Bir elinde dümen, diğer elinde kalemle geçen bir ömür… Artık 90’ını geride bırakan, yaşayan en kıdemli medya efsanemiz ve baş komodorumuz Necati Zincirkıran Abi’mizin, yarısı gazetecilik yarısı da denizcilik kitaplarıyla dolu kütüphanesi, denize ve gazeteciliğe adanmış yaşamını özetliyor.
Necati Zincirkıran inanılmaz tecrübeleri ve hafızasıyla, günümüzde alabora olmuş Babıâli’nin belki de son Kaptan-ı Derya’sı olarak hepimize deniz feneri gibi yol göstermeye devam ediyor. Dinledikçe öğreniyorum. Sadun Boro’nun dünya turunu, yönettiği Hürriyet Gazetesi’nde tefrika etmesinin bile, bilmediğim ne yanları varmış! Necati Abi’yi tanıyan bilir, biraz sportmen denizciliğinden biraz da minyonluğundan olsa gerek, asla yaşını göstermez. Babıâli efsanesini, yedi-sekiz yıl önce denizlerde yeniden tanıdığımda, daha yeni dizinden ameliyat olmuştu ve tekneden tekneye çekirge gibi zıplıyor, her gün bir-iki saat yüzüyordu. Asla 80’lik demezdiniz. O günden bugüne birkaç ciddi ameliyat daha geçirdi. Şimdi de görseniz 90’lık diyemezsiniz! Bir de inanılmaz belleği var ki, “iCloud”unu nerede tutuyor anlayamadım gitti! Her ayrıntıyı dünmüş gibi isimleriyle, tarihleriyle hatırlıyor. Dile kolay, sıradan bir hayat da değil, dopdolu yaşamış. Ama ‘’sancak tarafındaki’’ gözü ve kulağı artık kendisine ihanet etmeye başlayan Necati Abi’yi beynindeki “9 çekirdekli işlemci” hiç terk edecek gibi görünmüyor. Valla, bu yıl iki kalça protez ameliyatı geçiren 57’lik bendenizden çok daha iyi merdiven çıkıyor ve yürüyordu! Ne diyelim, darısı başımıza! Devamı Şubat 2020 sayısında…
