Yat iç mekânlarında 2024 trendleri 

2024 yılı ve sonrasında yeni lüks paradigması, ürünle ilgili olmaktan süreç ve deneyimle ilgili olmaya doğru kayacaktır. Yat tasarımlarında konsepte verilen önem, hiç olmadığı kadar yükselişe geçecek. Şimdiye kadar, “bunların hepsi hikâye” diye göz ardı edilen konsept anlatıları olmayan, yani hikâyesi olmayan tasarımların geleceği de olmayacak.

Popüler kültürün sıkça kullanılan fakat anlamı konusunda maalesef ki karmaşaya sebep olan kelimelerinden biri trend. Sosyal medya ve sanal dünyanın, sözcükleri anlamı yerine hashtag oranlarına göre seçtiği havalı bloglarında, yılbaşı ötesi berisinde uçuşan ve gelip geçici zevkleri moda olarak yanlış anlamamıza sebebiyet veren varlık. Neyse ki, bir yatın tasarımında trendlere değil, tüketicinin istek ve gereksinmelerine bağlı olarak değişebilen eğilimlerini temel almanın önemini bilecek kadar denizci bir kitleye hitap ettiğimizi düşünüyorum. Elbette ki popülist yaklaşımlardan, hele ki medyanın göz bebeği olan yat yaşamında kopmayı kastetmiyorum. Aksine Twitter’da TT (Trend Topic) olan yat tasarımlarının artık bir başarı kriteri olduğunu savunuyorum. Yazımın başlığına “Yat İç Mekânlarında 2024 Trendleri”ni koymamın amacı aslında yat tasarımının belirleyicisi olarak trendlerin üzerinin çizildiği ve “yönelimlerin” yönlendirdiği tasarımların 2024 itibarıyla daha fazla önem kazanmasına dikkat çekmek istememdir. Bu noktada trend kelimesinin belirli bir zamandaki popüler öğeleri veya tarzları tanımladığını, “moda” ve “trend” terimlerinin genellikle benzer bağlamlarda kullanılsa da birbirinden farklı anlamları ifade ettiklerini, genelde moda daha geniş bir kavram iken trendin ise genellikle belirli bir yönde kısa süreli bir değişimi veya popülerliği ifade ettiğini belirtelim. Dolayısıyla yat iç mekân tasarımının belirleyicisi olarak trendlerin tuzağından uzak duralım. O zaman 2024 için bütün sosyal medya ve yazılı basının trendlerini bir kenara bırakarak, 2024”te yat iç mekânlarında ve genel tasarımında konsept, kullanıcı, teknoloji ve global ölçekteki öngörülerimizi paylaşalım. 

“KRAL ÇIPLAK” DEME ZAMANI YAKLAŞTI

2024 yılı ve sonrasında yeni lüks paradigması, ürünle ilgili olmaktan süreç ve deneyimle ilgili olmaya doğru kayacaktır. Yat tasarımlarında konsepte verilen önem, hiç olmadığı kadar yükselişe geçecek. Öngörüden ziyade bir iddia cümlesi kurduğumun da farkındayım. Şimdiye kadar, “bunların hepsi hikâye” diye göz ardı edilen konsept anlatıları olmayan, yani hikâyesi olmayan tasarımların geleceği de olmayacak. 

Ve bu hikâyenin başrolü bundan sonra daha fazla insan ve deniz ilişkisi olacak. Sanıldığının aksine konseptin tek yansımasının yatın hatlarının ve formu olmadığını, ne tür konseptlerin geleceğin megayatları şekillendireceğini detaylarıyla bir sonraki yazıda ele alacağım. Şimdilik aramızda kalsın, yat tasarımını senelerce aynı hikâyeler ile eline almış birçok oluşuma “Kral çıplak” deme zamanı yaklaşıyor. Tabii ki, ciddi bir marka stratejisi olup bunun üzerinde yol alanların haricinde. 

Yeni lüks yat tüketicisinin kendi kriterlerini belirleyip, lüks deneyimine kendi anlamını katarak buna göre satın almaya yöneldiğini görmekteyiz. Yat tasarımlarımda belli ülkelerin yıllardır tekrarlanan hegemonyasından uzaklaşarak kültürel özgünlüğümüzde derin anlamı olan konseptler yaratılması artık yat kullancılarının değişen beklentilerine en iyi yanıt olacaktır ki bu anlamda Türkiye inanılmaz bir kültürel ve istihdam potansiyeline sahiptir.  

DAHA KALABALIK BİR TASARIM SÜRECİ BAŞLIYOR

Süperyatlara ve megayatlara olan talebin, özellikle 60 metre üstü yatlara olan rağbetin artacağını daha önceki yazılarımda belirtmiştim. Ancak kullanıcının bunu sadece hacimsel bir artış olarak gördüğünü düşünen üreticilere kötü bir haberim var: Artık hacimlerini dolduracağınız mekânlar istenmiyor. Kişi, aile ya da kuruma ait yat iç mekânlarındaki doluluktan ziyade, anlamlı ve yerinde boşlukları tasarlamanız lazım. Mekân, hacim, mobilya, donatı, kaplama, vs. değil yanlış duymadınız, “anlamlı boşluk” lardan bahsediyorum. Kullanıcının kendini bulduğu, kişiliğini ya da kurumsal kimliğini ifade eden tanımlı boşluklardan. Bu bir koridor, sirkülasyon alanı ya da ana kabindeki fonksiyonel dağılımdan sonra yatın sahibine sunulan atmosferdir. Ne ölçüde olacağı da profesyonel bir kullanıcı analizi gerektirir. Dolayısıyla, 2024’te daha kalabalık bir tasarım sürecine hazırlanın. Disiplinler arası çatışmanın yerini disiplinler arası çalışmanın uyumlu bir şekilde ilerlemesi yat tasarımındaki başarının da anahtarı olacaktır. Renk uzmanı, desen uzmanı, ses uzmanı, vb. gibi uzmanlık alanlarının detaylandırmalarda ara elemanların özellikle uygulamada fark yaratacağını düşünüyorum. 

YAPAY ZEKÂ VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLERİ

2024 ve sonrasında tasarımcıların rakipleri birbirleri değil, “Yapay Zekâ (AI)”dır. Yapay zekâ birçok alanda olduğu gibi yat tasarımında da güvenlik ve teknoloji altyapılarında bizlere inanılmaz imkânlar sunuyor. Tasarım konusunda belli parametrelerin tanımlanması ile sunduğu alternatifler de hiç de fena sayılmaz. Henüz görselleştirme seviyesinde ve hayali karakteri ağır basan projeler olsalar da önümüzdeki yıllarda çok daha hızlı gelişmesi bekleniyor. Bu da tasarımcılarımızın özgünlük arayışında daha fazla çaba sarf etmeleri gerektiğini gözler önüne seriyor. Dolayısıyla yaratıcılık yeni değer ölçütüdür diyebiliriz. 

İklim değişikliği nedeniyle hız ve enerji kaynaklarının azalması ile alternatif kaynaklara ve çevre dostu tasarımlara olan yönelimler de artacaktır. Çevresel hassasiyet kültürünün evrimleşmesi ve bilinçli, ileri düşünen ürün ve uygulamalara olan talebin artmasıyla birlikte, yeni lüks pazarının değiştiği anlamına geliyor. Bilinçli tüketim ikliminde, sürdürülebilir lüksü yükselişe geçirecek bu unsur, enerji tasarruflu ve sıfır atıklı üretim, perakende ve atık yönetiminden oluşmuş bir zinciri ve kapalı döngü tasarım konseptinin sürecin başında planlanmasını gerektirecektir. Sürdürülebilirlik üzerine kurulu felsefeleri malzeme, süreç ve ekonomilere ilişkin daha derin bilgiyle birleştirmek bilgili tasarımcıların görevidir. Bugün karşılaştığımız sorunlar büyük ölçüde geçmişteki kötü tasarımın bir sonucu olduğundan, önceki izolasyona ve üretim modellerimizi değiştirmede tasarımcının rolü hayati öneme sahiptir. Çözüm, problemleri ele alarak, yeniden düşünerek yeni modeller haline getirmek, yeniden değerlendirmek ve sadece konuyu değil, daha da önemlisi çözümü yat kullanıcısına iletmektir. ☸

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.