Ali Sami Yen’in denizciliğimize katkısı

Ali Sami Yen, Türk futbol tarihine iz bırakmış bir şahsiyettir. 65 yıllık hayatına (1886-1951) çok büyük katma değerler sığdırmıştır. Ali Sami Yen’in futbol dışında en büyük katkılar sağladığı bir alan da denizciliktir. Onun Türk amatör denizciliğinin kuruluşu ve gelişmesindeki öncü yeri pek bilinmez.

Fotoğraflar GALATASARAY MÜZESİ ARŞİVİ, BAŞLANGIÇTAN 1980’E KADAR GALATASARAY DENİZCİLİK TARİHİ KİTABI, SULTANİ (KASIM 2019 SAYISI), WIKIMEDIA

Futbol tarihimizin mihenk taşlarından Ali Sami Yen, Türk edebiyatının önemli isimlerinden, ilk Türkçe roman, ilk Türkçe ansiklopedi ve sözlük yazarı Şemsettin Sami’nin oğludur. Ali Sami Yen, II. Abdülhamit iktidarı sırasında Galatasaray Mekteb-i Sultanisi öğrencisi iken, 1 Ekim 1905’te birkaç sınıf arkadaşı ile okulda bir futbol takımı kurmaya karar verir. 1912 yılında dernekleşen Galatasaray Futbol Takımı’na 1905-1918 yılları arasında kurucu başkanlık yapan Ali Sam Yen kuruluşunda ülkülerini şu cümle ile açıklıyordu: “Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek.”

MAVİYE YÖNELİŞİ

Ali Sami Yen 65 yıllık ömrünün büyük kısmını Galatasaray Kulübü’ne, Türk futboluna ve sporuna adadı. 1923 yılında Cumhuriyet ile kurulan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın (Türkiye Spor Dernekleri Federasyonu) kurucuları arasında yerini aldı. 1926-1931 arasında Milli Olimpiyat Komitesi Başkanlığı’nı yürüttü. Ali Sami Yen’in futbol dışında en büyük katkılar sağladığı bir alan da denizciliktir. Onun Türk amatör denizciliğinin kuruluşu ve gelişmesindeki öncü yeri pek bilinmez. Arnavutluk’tan göç eden ve deniz kültürüne uzak, edebiyatçı bir aileden gelmiş olmasına rağmen Kanlıca gibi Boğaz’ın en güzel yerlerinden birisinde doğmuş olması, onun küçüklükten itibaren denizle buluşması, gemileri, tekneleri seyretmesi temel denize yöneliş duygularını tetiklemiş olabilir. 13 kurucu okul arkadaşı içinde daha sonra “sivil amiral” olarak haklı şöhrete sahip olacak deniz ve denizcilik âşığı gazeteci Abidin Daver’in de bulunması Ali Sami Yen’in şüphesiz Galatasaray Kulübü’ne ve dolayısıyla dönemin Türk amatör denizciliğine yeni boyut getirmesinde önemli rol oynamış olabilir. Galatasaray’ın kurucuları arasında bulunan ve kulübün yetiştirdiği en önemli değerler arasında yer alan Abidin Daver’in Türk denizcileşmesine büyük katkı sağlayan bir şahsiyet olduğunu ekleyelim. 

Onun sayesinde Galatasaray’ın bu topraklarda kurulan ilk milli denizcilik kulübünün öncüsü olduğunu söyleyebiliriz. Eğer bugün Türk futbol camiasının büyük değerlerinden birisi olan Galatasaray Kulübü, kurucusu Ali Sami Yen’in denizcilik mirasını onun 100 yıl önceki heves ve enerjisi seviyesinde koruyabilmiş olsaydı şüphesiz Türk halkının denizcileşmesine büyük katkı sağlanmış olurdu. Zira Ali Sami Yen sadece futbol değil denizciliğin de bir halk öncüsü idi. Türk milletinin bugüne kadar devlet tarafından sağlanamayan denizcileşmesine katkı sağlamaya II. Abdülhamit istibdadında bile başlayabilen bir liderdi. 

GALATASARAY’DA DENİZCİLİK MÜZESİ

Tüm süreç Ali Sami Yen’in deniz ve tekne sevgisi ile başlıyor. Mehmet Şenol tarafından yazılan “Gayriresmi Futbol Tarihi” (Mundi Yayınları, 2020) isimli kitap ile Celal Gürsoy tarafından 2017 yılında yazılan “Başlangıçtan 1980’e Kadar Galatasaray Denizcilik Tarihi” isimli kitapçık bu konuda önemli bilgilerle konuya ışık tutuyor. Şenol’un kitabında yer alan, Ali Sami Yen’in hatıratında ilgili girdiler şöyle: “1914’te Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması yeni bir sporun başlamasına vesile oldu. Bu, denizcilik idi. Bütün kotra (yelkenli 5-8 metrelik motorsuz tekne) ve futalar (kürek sporu yapılan ince uzun, dar tekne) müsadere edilmişti. Donanma cemiyeti su sporlarını yaymak için bunları kulüplere dağıttı (Donanma Cemiyeti’nin 5 sene önce kurulduğunu not edelim, CG). Başka şekilde malik olamayacağımız vasıtaları ele geçirmenin heyecanı içinde, tüm sevme kabiliyetimizle kendimizi bu spora verdik. Ben yakın seferler kaptanlığı sınavına hazırlandım. Porsunluk (gemicilik işleri), vardabandıralık (denizde görsel haberleşme) öğrendim. Bir kotranın bütün hizmetleri aşamasından geçtim ve bugün Galatasaray Lisesi’nde bulunan bir küçük denizcilik müzesi vücuda getirdim.”

Daha sonra zaman hızla akıyor. Moda’da İtalyanlara ait bir lokal, savaş dolayısıyla hükümet tarafından el konulduktan sonra Galatasaray Kulübü’ne veriliyor. Ali Sami Yen sayesinde deniz kıyısındaki bu mekân, kulübün denizcilik lokali haline getiriliyor. O güne kadar kazanılmış tüm kupalar da buraya getirilerek ayrıca ilk küçük çaplı spor müzesi de kurulmuş oluyor. Daha sonra 1915 yılında kulübün denizcilik branşının Fenerbahçe’deki tek katlı Hotel Beau Rivage (Güzel Kıyı)’ya taşınma sonrası kulüp gerek savaş nedeniyle el koyma gerekse bağışlarla elde ettiği futa ve sandallarla kulüp üyelerini yüzme, sutopu, tramplen atlama, kürek, yelken gibi deniz sporlarından yararlanmaya çağırıyor. Bu arada futbolcuların aynı zamanda yüzme ve kürek dallarında da müsabakalara katıldıklarını görüyoruz. 

İNCİ’NİN BAŞARILARI VE EL İSKANDİLİ

Bu kulüp, yani Galatasaray’ın denizcilik branşı ilk kez 1914 yılında yapılan Moda kürek yarışlarına başarıyla iştirak ederek, camiayı denizcilik hayatının içine taşıyor. Ali Sami Yen’in kurmuş olduğu Galatasaray Denizcilik Kulübü, Donanma Cemiyeti’nin yaptığı yarışlara da katılmaya devam etmiş ve pek çok yarışı birinci bitirmişlerdir. Denizciliğe yönelik faaliyetlerde kullanılan, savaşta el koyularak elde edilen yolenin (yawl) “İnci” ismini taşıdığını anılarda okuyoruz. İnci teknesi 1917 yılında yapılan Fenerbahçe-Kınalıada yarışında Alman denizcileri geçerek birinci olmuştu. Bu konuda anılarında şöyle diyor: “Vaktiyle Donanma Cemiyeti’nin yaptığı yarışmalarda birinciliği kazanmak için bütün kudretimizle çalışır bütün şahsi vasıtalarımızı da burada kullanırdık.”

Fenerbahçe’deki yeni mekânda sergilenen kupalar ve fotoğrafların yanına Ali Sami Yen daha sonra denizcilik objelerini eklemeye başlıyor. İlk obje, bir “el iskandili” oluyor. Hatıratında konuya şöyle değiniyor: 

“O sıralarda kotra eksiklerinin tamamlanması için kalafat yerinde sık sık dolaştığım bir gün, ihtiyar bir gemicinin sattığı bir derin su iskandilini 15 kuruşa almaya muvaffak olmuştum. Çok eski modası geçmiş bir alet idi. Fakat temizleyip parlattıkça gemicilik odamızın masasının üzerinde kendisini gösterdi. Yanına ikinci bir alet getirme hevesi yavaş yavaş denizcilik müzemizin ortaya çıkmasına yol açtı. Kendi vasıtalarımızla muvaffak olamadığımız aletleri de bizi teşvik etmek isteyen o zamanki Bahriye Nazırı Cemal Paşa’dan almıştık. O tarihte futbol kulübümüzün merkezini Beyoğlu’ndan Kalamış Koyu’na taşımıştık. Evde kendim için toplamış olduğum spor resimlerini de kulübe getirdim. Mevcut kupalarımıza üç camekân temin etmiştik. Deniz ve kara sporlarına ait hatıralar bir araya gelince cazibesi büyüdü ve bu suretle yavaş yavaş Galatasaray Müzesi ortaya çıktı.”

BEDEN TERBİYESİ VE SPOR ÖĞRETMENİ

Ali Sami Yen’in Galatasaray’ı denizcilik alanında ileri taşımasının bir nedeni de kulübün üyelerinin büyük çoğunluğunun Kadıköy’de oturması ve denizle iç içe yaşamasaydı. Onun denizciliğe katkılarına bir diğer destek de Bahriye Nazırı Cemal Paşa’dan geliyordu. Bu süreç içinde Cemal Paşa deniz tutkunu Ali Sami Yen’e Şubat 1917’de hayatı boyunca unutmayacağı bir görev verdi. Heybeliada Bahriye Mektebi’nde beden terbiyesi ve spor öğretmenliği görevi kendisine tevdi edildi. Bu konuyu bir söyleşide şöyle anlatıyor: “Bu çalışmalar ile çok alakalı olan Bahriye Nazırı Cemal Paşa, Bahriye Mektebi’nden Ferit Bey’in de talebiyle beni bu mektebe beden terbiyesi ve spor öğretmeni olarak tayin etti. Bu tesadüf olmasaydı belki ben de Çanakkale’de şehit düşen arkadaşlarımın arasına girecektim. Cemal Paşa hiçbir yardımı benden esirgemedi. Terbiyeli, disiplinli, çalışkan ve her cepheden tam tesisatlı bir deniz muhittin içinde geçirdiğim birkaç sene tabiata ve sonuçta spora yatkınlık açısından beni en çok tatmin etmiş olan senelerdir.”

Ali Sami Yen’in sadece futbol ve denizcilik değil, izcilik, avcılık, trekking ve tenis dallarında Türk sporuna büyük kakılar sağladığını ekleyelim. Onun vizyonunu bugün bile anlamak kolay değil. 

VE GÜNÜMÜZ MANZARALARI

Türkiye maalesef bugün devleti ve halkı ile denizci olamamıştır. Bugün futbolun yanında yelken, yüzme, kürek, su altı sporlarının kısacası su sporlarının kitlesel merak ve takip konusunda adı bile geçmiyor. Belediyelerin pek çoğunun futbol kulüpleri olmasına rağmen, yüzme, yelken ve kürek kulüpleri yok. Halka bedava yüzme eğitimi verecek kursları açan belediye sayısı o kadar az ki, bu tip kursların açılması, basında haber niteliği taşıyor. Futbol camiasının içine düştüğü acıklı durumu ise, arsız neoliberal kapitalizm ve ahlaksız kazanma hırsının toplumu getirdiği karanlık durum özetliyor. 

Her sene yüzme bilmediği için yüzlerce çocuk ve gencimizi boğulma sonucu kaybediyoruz. Bir tek futbolcuya verilen transfer parası ile gençlere yüzme kursları açılabilecekken, her sene yaşanan acıklı tabloya sadece bakıyoruz. Belediyeler de büyük spor kulüpleri de kitlesel denizcileşme eğitimine kaynak ayırmıyor. Bugün İstanbul Boğazı’nda bütçesi pek çok ilden yüksek ilçeler var ancak koskoca Boğaziçi’nde başta Sarıyer olmak üzere hiçbir yerde deniz kulübü yok. Diğer yandan marina ve özel tekneler sayısal olarak son yıllarda artmış olsa da bu artışa paralel amatör denizcilik ruhu ölüyor. Artan tekne sayısı hedonizm, kişisel statü sembolü ve prestij aracına dönüşümle izah edilebilir. Maalesef denizlerimizde çoğunluk görgüsüz ve kara paranın tekneleri dolaşmaktadır.

Bugün Galatasaray dahil hiçbir büyük futbol kulübü denizciliği bir kamu ülküsü ve halkın doğa ile uygarlığa erişim aracı olarak benimsemiyor. Büyük spor kulüplerinin su sporları branşları ile Türkiye Yelken Federasyonu ve Türkiye Yüzme Federasyonu asli amaç olarak olimpiyatlara su sporlarında gençler yetiştirmeyi hedefliyorlar. Gönül isterdi ki bu büyük kulüpler ve federasyonlar fakir gençlerin denizciliğe yönelmesinde, yüzme, temel yelken ve kürek öğrenmesinde rol oynasın. Keşke Ali Sami Yen’in 100 yıl önce denizcilik kültürü boyutunda hissettiklerini bugünün kulüp ve devlet yöneticileri hissedebilseydi. Ali Sami Yen’in 15 kuruşa hurdadan aldığı derin su iskandiliyle denizcilik müzesi kurmuş olmanın onda yarattığı heyecanın milyonda birini bugünün yöneticileri yaşamış olsaydı her halde farklı bir Türkiye olurdu. Yaşar Kemal’in dediği gibi, “O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler.’” Dilerim bu yazımı gereken görgülü kişiler okurlar ve ders çıkarırlar. 29 Temmuz 1951 tarihinde sonsuzluğa uğurlanan Ali Sami Yen’in Türk futbolu, amatör denizciliği ve sporuna yaptığı katkılar önünde saygıyla eğiliyorum.☸

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.