S/Y Storm Bird ile doğudan batıya Pasifik Okyanusu geçişimizde tercih ettiğimiz Kuzey Pasifik rotası üzerinde Hawai’i* Adaları’ndan Marshall Adaları’na seyrederken, bu büyük okyanusa Okyanusya ismini daha çok yakıştırmıştım. Marshall Adaları’ndan ayrılıp Karolin Adaları’nın en doğusundaki küçük ada Kosrae’ye seyrimizde ise, üzerinde yol aldığımız görkemli su kütlesinin büyüklüğünü, Okyanusya üzerindeki zerrecikliğimizi daha da çok hissettim.
Yıllar önce evde, duvardaki büyük harita önünde rota planları yaparken haritada toplu iğne noktası gibi duran Kosrae’ye doğru seyrettiğimizi düşündükçe, hem Okyanusya’nın ihtişamını içime çekiyor hem de yaptığımız planları hayata geçiriyor olmanın huzurunu yaşıyordum. Aslında bu, kaybettiği ya da aradığı bir şeyi bulmak üzere açık denizlere çıkanların ya da kendini “boş denizlere” bırakanların tersine, içinde yaşadığımız evren ile bütünleşmenin keyfini sürüyor olmanın da huzuruydu. Engin okyanusla bir olup, ufuklardan ufuklara açılmanın verdiği bir tür dinginlikti.
Yaklaşık bir buçuk ay kaldığımız Marshall Adaları, Majuro Atolü lagününden, güzel bir sabah arkadaşlarımızın teknesinde “güle güle” kahvemizi içip vedalaştıktan sonra demir aldık. Lagünden çıkarken, Pasifik’te ton balığı avcılığı ve transferi yapan balıkçı tekne ve gemileri trafiğinin en hareketli limanlarından birini de arkamızda bırakmış oluyorduk. Yılda 600 bin ton tonbalığı Majuro’dan Amerika, Çin, Japonya ve Tayvan’a gönderiliyor. Bu kadar avcılığın sonunda koca Okyanusya’nın bile doğal dengesini koruyamayacağını düşünerek, Majuro’dan buruk bir şekilde ayrıldık doğrusu. Devamı Ekim 2017 sayımızda…