Okyanusun bodyguard’ları MERCAN RESİFLERİ

Mercan resifleri yok oluyor, son 30 yılda yüzde 10’u kaybolmuş durumda. Bir 30 yıl daha geçtiğinde de maalesef, yaklaşık yüzde 10’unun kalacağı tahmin ediliyor. Resiflerin yok olması demek: Milyonlarca insanın sağlığını kaybetmesi, yine milyonlarca insanın işsiz kalması aynı zamanda milyarlarca doların da havaya uçması demek.

Sizin için de “hayaller mercan resifleri, dalışlar; gerçekler yazlık mı?” Valla böyle giderse herkes için gerçekler “yazlık” olacak. Mercan resifi deyince çoğumuzun aklında soyut bir kavram oluşuyor, biliyorum. Hele de iklim değişimiyle mercan resiflerinin yok olması deyince offf, bizden çok uzakta, aslında bizi hiç de ilgilendirmeyen, öyle uzaklarda bir yerlerde yine bir şeyler oluyormuş gibi değil mi? Yine iklim değişimi, yine küresel ısınmanın zararları falan filan, amaan…

Tamam, biliyorum bildiğini. Hem artık sen de önemsiyorsun çevreni, hayatını. O nedenle hemen giriş yapacağım ama sana sadece şunu söyleyeyim, mercan resiflerinin yok olması demek: Milyonlarca insanın sağlığını kaybetmesi, yine milyonlarca insanın işsiz kalması, milyarlarca doların havaya uçması demek. Aslında daha ötesi var. Yine mi iç karartıyorum?

Ama bunları sana anlatma nedenim gidişatı görelim, bilinçlenelim, sonra da hayatı tatlı tatlı yaşayalım. Yani olumsuzlukları ben anlatıyım, hayatın tatlı kısmı sana kalsın.

İlgini çektiyse gel, anlatıyorum.

Bu güzel mercanları anlayabilmek için biraz yolculuk yapacağız önce. İlk olarak karada yolculuk… Tropikal kuşaklara inmemiz lazım, zira bu kadar çeşidi soğuk sularda bulamayız. Geldik sıcak sulara. Şimdi okyanusun derinlerine inelim. Of hava da sıcak zaten, su iyi gelmedi ama. Biraz daha inelim. Çünkü bu deniz kentinin ayakta kalması için güneş ışığı önemli. Bak geldik zaten. Şimdi yaklaşık 50 metre derinlikteyiz. Nasıl da rengârenk. Orda ki küçük ağaççıktan da evinde mi var? Hani sehpanın üzerinde ki. Ya yok artık, bir kere mercanlar ağaç, bitki ya da kaya filan değildir. Mercanlar, omurgasız hayvanlardır. Yeri gelmişken biraz bilime de girelim, mercan aslında bir topluluk. Tek bir birey olarak bahsedersek isimleri polip. Milyonlarca polip bir araya geliyor, o şekilde mercan kolonileri oluşuyor. Ama bir de şöyle bir durum var, polipler gözle görülemeyecek kadar küçük ve tek tek değil, bir mercan kolonisi olarak tek bir sindirim sistemleri var. Yani birbirine ihtiyaç duyan tam bir aile. Vücutlarında bulunan hücreler sayesinde rengârenkler ve çok güzeller. Yalnız avlanırken o kadar da masum olmuyorlar. Yakıcı hücrelerini kullanıyorlar ya da yapışkan bir madde salgılayarak avlarını yakalıyorlar.

Fazla da bilimsel konuşup konudan sapmak istemiyorum. Çünkü ciddi bir durum var ortada, bu ciddi durumdan bahsetmek istiyorum. Yumuşak ve sert mercanlar var; sert mercanlar yapılarındaki magnezyum, kalsiyum, karbonat gibi sert maddelerle ve ölen poliplerin alta inmesiyle resifleri oluşturuyorlar. Dünyada çok büyük resifler var, birini illa ki duymuşsundur, Avustralya’da Büyük Bariyer Resifi, “Great Barrier Reef”. Kapladığı alan yaklaşık 345 bin kilometrekare. Resifler 2 milyon türe ev sahipliği yapıyor. Ve bu sadece bilinen kadarı. Deniz hayatının da yüzde 25’i resiflerin kolları altında yaşamını sürdürüyor. 4 bin balık çeşidini barındırıyor mesela. Nasıl? Her biri birer şehir gibi. Denizin altındaki ayrı bir yaşam adeta. Dolayısıyla çeşitliliğe çok müsait. Bu çeşitlilik sadece okyanus hayatını değil, tüm yaşamı, insanları da fazlasıyla etkiliyor. Yaklaşık 500 milyon insanın besin, gelir ve ilaç kaynağı mercan resifleri. Besinle ilgisini tahmin edersin, balıkçılık. Ve balıkçılıktan, hatta sadece mercan resiflerine dayalı, hatta sadece Amerika’daki balıkçılıktan elde edilen gelir yılda 100 milyon doları aşkın. Ve bu 2001’in raporuna göre. Şimdiki değeri katbekat artmış olmalı. Ayrıca 10 milyonlarca insana da diğer besin kaynaklarıyla gelir sağlıyor. Özellikle dalgıçların ilgisini çektikleri için de turizme büyük katkısı var. Kısaca, mercan resifleri her yıl 375 milyar dolar değerinde ürün ve hizmet sağlıyor. Henüz herkes mercanların önemini anlamamış olsa da bilim adamları artık farkında ve bir süredir resifler tıpta da kullanılıyor. Kanser, HIV, bakteriyal enfeksiyonlar, virüsle ilgili hastalıklarda iyileştirici özellikleri var, ilaç yapımında kullanılabiliyorlar. Krem ve şampuanı bir üründe toplayınca gözlerimizi açıp “vay arkadaş” diyoruz, mercan resiflerinin fonksiyonelliğine bakmıyoruz, ben de burada “vay arkadaş” demek istiyorum.

Resifler, pek çok kıyıda büyük fırtınalara, hortumlara, tayfunlara bariyer işlevi de görüyor. “Okyanusların yağmur ormanları”, “Okyanusun şehirleri”, “Okyanusun mimarları”, şimdi de “Okyanusun bodyguardları”. Ne isim koysan yakışıyor yahu. 10 parmağında 10 marifet bu resiflerin maşallah.

ANAHTAR KELİME: KARBON

İşte say say bitmiyor da, sadede de gelmek lazım. Mercan resifleri yok oluyor, son 30 yılda yüzde 10’u kaybolmuş durumda. Bir 30 yıl daha geçtiğinde de bir yüzde 10 daha mı kaybederiz? Hayır, maalesef, yaklaşık yüzde 10’unun “kalacağı” tahmin ediliyor. Haberlerini takip ettiniz mi? İklim değişikliği nedeniyle ilk defa bir memeli türü yok oldu, nesli tükendi. Mozaik kuyruklu fare denilen kemirgen, Avustralya’da Queensland’in kuzey kıyılarında bulunan küçük bir mercan adasında yaşıyordu ve insan kaynaklı iklim değişikliği deniz seviyesinin yükselmesine sebep oldu ve sonuç? Ada yok oldu. Bu adada yaşayan türün de böylece nesli tükenmiş oldu. Hep besin zincirinden bahsediyoruz ya, işte bir basamak gitmiş oldu böylece. Bu şu anda yok olan tek bir tür. Ama resifler yok olursa, kaç milyon tür kaybolur? Daha az önce söyledim. Gel gel yukarı bakma. 2 milyon muydu? Evet, 2 milyon tür ve bu sadece bildiğimiz kadarıydı ve resiflerin barındırdığı tür sayısı. Bir o kadar da başka türler ve tabii ki insanlar etkilenecektir.

Peki, “oturup ağlayalım mı yoksa yapabileceğimiz bir şeyler var mı?” dersen, tabii ki var. İçini karartıp gitmeyeceğimi, sana bunu yapmayacağımı söylemiştim. Atmosferde biriken karbondioksitin yüzde 45’i havada kalırken geri kalanın çoğunu okyanuslar ve bir kısmını da bazı karasal bölgeler tarafından emiliyor. Karbondioksit suya (okyanusa) girdiğinde bazı kimyasallarla reaksiyona giriyor ve asit oluşturuyor. Yani suyun pH’ını düşürüyor. Özellikle fosil yakıtlardan biriken fazla karbondioksit okyanuslardaki küresel karbon döngüsünün değişmesine ve asitleşmeye neden oluyor. Çok mu teknik oldu? Yani sen havaya sera gazlarını yayınca okyanus asidikleşiyor, ardından da mercanlar nakavt. Yani anahtar kelime KARBON. Havaya ne kadar az karbon yayarsak, o kadar dünyanın her yeri gibi mercanları da korumuş oluruz. Milyonlarca türü de yok olmayla karşı karşıya getirmeyiz, o esnada bizim türümüz de zarar görmezse tabii.

Yani temiz enerji, temiz enerji , temiz enerji. Bunun dışında, plastik atmazsak, atık yağları denize dökmezsek, israf yapmazsak, betonlaştırmazsak, havayı kirletmezsek, fosil yakıt tüketmezsek, bilinçsiz balıkçılık ve avcılık yapmazsak, dikkatsiz tekne kullanımı ve dikkatsiz dalış yapmazsak; bilinçli tarım, bilinçli tüketim yaparsak dünyayı kurtarmış oluyoruz. Kendini kahraman gibi hissetme, bunlar zaten yapman gerekenler, bu dünyada yaşayabilmek için.

Gelecek ay ben yine buralardayım, görüşürüz, sağlıcakla…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.