Çığ oluşumu ve ağaç halkaları

1/3’ü dağlık bir ülkeyiz, 38 şehrimizde çığ riskli alanlar var. Dolayısıyla çığ, ülkemizin ciddi bir gerçeği aslında. Geçen ay Van’da, Trabzon’da, ardından Kayseri’de olanları hatırlıyorsunuz. Çok üzücü sonuçlarıyla. Peki, modern zamanın yeni çığ tetikleyici unsurunun “küresel ısınma” olduğunu biliyor muydunuz?

Geçen ay burada çok şiddetli bir tipi vardı. Bugün böyle güneşli, ılık olduğuna bakmayın, geçen hafta tipiden göz gözü görmüyordu. E dağlık yer tabii, havası bi’ farklı. Yalnız geçen hafta kar böyle değildi, kar şimdi şeker kıvamını almış durumda. Kar tanesini bilir misiniz? Kar, buz değil tabii; hücre hücre odalardan oluşur. Zaman geçtikçe kar içindeki su sızarak yer çekimi etkisiyle dibe doğru iner, sonra şeker gibi o buz kısmı kalır. Hava geçen haftadan farklı, daha ılık ya, o şeker kıvamına gelen kar gece ayazla yine buza dönecek. Üzerine yeni kar geliyor. Meteoroloji uyardı, bi yarım metre daha yağacakmış. Bu bizi korkutur, çünkü eğimi 28-45 derecelik açıdaki yamaçlarda 25 santimi buldu mu zaten çığ tehlikesi başlar. Meteoroloji bir de yarım metre diyor. O şeker kıvamındaki eski kar üzerine taptaze bu yarım metre kar eklendiğinde yamaç bölgelerden uzak dururuz. Bu çığa çözüm bulmak lazım, çok birikmeden biriken kar düşmeden, kimse zarar görmeden indirmek lazım. Bir de buralardan geçenler bilmiyor araziyi, karın tehlike seviyesine geldiği bilinse uzak dururlar. Çok büyük acılar yaşadı buralar, maddi manevi. Çığdan sebep çok göç eden oldu. Hadi yolunuz açık olsun, siz de dikkat edin, selametle gidin.

ÇIĞIN GERÇEK ANLAMI

Bu anlattığım bir hikâyeydi ama hem konuyu özetliyor hem de birçok yerde dinleyebilirsiniz. Çünkü 1/3’ü dağlık bir ülkeyiz, 38 şehrimizde çığ riskli alanlar var. Dolayısıyla çığ ülkemizin ciddi bir gerçeği aslında. Geçen ay Van’da, Trabzon’da, ardından Kayseri’de olanları hatırlıyorsunuz. Çok üzücü sonuçlarıyla… Peki nedir çığ? Yani tamam hepimiz yamaçtan düşen kar kütlesi veya buna benzer bir şekilde bir tanım kullanabiliriz. Ama gerçek anlamda nedir, nasıl oluşur? Bu biraz havada kalmış bir konu. Çok çeşidi var bir kere, hatta bu çeşitlere ayırma şekli bile birkaç tane. Hareket türüne göre var mesela. Levha, toz, ıslak çığ… Sonra kayma zeminine göre var. Yüzey çığı, zemin çığı vs. Bunlar artırılabiliyor. Ama kısaca şunu söyleyeyim: Şekil, hareket, zemin gibi farklılıklar birbirinden farklı çığları meydana getirebiliyor.

DAĞ İSTASYONLARI VE SENSÖR İHTİYACI

Çığ, meteorolojik parametrelerle doğrudan ilişkili olan bir doğa olayı. Çünkü çığı tetikleyen faktörlerin en başında hava koşulları geliyor. Şimdi mesela bir gün çok şiddetli tipi oldu, ardından gelen günlerde şöyle bi’ en az bir buçuk gün hava ılık olursa, ılık bir rüzgâr eserse bu hava değişimi oradaki karın yapısını değiştirerek çığı tetikliyor. Veya kar örtüsünün üzerine yağmur yağabilir ki, bu da karın içeriğindeki suyu artırarak ağırlaştırarak yine tetikleyici bir faktör olabilir. Ya da yağmur yağmasına da gerek yok, hâlihazırda olan bir kar tabakasının üzerine 25 cm’den fazla başka bir kar yağdığında bu kar kütlesi orada tutunamayabiliyor ve yine çığ olayı tetiklenebiliyor. Keza rüzgârın hızı bir günden daha uzun bir süre 25 km/saatten daha hızlı eserse çığa elverişli bir ortam oluşturuyor. Çığ araştırılması zor bir konu. Sebebi de hem çok çeşidinin olması hem de yerinde gözlem yapılamaması. Kaldı ki, aynı dağda yapılan araştırmalar veya hesaplamalar bile farklı sonuçlar verebiliyor. Güneşe bakan yamacıydı, güney yamacıydı, rüzgâr yönüydü hepsi sonucun çeşitlenmesine yol açıyor. İşin nihayetinde ihtiyacımız dağ istasyonları ve sensörlerle çığ riskinin erken belirlenmesi. Konunun detayını yine yazacağım.

HER TAŞIN ALTINDAN ÇIKAN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

Direkt aktüel çığ tahmini için değil ama çok kıymetli bilgiler veren bir araştırma yönteminden söz edeceğim size. Öyle büyük teknolojiler, kocaman makineler veya drone’larla filan değil bu yöntem. İsviçre’de UNIGE araştırmacılarının bir çalışması “Küresel ısınma ile çığ oluşum sıklığı ve yoğunluğu arasında direkt bir bağlantı var” diyor. Bu bağlantının bulunuş yöntemi ise: Ağaç halkaları. Evet, yöntem ağaç halkaları. Çok mu ilkel geliyor kulağa? Ama adı çok havalı.

DENDROKRONOLOJİ 

Nedir bu dendrokronoloji (çaktırmayın ben de yeni öğrendim)? Kökeni Yunanca olan bir kelime. “Dendron” ağaç, “chrono” zaman ve “logos” bilim anlamına geliyor. Ağaç halkalarını inceleyerek zamandaki değişimleri analiz eden bir bilim dalı. Ağaç halkaları sayesinde geçmişte olan felaketler, doğa olayları hakkında bilgi edinebiliyorlar. Halkaların aldığı yaralar, o yıl hakkında bize doğal bilgiler sunuyor.Öncelikle çığ dediğimiz elbette ki doğanın doğal süreci dahilinde gördüğümüz bir olay, burada tamamız. Ancak sorun şu ki, sürekli yükselişte olan sıcaklıklar (yani küresel ısınma) çığ oluşumunu destekliyor. Modern zamanın yeni çığ tetikleyici unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Küresel ısınmanın etkileri özellikle sıcaklıkların ortalamaların artık çok üzerinde seyrettiği dağlık bölgelerde daha çok hissediliyor. Hem buzul örtüleri hem su kaynaklarını, her ikisini de etkiliyor. Bu değişimlerin yankısı çeşitli bölgelerde çeşitli etkilerle kendini gösteriyor.

KARIN YAPISI DEĞİŞİRKEN…

Çığlar, artık daha büyük daha kuvvetli gerçekleşiyor ve daha fazla mesafe katediyorlar. Üstelik yıl içindeki normal periyodundan daha önce tetikleniyor, çığların bile mevsimi şaştı anlayacağınız. Araştırmaya göre bu değişimlerin Himalayalar’ın bazı bölgelerinde yıllık 0.2’den 0.4 dereceye yükselen sıcaklıklarla ilişkili olduğu aşikâr. Ve bu sıcaklık artışı kriyosferi, yani buz küreyi ya da daha spesifik açıklarsak, kar ve buz örtülü toprakları da etkiliyor. Buzullar çekiliyor, permafrost eriyor. Permafrost dediğimiz bu donuk toprak yapısı aslında bir stabilizer görevi görüyor ama yavaş yavaş erimeleri sonucu bu özelliklerini de yitiriyorlar. Buna ek olarak, kar kütleleri de değişiyor. Karın yapısı, kimyası değişiyor. Neden? Çünkü sıcaklıktaki artış eğilimi yağmur-kar aktivitesini değiştiriyor. Daha sulu kar oluyor ve çığ oluşumunun daha kolay gerçekleşmesine zemin oluşturuyor. Üstelik mevsimsel olarak da, kar yıl içinde daha erken düşüyor. Bu zamansızlık sebebiyle, asıl kalın olması gereken, daha dirençli olup stabil kalması gereken zamanda, yani ilkbaharda kar çoktan erimeye başlamış oluyor. Tabii bizim şehirde gördüğümüz iki damla kar ile aynı olmadığı için belki daha farklı ifade etmek lazım, o zaman şöyle diyelim: Gücünü kaybediyor kar örtüsü. Gayet tabi bu da çığ oluşumunu tetikleyen başka bir faktör oluyor. Çünkü kar ıslak olduğunda daha yavaş hareket ediyor ama yavaş hareket etmesi çok daha fazla mesafe gidebilmesine neden oluyor, dolayısıyla etki alanı genişliyor. Bana ayrılan kısmın sonuna geldim. Konu önemli, geniş geniş yine yazacağım. Gelecek ay yine buluşalım, birkaç sayfa ileride ya da geride yine buralarda olurum… Sağlıcakla kalın… ☸

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.