısı dalgalarına, kışın ani soğuklara neden oluyor. Bu değişiklikler küresel ısınmanın bir yan etkisi mi yüzde 100 bilemiyoruz ama küresel ısınmanın sirkülasyon paternlerini etkilediği çok açık. Ve bu sirkülasyon paternleri de havamızı belirleyen, onu kontrol eden oyuncular; esas oğlan ile esas kız. Bu arada bu kadar soğuk demişken bilin bakalım ocak ayı, 2019’un ocak ayı en sıcak ocaklar arasında kaçıncı sırada yer aldı? Sizin yerinize ben “Yok artık! O kadar Kutup Soğukları geldi, o da mı kurtarmadı?” diyorum. Son 150 yılın en sıcak üçüncü Ocak ayı oldu. Dolayısıyla 2019’un ilk üçe oynadığının işaretini ilk aydan vermiş oldu. Gelecek ay Nisan, en sevdiğim 12 aydan biri. Umarım her şey yolunda gider de en fazla 3-4 hafta süren İstanbul’un o eşsiz erguvanlarını görebiliriz. Bakın ben Acem Halısı’nı da çok severim. Bilir misiniz? Bilmeyenler hemen girip internetten baksın, hemen hatırlayacaksınız. Gelecek ay da görüşelim, birkaç sayfa ileride ya da geride buralarda olurum. Sağlıcakla kalın. ☸