36. AMERICA’S CUP’ta heyecan ve gerilim dorukta!

Dünyanın en büyük ve en köklü yat yarışlarından birini soluğumuzu tutarak takip ediyoruz. Sürprizleri, talihsizlikleri ve anbean yükselen tansiyonu ile 36. America’s Cup’ta elemeler sona erdi, finale geri sayım başladı. 

Değerli okurlar, bildiğiniz üzere 36. America’s Cup eleme yarışları bitti ve Mart ayında Yeni Zelanda’nın karşısına İtalyanlar, İngiliz ve Amerikalıları tam olarak kıran kırana bir mücadele sonunda eleyerek çıkıyor. Öncelikle bugüne dek olanlar, takımlar ve teknelerle alâkalı kısa bilgiler paylaşalım.

İKİ KAPTANLI İTALYAN TAKIMI

Bermuda’da 2017’de yapılan yarışta Oracle’ı mağlup eden Emirates Team New Zealand (ETNZ), kupayı Auckland’a götürüp yeni bir klasmanda tekne üzerine planlar yaptı. Sonuç olarak, ilk başta herkes için sürpriz olan bir dizayn ortaya çıktı. 23 metrelik yeni tekneler yumuşak kanat yelkenli ve 11 kişilik bir takım tarafından kullanılıyor. Takımdaki sekiz kişinin ana görevi sürekli vinç çevirerek hidrolik depolarını dolu tutmak. Teknenin tüm trimleri hidrolik olarak kontrol ediliyor. İtalyan takımı Luna Rossa Prada Pirelli ise farklı olarak iki kaptan kullanıyor, dolayısı ile manevralar esnasında dümencinin yer değiştirmesine gerek kalmıyor. Tabii burada iki dümenci arasında mükemmel bir bağ olması gerekiyor. Bu seçim İtalyanlara ilk yarışlarda epey pahalıya mal oldu. AC75 sınıf kuralları teknelerin belirli konularda tek tip, bazı konularda da yoruma açık olarak geliştirilmesinin önünü açtı.

YENİ ZELLANDA’NIN YARASA KANADI

Tekneler dış görünüşte birbirlerine çok benzese de hepsinin içinde bir sürü fark var. Gözle görünen en büyük fark, su kanatlarında. ETNZ düz T kanat denilen tarzı, diğer takımlar daha V şeklindeki versiyonları tercih ederken Amerikan ve ETNZ kanatlarının ortasında torpil gibi bir parça var. Yeni Zelandalıların gövde tasarımı en iyi aerodinamik yapıyı sunuyor, takım üyeleri gözükmüyor bile. Ayrıca ETNZ dümenciyi en arkaya değil, takımın daha ortasında bir yere konumlandırmış ve manevralarda direğin önünden diğer tarafa geçiyor. Yeni Zelandalılar inovasyon konusunda en radikal kararları almışlar. Şubat ayı içinde yeni bir ana yelken kullanmaya başladılar. “Yarasa kanat” dedikleri yelkenin tepesinde güngörmez yakasında Batman’in uçağı gibi çıkıntılar yapmışlar. Bu ve direk dibinin daha aşağıya çekilmesi yelkenin güverteyle birleştiği bölgedeki alanını artırıyor, bu da özellikle düşük havalarda kanatlar üzerine havalanabilmek için çok ihtiyaç duydukları gücü artırıyor.

SIR BEN AINSLIE ŞAŞIRTTI

2020 Aralık ayında 36. America’s Cup World Series (Dünya Serisi) yarışları Auckland’da düzenlendi. 2020 senesi boyunca Amerika, İngiltere, İtalya ve Yeni Zelanda’da yapılması gereken yarışlar Covid-19 salgını nedeniyle yapılan uygulamalar sonucunda sadece bir etap oldu. Bu yarışlar çok ilgi çekti. Dünya Serisi sistemi, yarışın tarihinde nispeten yeni bir uygulama. Etkinliğin sene boyunca gündemde kalmasına ve takımların birbirlerini tartmalarına imkân veren bir organizasyon. Normal şartlarda America’s Cup sahibi olan takım rakipleriyle kupa yarışına kadar hiçbir zaman karşılaşmıyordu. Herkesin favori olarak gösterdiği ETNZ (Emirates Team New Zealand) bu seriyi rahatlıkla kazandı. Sadece American Magic takımı karşısında sürpriz bir mağlubiyet yaşadılar. Bu seri esnasında ortaya çıkan tabloya göre Amerikan takımı en hızlı ve oturmuş takım olarak göz doldurdu. Diğer yanda İtalyanlar ve İngilizler gerçekten bu kupayla ilgisi olamayacak iki takım gibi kendi aralarında hatalar ve sorunlarla dolu maçlar yapıp seriyi tamamladılar. Özellikle İngilizlerin performansı herkes için büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Seriyi sıfır galibiyetle bitiren Sir Ben Ainslie’nin nasıl olup da böyle bir takımla buraya geldiğini hayretler içinde izledik. ETNZ’ye meydan okuyan takımlar arasında American Magic takımı ve teknesi Patriot (Vatansever) her halleriyle göz doldurdu. Hatta kupayı geri alabilme potansiyelleri de oldukça yüksek gözüküyordu. Tecrübeli kaptan Dean Barker’ın dümenciliğini yaptığı takımın startları ve manevraları diğer takımlara göre mükemmel gözüküyordu. 17-19 Aralık tarihlerinde düzenlenen Dünya Serisi yarışlarının ardından havasızlık sebebiyle iptal olan Noel Kupası (Christmas Cup) da düzenlenemedi ve herkes heyecanla Prada Kupası Challenger Series’i (Meydan Okuyanların Eleme Yarışları) beklemeye başladı. Hepimizin yıllardır alışık olduğu Louis Vuitton eleme yarışlarının yerini Prada aldı.

YENİ YILDA DENGELER DEĞİŞTİ

15 Ocak 2021’de başlayan Prada Cup’ın ilk yarışı İngilizler ve Amerikalılar arasında yapıldı. Hepimizin beklentisi Patriot’un Britannia’yı kolaylıkla mağlup edeceği yönündeydi ancak yarış kimsenin beklediği gibi geçmedi. İngilizler, Patriot karşısında ezici bir üstünlük sergiledikten sonra aynı gün yapılan diğer yarışta İtalyanları da ezip geçtiler. Bir aydan daha kısa bir sürede adeta farklı bir tekne ve takım gelmişti. Sir Ben Ainslie bir mucize gerçekleştirmişti. İtalyanlarla yaptıkları yarışlarda da büyük bir üstünlük sağlayıp doğrudan doğruya Prada Cup finallerine gitmeye hak kazandılar. Amerikalılar için ise durum o kadar iç açıcı değildi. Aralık ayındaki takımdan eser yoktu. Devam eden günlerde yapılan yarışlarda İtalyan ve İngilizlerin hızlarının giderek arttığını, Amerikan takımının da sahip olduğu hız avantajı kaybolmasa bile giderek azaldığını ama her şeyden önemlisi taktiksel ve tekne idaresinde sorunlar yaşamaya başladıklarını şaşkınlıkla izledik.

PATRIOT’UN VEDASI

Startlarda yapılan basit hatalar ve manevralarda yaşanan sorunlar herkeste ama en çok Amerikalılarda şok etkisi yarattı. 17 Ocak’ta İtalyanlara karşı yapılan yarışta güç bela liderliği yakalamış durumdayken orsa kapısını dönüşte riskli bir manevrayı tercih ettiler. İşte burada her şey ters gitti. O anda gelen şiddetli sağanak, sancak şamandırası yerine iskele şamandırasını seçmelerinden dolayı gereken tramola ve üstüne kafa açmaları, bu sırada rüzgâraltında kalan runner’ın boşlanmaması felaketi getirdi. Bir anda şahlanan teknenin kontrolü kayboldu, runner boşlanmadığı için anayelken kasılı kalarak güç üretmeye devam etti, havalanan tekne üzerindeki yükle birlikte iskele kanadının ürettiği kaldırma gücüne rağmen suya vurdu. Yana yatık vaziyette kalan tekneyi hızlıca düzelttiklerinde başlarına gelen felaketin boyutlarını daha iyi anladılar. Oluşan muazzam yük sonucunda iskele tarafındaki kolun tekne içindeki mafsalı kırılıp teknenin gövdesini delmişti. Patriot hızla su alıyordu ve her an batabilirdi. Diğer takımların imdada koşmasıyla Patriot iki bot arasında askıya alındı. Deliğe sıkıştırılan balon ve gövdenin üstüne sarılan yelken yardımı ile teknenin içindeki su seyyar pompalarla tahliye edildi. Kıyı emniyeti, itfaiye ve tüm takımların çabaları sayesinde Amerikan Magic takımı hava karardıktan sonra limana dönebildi. ETNZ’nin kaptanı Peter Burling’in ve diğer ekiplerin rakiplerine yardımları görülmeye değerdi. Günlerdir bir türlü sihrini gerçekleştiremeyen Amerikan takımının içine düştüğü durum tüm ekip için yıkıcıydı. Teknenin suya dalmasıyla beraber içindeki tüm elektronik sistemler de hasar görmüştü. Fakat teslim olmadılar. Diğer takımların tamirat için sağladıkları imkânlar ve gece gündüz süren inanılmaz bir ekip çalışması sayesinde Patriot bir hafta içinde yeniden yelken basabilir hale geldi. Gövdede açılan kocaman deliğin kapatılması, kırılan kanat kol mafsalının ilk teknelerinden sökülüp Patriot’a montajı, kabloların değişimi, tüm yelken kontrol sistemlerinin yeniden düzenlenmesi ve sayısız başka işin 10 gün sonraki yarıştan önce çalışır hale gelip bir de test edilmesi sadece Amerikan Magic gibi sağlam temelleri olan, tecrübeli bir ekip tarafından başarılabilecek adeta bir sihirdi. Fakat Prada Cup için İtalyanlarla tekrar karşılaştıkları dört yarışta bu hikâye masallardaki türden bir mutlu sona ulaşamadı. Üç yarışta rakibine tutunmaya çalışan Patriot bir türlü eski performansını yakalayamadı ve 4. yarışta ciddi teknik arızalar sonucunda yarıştan çekilerek kupaya veda etti. America’s Cup’ın en eski sahiplerinden New York Yat Kulübü’nün desteklediği bu takımı bir dahaki kupada da görmeyi ümit ediyorum.

İTALYANLAR İNGİLİZLERE KARŞI

Amerikan takımını yenen ve tekne hâkimiyetleri çok ilerleyen İtalyan takımı, onları Prada Cup’ın ilk yarışlarında dümdüz eden Ben Ainslie ile karşılaşmak için gün saymaya başladı. Yarışları başından beri takip eden herkes ne olacağını ve bu rekabetin neler doğuracağını merak ediyordu. İlk kim 7 kere galip gelebilirse onun kazanacağı  Prada Cup final yarış serisi 13 -14 Şubat tarihlerinde başladı. Yapılan toplam 4 yarışın tümünü İtalyan takımı kazandı. 17’sinde iki yarışın daha olması beklenirken Covid-19 mutasyon vakaları sebebiyle alarm verilince yarışların 20’sinde seyircisiz olarak tekrar başlayıp 24’üne kadar veya yedi galibiyete ulaşana kadar devam etmesi planlandı. 20 Şubatta yapılan ilk yarışı Luna Rossa kazanarak durumu 5-0 yaptı. İkinci yarışı İngiliz INEOS Britannia kazansa da, 21’inde yapılan iki yarışta aynı performansı gösteremediler. 21’inde havanın daha da hafif esmesi zaten avantajlı olan Luna Rossa Prada Pirelli ekibine kapıları sonuna kadar açtı. İngilizlerin 170 yıl önce başlayan kupayı geri alabilme mücadelesi bu defa da başarısızlıkla sonuçlandı. Her halükârda Sir Ben Ainsle gerçek bir sporcu ve centilmen gibi tüm olumsuzluklara karşı dimdik durarak, kazanmak kadar nasıl kaybedildiğinin de önemini bir kez daha gösterdi. Yarış sonunda verdiği röportajda bu kupada olmaktan sonsuz keyif aldığını, kupayı ülkesine geri getirmek için yola çıktığını ve bu yolda ilerleyeceğini belirtti. AC75 sınıfının da şimdiye kadar kullandığı en iyi tekne olduğunu, 50 knot süratle yelken yarışı yapmaktan daha güzel bir şey düşünemediğini de söyledi. Değerli okurlar, America’s Cup 6-15 Mart tarihlerinde gerçekleşecek. Yarışları YouTube’un America’s Cup sayfasından ya da Sailing Illustrated’ın Facebook sayfasından canlı veya banttan izleyebilirsiniz. Eğer izlemediyseniz bu süreçte yılbaşı öncesi yapılan ACWS (America’s Cup World Series) yarışlarını, Prada Cup eleme yarışlarından bazılarını izleyin derim. Hiç vaktiniz olmazsa en azından mutlaka İngiltere-İtalya 3. raunt 2. yarışı izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.

Bildiğiniz üzere bu ay 18 Mart’ta Çanakkale Zaferi’nin 106. yıldönümü. Bu denizlerde yelken yapabiliyorsak ve bir gün America’s Cup’ta Türk bayrağını dalgalandırma hayalleri kurabiliyorsak hepsini işte bu güne borçluyuz. Bu önemli gün dolayısı ile şimdiden o zaferi mümkün kılan kahramanların aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Güzel vatanımızın denizi karası ve havasıyla kıymetini bilip, en ileri denizci medeniyetler arasındaki haklı yerimizi almamız dileği ile hepinize saygılarımı gönderiyorum. Nisan sayısında da kupa yarışlarının sonuçlarını değerlendiririz.

20/02/21 – Auckland (NZL)
36th America’s Cup presented by Prada
PRADA Cup 2021 – Final Day 3
Ineos Team UK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.