Deniz savaşının dönüşümü

Denizde satıh kuvvetlerine yönelik tehdit, geçmiş ile kıyaslanamayacak kadar arttı. İster gemiden ve karadan ister suyun altından veya havadan atılsın, gemiye karşı (anti ship) füzeler ile güdümlü mermiler, SİHA ve İnsansız Silahlı Suüstü Araçları o kadar yaygınlaştı ki, bu tip silahları kullanabilmek için donanma kurmaya bile gerek kalmıyor.

Rusya-Ukrayna savaşının Karadeniz bölgesinde deniz ortamına yansımaları ile Yemenli Husilerin Kızıldeniz ve Bab-El-Mendeb Boğazı’nda sergilediği saldırı taktikleri ve harekât etkinliği, deniz savaşının bilinen tüm kalıplarını altüst etti. Karadeniz’de arkasında büyük bir savunma sanayi gücü ve neredeyse 400 yıllık donanma geleneği ve yeteneği olan Rusya, 24 Şubat 2022 sonrasında savaş gemisine ve deniz üssüne sahip olmayan Ukrayna karşısında deniz varlığı ve deniz üstünlüğü gösteremezken, değil deniz üssü ve savaş gemisi, donanma personeli dahi olmayan Husi savaşçıları son 100 yılda dünyanın en büyük ve en güçlü donanması kabul edilen Amerikan Donanması’na dünyanın sekiz düğüm noktasından birisi olan kritik Bab-El-Mendeb Boğazı’nda meydan okuyabiliyor. Husiler, Kasım 2023 ortasından bu yana elliden fazla füze ve SİHA saldırısında bulundu. Kızıldeniz’den İsrail’e yönelik deniz ulaştırması kesilmiş durumda. Daha ötesi dünyanın en büyük batılı deniz ulaştırma firmaları Süveyş rotasını kullanmaktan vaz geçmiş durumda. 

Denizdeki çok pahalı savaş gemilerine karşı karadan fırlatılan gemiye karşı silah sistemleri arasında büyük bir asimetri var. Örneğin 2 milyon dolarlık bir güdümlü mermi ile 1 milyar dolarlık bir savaş gemisine büyük hasar verilebiliyor. Eğer gemi hazırlıksız şekilde yara almışsa bir veya iki füze -Karadeniz’de Moskova kruvazöründe yaşandığı üzere- gemiyi batırabiliyor. Bir diğer sorun da karadan fırlatılan seyyar füze bataryalarının yerinin tespitinin ve imha edilmesinin zorluğundan kaynaklanıyor. O nedenledir ki, son üç aydır CENTCOM koordinesinde ABD ve İngiliz savaş uçakları ile Tomahawk füze saldırıları Yemenli Husi savaşçılarının İsrail’e yönelik deniz ticaretine füzeler ve SİHA’lar (Silahlı İnsansız Hava Araçları) ile saldırmasını önleyemiyor. Bunun için Yemen’in amfibi ve bilahare kara gücü ile işgal edilmesi gerekiyor. 

DONANMASIZ SINIRLI DENİZ CAYDIRMASI

Denizde satıh kuvvetlerine yönelik tehdit, geçmiş ile kıyaslanamayacak kadar arttı. İster gemiden ve karadan ister suyun altından veya havadan atılsın, gemiye karşı (anti ship) füzeler ile güdümlü mermiler ve SİHA ve İnsansız Silahlı Suüstü Araçları o kadar yaygınlaştı ki, bu tip silahları kullanabilmek için donanma kurmaya bile gerek kalmıyor. Bu konuda tipik örnekler Ukrayna’dan verilebilir. Ukrayna Donanması savaşın ilk günlerinde Rus hava saldırıları ile yok edildi. Ancak Ukrayna’nın Sovyet döneminden kalma Tochka füzeleri ile SİHA ve gemiye karşı Neptune füze sistemleri yok edilemedi. Üzerine ABD, İngiltere ve AB’den hibe edilen Storm Shadow, Harpoon gibi gemiye karşı Füze/Güdümlü Mermi sistemleri NATO keşif, gözetleme ve karakol bilgileri ile birleşince Karadeniz’de çok yeni ve değişik bir durum ortaya çıktı. Ben bu durumu “donanmasız sınırlı deniz caydırması” olarak niteliyorum. 24 Mart 2022’den bugüne kadar Ukrayna, dokuz Rus savaş gemisini batırdı/ağır hasar verdirdi, beş gemiyi de harekâttan sakıt bırakacak seviyede yaraladı. Bu gemiler arasında Karadeniz donanmasının sancak gemisi olan Moskova Kruvazörü, yedi adet çıkarma gemisi, iki korvet, bir denizaltı, bir mayın tarama gemisi ve bir açık deniz römorkörü var. Rus Karadeniz Filosu’nun neredeyse üçte birine yakın sayıya erişen söz konusu 14 batma/hasara neden olan silah sistemleri arasında üç vakada Tochka U (SS 21) füzesi; bir vakada Neptune, bir vakada Harpoon, üç vakada İngiliz Storm Shadow füzesi ve altı vakada silahlı insansız suüstü aracı bulunuyor. 

ASİMETRİK TEHDİTLER GELİYOR

Burada dikkat çeken en önemli unsur, silahlı insansız su üstü araçları. Bu unsurlar deniz üzerinde varlık göstermeleri nedeni ile deniz savaşının satıh güçleri olarak değerlendirilebilir. Gelecekte insansız gemi ve araçların filotillalar ve hatta filolar oluşturacağı göz önüne alınırsa deniz savaşının özellikle kıyı sularda yaşanan bu tecrübeler sonunda süratle insansızlaşacağını söylemek mümkündür. Gelecekte bu unsurlara yarı dalabilir (semi submersible) ve insansız silahlı sualtı araçlarının eklenmesi ile kıyı sularda firkateyn, korvet ve hücumbot gibi konvansiyonel insanla donatılmış satıh unsurlarına karşı ciddi asimetrik tehdit yaratacaklarını değerlendirebiliriz. Konvansiyonel satıh unsurları krizin başlangıcı, kontrollü tırmanma ve gerginlik dönemlerinde, varlık gösterme, keşif, gözetleme, karakol, denizaltı savunma harbi (DSH) dahil tanımlanmış taktik resim oluşturma, abluka ve yaptırım uygulama gibi faaliyetlerde kullanılmaya devam edecektir. Ancak savaşı başlatma inisiyatifini elinde tutan taraf şüphesiz tetikler çekildiğinde insansız sistemlerle saldıracak ve insanlı sistemlerini (gemilerini) koruyacaktır. 

KUVVET YAPILARI DEĞİŞİYOR

Son iki yılda Karadeniz ve son iki ayda Kızıldeniz’de yaşananlar paralelinde insansız sistemlerin gerek hava gerek su sathında yaygınlaşması ile karadan fırlatılan gemiye karşı füze/güdümlü mermi sistemlerinin menzil ve etkinliklerinin artması donanmaların kuvvet yapılarını değişime zorlamaktadır. Bugün Jane’s Fighting Ships kataloğunda bulunan savaş gemilerinin en az dörtte birinin gelecek 10 yıl içinde insansız olacağını söyleyebiliriz. Bunun işaretleri mevcuttur. Pek çok donanma insansız sistemleri kuvvet yapısına entegre ederken, artık pek çok su üstü platformunda organik insansız hava aracı yer alıyor. Ya da karada konuşlu Silahlı İnsansız Hava Aracı ile satıh gücü arasında doğrudan taktik hava desteği kapsamında iş birliği protokolleri uygulamaya geçiriliyor. 

Son gelişmeler paralelinde, açık denizde her hava koşulunda satıh güçlerine (muhrip, firkateyn, korvet) ihtiyacın, devam edeceğini söyleyebiliriz. Diğer yandan Aegis Kruvazörleri gibi en güçlü hava savunma sistemlerine gerek sensör gerekse ateş gücü kapsamında sahip su üstü unsurlarının dahi, çok yoğun füze ve hava saldırısı karşısında doyum noktasına erişmesi söz konusudur. Cephane kısıtlaması ve arıza frekansları da harekât kısıtlamasında önemli rol oynayacaktır. Önümüzdeki dönemde gelişmiş donanmaların Karadeniz ve Kızıldeniz tecrübeleri ile özellikle SİHA ve İHA’lara karşı savunma teknik ve taktiklerini geliştireceklerini söyleyebiliriz. Bu çerçevede cephane kısıtlamasına karşı ABD’nin artık bazı suüstü gemilerine yerleştirdiği AN/SEQ3 Laser sistemleri gibi Yönlendirilmiş Enerji Silahları (Directed Energy Wepaon) (DEW) gelişiminin halen yavaş da olsa hızlanacağı bir gerçektir. Ayrıca Çin Donanmasının Yüksek Güçlü Mikrodalga Silahlar (High Power Microwave Weapon) geliştirdiği ve denemelere başladığını da hatırlatalım. Diğer yandan özellikle zayıf kıyı devletlerinde karadan hareketli platformlardan atılan gemiye karşı füze sistemlerine talep patlaması da yaşanacaktır. Silahlı İnsansız Suüstü Araçlarının gerçekte İkinci Dünya Savaşının torpido botlarından veya günümüz hücumbotlarından tek farkının insansız oldukları göz önüne alınırsa, pek çok donanmanın artık insanlı hücumbot yerine büyük tonajlı ve yüksek ateş gücüne sahip silahlı suüstü sistemlerine yöneleceğini de söyleyebiliriz. Karadeniz ve Kızıldeniz’de yaşananlar paralelinde hücumbot inşa kararı alan pek çok donanmanın bu kararlarını büyük tonajlı insansız silahlı su üstü araçları ile değiştireceklerini bekleyebiliriz. Zira aynı hasar etkisi insan zayiatı riski olmadan başarılabilecektir. Söz konusu süreçte artan deniz şartlarında duruş ve manevra gücünü idame edecek şekilde insansız araçlarda tonaj artışı beklenmelidir. 

DENİZALTILARIN ROLÜ ARTACAK

Dizel Elektrik, Havadan Bağımsız Tahrikli (AIP) denizaltılar ile 500 ton civarındaki mini denizaltıların da kıyı sularda etkili olmaya devam edeceklerini de vurgulayalım. Gelecekte yaşanacak bir deniz savaşında savaşın askeri ve siyasi hedeflerini ele geçirmede deniz ortamında denizaltıların rolünün çok artacağını söylemeliyiz. Zira suyun altında taktik resim halen tam olarak tesis edilemiyor ve akustik enerji ortam şartlarından etkilenmeye devam ediyor. O nedenle denizaltılar, mayınlar, karadan atılan füze sistemleri ile insansız silahlı suüstü unsurları savunmadaki zayıf devletin deniz silahlanmasında başat rol oynayacaktır. Bu nedenle denizden karaya güç intikal ettirmek isteyen taraf için görev çok zorlaşacaktır. Deniz kullanımının reddedilmeye çalışıldığı ortama zorla girmek isteyen taraf için karadaki füze bataryaları ile insansız su üstü araçlarının ve hasmın denizaltı gücünün imhası büyük öncelik arz edecektir.☸

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.